English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Have you eaten

Have you eaten translate Turkish

921 parallel translation
Hey, Eun Che, it's mom, have you eaten?
Eun-chae, kızım ben annen.
Have you eaten?
Yemek yedin mi?
- Have you eaten well, friend?
- Karnını doyurdun mu dostum?
Have you eaten, dear?
Acıktın mı, hayatım?
- Have you eaten, sir? - May I go on, sir?
Üçüncü bölüm birinci sahne.
Have you eaten anything outside?
Dışarıda bir şeyler yedin mi?
And how many times have you eaten this?
Bir ya da iki.
Have you eaten anything today?
Bugün bir şey yedin mi?
Have you eaten? - Yes, thanks.
Yemek yedin mi?
- Have you eaten?
- Yemek yedin mi?
Have you eaten!
Yemek yedin mi?
Have you eaten recently?
Yakın zamanda yemek yedin mi?
Have you eaten anything?
Bir şey yedin mi?
Mitsu, have you eaten dinner yet?
Mitsu, yemeğini yedin mi?
'How have you eaten up to now?
- Bu güne kadar nasıl yaşadın?
Have you eaten?
- Yemek yediniz mi?
Have you eaten yet?
Sen bir şeyler yedin mi?
When I left, he asked, "Have you eaten?"
En son gördüğümde bana,'Aç mısın? 'diye sordu.
Now I've got you Gauls, I'll have you eaten by the lions.
Artık sizi yakaladım Galyalılar, Sizi aslanlara yedireceğim.
Have you eaten anything lately?
Bir şeyler yediniz mi?
Have you eaten, are you hungry?
Birşey yedin mi? Aç mısın?
You should have eaten Not hungry
- Yemeliydin. - Aç değilim.
You could have eaten anyone!
Herhangi birini yiyebilirdin!
When you knock on the door I'll have that moth-eaten Romeo playing the balcony scene.
Sen kapiyi çaldiginda... ... o güve yemiº Romeo'ya balkon sahnesini oynatiyor olacagim.
What would you have eaten?
O zaman aç kalırdık!
Why have you not eaten?
Neden yemediniz?
Have you eaten?
- Yemek yedin mi?
You have not eaten anything, my dear.
Bir şey yemedin hayatım.
- Have you already eaten?
- Yemek yedin mi?
Not until you have eaten with your friends.
Dostlarınla yemek yemeden olmaz.
When you have eaten, I ask you to go and leave us in peace.
Yemeğinizi yedikten sonra gitmenizi ve bizi rahat bırakmanızı istiyorum.
We have never eaten together, so don't address me as "you".
Birlikte yemek yemişliğimiz yok, bu yüzden bana "sen" diye hitap etme. Saat 4'te toplanıyoruz.
You must have eaten it without realizing.
Birileri fark etmeden önce yemeliydin.
Have you eaten anything?
Yemek yemedin değil mi?
Don't you know you might have been eaten wandering off that way?
Böyle yoldan çıkıp boş boş gezerken yenebileceğini düşünemiyor musun?
- Have you ever eaten better food?
- Peki ya daha güzel yemekler yemiş miydin? - Hayır.
You shouldn't have eaten so much.
Çok yememeliydiniz.
You have not eaten enough, mr.
Yeterince yemediniz, Bay Chambers.
- I told you you should have eaten.
- Yemek yemen gerektiğini söylemiştim.
You have eaten nearly nothing for five days.
Beş gündür neredeyse hiçbir şey koymadın ağzına.
When you have eaten... and practiced.
Sen yemek yedikten ve pratik yaptıktan sonra
What you have eaten at noon?
Öğlen ne yedin?
- Have you ever eaten a dog, Mr. Russell?
- Siz hiç köpek yediniz mi Bay Russell?
Have you ever eaten with one? Go!
Hiç bir oyuncuyla yemek yedin mi?
You have eaten too much and you are paid too little, stop work now!
Çok fazla yiyorsunuz ama az ödeme yapılıyor size, işi bırakın şimdi!
- Have you ever eaten them?
- Onlardan hiç yedin mi?
Had man not been given to invention and experiment... then tonight you would have eaten dinner in a cave.
Eğer birilerine buluş ve deney bahşedilmemiş olsaydı o zaman bu gece ki yemeklerinizi mağarada yiyor olacaktınız.
- Have you ever eaten a spider?
- Hiç örümceğin tadına baktın mı?
- You should have eaten something.
- Bir şey yemeliydin.
You're thinking I should have eaten on the plane.
Uçakta yemeliydim diye düşünüyorsun.
You, have never eaten one!
Sen, bir tane bile yemedin!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]