Already have translate Turkish
11,565 parallel translation
Stephan, look at what we already have.
Stephan şimdiden olana bak.
We're safe, secure. With your swing vote on the council, you already have leverage with Catherine without this position.
Meclistedki kararsız oyun ile çoktan bu pozisyon olmadan Catherine'e karşı kozun var.
Oh, I appreciate you guys coming down, but we already have enough people.
Geldiğiniz için çok sağ olun ama yeteri kadar çalışanımız var.
You don't think I already have?
Zaten sormadığımı mı sanıyorsun?
You already have a job anyway.
- İşin var zaten.
I already have a couple of unis checking the muggers'last known residence.
Çoktan son bilinen soyguncuların adreslerini kontrol etmeye başladım.
They already have, Ezra.
- Çoktan değişti Ezra.
Yeah, well, I already have a present for her.
Ona bir hediye aldım zaten.
I already have.
Ben çoktan sordum.
We can't piss the gods off any more than we already have.
Zaten tanrıları yeterince kızdırdık.
I already have a job.
Zaten bir işim var.
You already have enough enemies, don't you think?
Sizce zaten yeterince düşmanınız yok mu?
We already have our money.
Para zaten bizde.
I already have the whole country doing it for me.
Zaten tüm ülke bunu benim için yapıyor.
Because everything I need, I already have.
Çünkü ihtiyacım olan her şeye zaten sahibim.
Oh, my God, I already have alum, remember?
Tanrım, zaten bir öğrenci vardı, unuttun mu?
Or do they already have one of those here?
Yoksa ondan da burada var mı zaten?
I'm sure you have the perfect thing to say already.
Hazırda söyleyecek mükemmel bir şeyin olduğundan oldukça eminim.
And they couldn't have fired her unless they already had some evidence that she lied on her résumé.
Özgeçmişinde yalan söylediğine dair kanıt bulmadıkça işten kovamazlar.
Your Honor, as much as I appreciate the opposition's passion, you have already validated our governmental contracts,
Sayın Yargıç, karşı tarafın tutkusunu takdir etsem de,... devletin sözleşmelerini çoktan doğruladınız,
I've have no one and I already want to die.
Hiç kimsem yok ve zaten ölmek istiyorum.
Since the Eastern Palace has sent a wayside assassin, then news of Your Highness'trip to Langya Hall must have already been exposed.
Doğu Sarayı peşinize kiralık katil taktığına göre Lang Ya Salonu'na yaptığınız yolculuğu çoktan öğrenmişlerdir.
"... that Colborn was told by Kocourek something to the effect that'we already have the right guy and he should not concern himself.'"
Sen kafana takma'mealinde bir şey söylemiş. "
I'm afraid changes have already been made.
Korkarım ki değişiklikler çoktan yapıldı bile.
They have already destroyed the temple at North Peak.
Kuzey Doruk'taki tapınağı çoktan yıktılar.
In South Africa, all the wildlife parks have already been completely fenced in.
Güney Afrika'da tüm vahşi yaşam parkları zaten tamamen çitle çevrili durumda.
I think most of them will probably have already decided.
Bence çoğu zaten kararını vermiş olacak.
So you're saying that Halbach's DNA may have wound up on this bullet test because the DNA may have already been in a test tube?
Yani diyorsun ki Halbach'in DNA'sı bu kurşun testinde DNA o test tüpünde zaten bulunduğu için çıkmış olabilir?
And I have sat in many a federal court room and heard federal prosecutors prove a conspiracy on less than we've heard already here and then you will hear by the end of this trial, I think.
Pek çok federal mahkemede bulundum ve federal savcıların burada duyduklarımızdan çok daha azıyla komployu ispat ettiklerine şahit oldum ve bu davanın sonunda sizin de şahit olacağınızı düşünüyorum.
Did it cause you concern that for four hours, the major piece of evidence in this case was under the control of the very department that had already been determined to have a conflict of interest in this case?
Dört saat boyunca bu davanın en önemli delilinin bu davada çıkar çatışması olduğu tescil edilmiş bir teşkilatın kontrolü altında bulunması sizi hiç endişelendirdi mi?
[male reporter] The motion hearings this morning on a litany of issues that have already gone before the jury.
Sabahki duruşma, jürinin önünde zaten defalarca konuşulan konularla ilgiliydi.
We've already announced that the cigarette smoking man will be back on the show, and I think we're honest to what happened to him in the series finale, and how he might have survived what looked like certain death.
Sigara içen adamın diziye döneceğini hep söylemiştik. Dizinin finalinde başına gelenler konusunda ve kesin ölüm gibi görünen durumdan nasıl kurtulmuş olabileceği konusunda sanırım dürüst olduk.
And you have a pet already.
Ve senin zaten bir evcil hayvanın var.
And you have a pet already, remember?
Ve senin zaten bir evcil hayvanın var, unuttun mu?
Have you heard they started their bus already? No.
- Otobüse çoktan başlamışlar, biliyor muydun?
I have some macaroons in my bag already.
Çantamda makaron var.
I told you already, if we want to use the one-call technique, we have to make sure the signal call is 1 000 / 0 stable.
Söyledim zaten. Tek el tekniğini kullanmak istiyorsak sinyal gücünün 100 % sabit olduğundan emin olmalıyız.
The terrorists have already known that he works for us.
Teröristler bizim adımıza çalıştığını anlamışlar.
The thing is, I already sort of have a boyfriend, so...
Mesele şu ki, hâlâ sevgilim var gibi, o yüzden...
We have over 100 comments already.
Çoktan 100'ün üzerinde yorum geldi.
You, sir, have already put them at a decided social disadvantage by insisting they do their combat training in China as opposed to Japan!
Eğitimlerini Japon değil de, Çin kültürüyle verdiğiniz için kızların toplumsal konumlarını yeterince düşürdünüz zaten!
You would have to be born already in a coma to do as little with your life as I have.
Zaten doğduğunuzdan beri koma halindesiniz hayatınız aynı benimki gibi...
You and the Johnsons have already done so much.
Siz ve Johnson zaten çok şey yaptınız.
But, I tell you, the girls have done ten hours today already.
Ama, sana söylüyorum, kızlar bugün on saat daha yapmış.
What we have is a private placement in play here, already over 50 % subscribed.
Özel yerleşimimiz var Hisselerin yüzde 50'den fazlası satıldı bile
I just don't understand why you have to drive down to Florida tomorrow already, Dad.
Neden hemen yarın Floridaya gitmen gerek anlamıyorum baba.
You have already given me your phone number so what is the difference?
Zaten bana telefon numaranı verdin.
I could have escaped already if I wanted.
İsteseydim çoktan kaçmıştım.
Meanwhile, Vines of ibis's CEO Walt Camby have quickly become an online phenomenon, variations of which have already racked up over 10 million views online.
Bu sırada Ibis başkanı Walt Camby'nin vine videoları hızlıca internet fenomeni haline geldi. ... ve videoların tıklanma sayısı çoktan 10 milyonu aştı.
Line A. Line A is for those who have already been assessed.
A sırası. A sırasındakiler kontrol edilmişler.
But authorities have already said that this is not a terrorist attack.
Ancak yetkililer, bunun bir terörist saldırı olmadığını zaten söyledi.
have some 140
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have 400
haven 52
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have you eaten yet 24
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have you eaten 167
have a good time 307
have a good flight 33
have a great day 179
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a good one 237
have a nice trip 114
have you eaten 167
have a good time 307
have a good flight 33
have a great day 179
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a good one 237
have a nice trip 114