English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And enjoy

And enjoy translate Turkish

4,160 parallel translation
Can't you just sit down and relax and enjoy it?
Oturup rahatına bakamaz mısın sen?
Just sit back and enjoy the show.
Arkana yaslan ve gösterinin tadını çıkar.
Then you buy yourself a used hull in the water and you kick back and enjoy the good life.
Kendine ikinci el bir tekne alıyorsun ve arkana yaslanıp hayatın tadını çıkarıyorsun.
And enjoy some scheduled time with my son.
Ayrıca oğlum ile geçireceğin zamandan zevk almaya bak.
Get your family out of here and go and enjoy yourselves at the fair before they start a war. Huh?
Savaş çıkarmadan önce aileni buradan götür ve panayırda eğlenin biraz.
So I thought, why not just go and enjoy ourselves?
Ben de düşündüm ki, neden gidip kafamızı dinlemiyoruz?
And to hold their nerve and cool and enjoy it and perform it's a big big ask.
ve şarkı söyleyebilmek... çok büyük bir iş. Bu gece Zayn kayda girecek, sonra sen, yarın da Louis.
Thank you for your attention, and enjoy the flight.
İIginiz için teşekkürler ve keyifli uçuşlar.
Maybe I should just take the cake home and enjoy it with my family.
Belki de keki eve götürüp ailemle tadını çıkarmalıyım.
And enjoy being king.
Kral olmanın keyfini sürersin.
I'm going to the party and enjoy myself.
Partiye katılıp tadını çıkaracağım.
Please sit back, relax, and enjoy the ride.
Lütfen arkanıza yaslanın ve uçuşunuzun keyfini çıkarın.
So instead of being depressed and requiring meaning in the universe beyond your own existence you create your own meaning and enjoy your brief moment in the sun.
Bunalıma girmek ve kendi varlığınızın dışında evrene anlam atfetme ihtiyacı duymak yerine kendi anlamınızı kendiniz yaratın ve güneşin altında geçirdiğiniz şu kısa andan keyif alın.
Just try to relax and enjoy the ride.
Rahatlayıp, gezintinin keyfini çıkarmaya çalış.
I'm gonna go sit in the squad car by myself and enjoy a little quality time.
Ekip arabasına gidip kendi başıma oturacağım ve kaliteli zamanımın tadını çıkaracağım.
So sit back, relax, and enjoy.
Arkanıza yaslanın, rahatlayın ve keyfinize bakın.
And sometimes on purpose -'cause I enjoy... " "The sensation."
"Hatta bazen bilerek çünkü o his hoşuma gidiyor."
He loves you and wanted to enjoy your presence.
Çünkü seni seviyor ve kardeşiyle vakit geçirmek istiyor.
You make all these great plans, and then you wake up one day, and you realize you worked away the part of you that can enjoy any of it, worked away that part that can be surprised, delighted.
Büyük planlar yaparsın ve bir gün uyandığında bir şeylerle meşgul olan yanının da eğlenebileceğini fark edersin. Bir şeylerle meşgul olan yanının da şaşırabileceğini ve zevk alabileceğini.
Listen, try and have a good night. Enjoy yourself.
Dinle, iyi vakit geçirmeye çalış, eğlenmene bak.
At home, Sheila might enjoy a nice house cat to stroke and fondle and feed from her hand.
Evde, bir ev kedisi Sheila'nın hoşuna gidebilir. Okşar, sever, eliyle besler.
You spend your days working hard, and miss out on life's pleasures that us regular people enjoy.
Çok çalışıp vaktini boşa harcıyorsun hayatın zevklerini kaçırıyorsun, biz normaller böyle zevk alıyoruz.
Use it and enjoy life.
Kullan ve hayatın tadını çıkar.
And as a Catholic, I enjoy them.
Bir Katolik olarak, onlardan keyif alıyorum.
Listen, You're going to enjoy yourself and you're going to learn something.
Dinle, kendi kendini eğlendirebilirsin ve bir şeyler öğreneceksin.
To enjoy the delicious food and wonderful company.
Yemek yerken bana eşlik etmeni istedim.
So get out there, enjoy yourselves and let's make this show happen, people! Come on!
Pekâlâ, çıkın dışarıya keyfinize bakın ve hep birlikte bu şovun gerçekleşmesini sağlayalım!
And you enjoy how foolish they both look.
Ve ne kadar aptal göründüklerinin keyfini çıkar.
However, what I can do is enjoy this glass of wine, finish this lovely party, and proceed to make you permanently regret the hostile action you've just set in motion.
Ne yazık ki yapabileceğim tek şey bu şarabın tadını çıkarmak bu muhteşem partiyi bitirmek ve biraz önce ortaya koyduğun düşmanca tavrından pişman olmanı sağlamak.
Um, I can put them in the lounge, and everybody can enjoy them.
Odaya koyarım, herkes yer.
I will begin to enjoy it when I win the election... and when you find my lucky socks.
Seçimi kazandığımda, bunun tadını çıkaracağım... Ve sen şanslı çoraplarımı bulduğunda,
This will ensure that not only we, but the generations that come after us, can fully enjoy the wonderful play of colours and the exciting hustle and bustle that corals play host to.
O güzelim renk cümbüşünün, mercanların ev sahipliği yaptığı o heyecanlı koşuşturmaların tadını ancak bu sayede sadece biz değil, bizden sonraki nesiller de çıkarabilir.
And, of course, they definitely enjoy being on the move with their dolphin friends.
Yunus arkadaşlarıyla birlikte yolculuk yapmayı elbette severler...
I hope you get home OK... You enjoy your flight and then...
Umarım eve sağ salim varmışsındır ve uçuşun zevkli, sarsıntısız geçmiştir...
Enjoy your eggs, and I'll see you at work, okay?
Yumurtalarını ye bakalım. İşte görüşürüz tamam mı?
I know it seems out of touch, but I enjoy creating designs and making shoes.
Çekici bir iş olmadığını biliyorum, ama yeni tasarımlar ve ayakkabılar yapmayı seviyorum.
Enjoy. And slide it underneath.
Altından geçirin.
I can't even enjoy myself at my own mix and mingle party.
Kendi tanışma-kaynaşma partimde bile eğlenemiyorum.
I'm really gonna enjoy booing you and your pal Glee Club up there.
Seni ve arkadaşın Glee kulübünü yuhalarken gerçekten çok eğleneceğim.
A brand new arm and barely a day to enjoy it.
Yeni kolunun tadını bile çıkartamamış.
Bridget and I would enjoy the occasional threesome.
Bridget ile ben arada üçlü olaylarına giriyorduk.
No, then I'll feel guilty about having my bachelorette party, and I won't be able to enjoy watching a... very muscular half-man, half-tripod gyrate in my no-fly zone.
Hayır, yoksa kendi bekarlığa veda partimi iptal etmediğim için kendimi suçlu hissederim. Partiye gelecek olan çok kaslı, yarı insan, yarı tripod uçuşa yasak bölgemde gezinen adamı izlemekten zevk alamam.
Now we'll go get the wedding license, and they can wake up tomorrow and just enjoy their wedding day.
Şimdi gidip evlilik belgesini alacağız onlar da yarın kalkıp düğün günlerinin tadını çıkaracaklar.
Certain USAPS waived and also completely managed and controlled by private contractors, so they enjoy the secrecy protections only afforded to private corporations.
Bazı USAPlardan vazgeçildi ve aynı zamanda tamamen özel üstleniciler tarafından kontrol ediliyor ve yönetiliyorlar. Böylece özel şirketlerce sağlanan gizlilik korumalarının tadını çıkarıyorlar.
And now, he can enjoy his prize.
Şimdi ödülünün tadına varabilir.
He wanted to remind you to enjoy the journey and not just the destination.
Sadece sonuçtan değil gezinmenizden de zevk almanızı istedi.
I will always hate you, and I will enjoy hating you!
Her zaman nefret edeceğim, nefret etmekten zevk alacağım.!
And you do whatever you enjoy, up to and including hunting my friend Tyler for the next century.
Ve sen, seni memnun eden her şeyi yaparsın. Buna önümüzdeki yüzyıl boyunca arkadaşım Tyler'ın peşinde olman da dahil.
So why don't we just enjoy the party and we'll talk about this Tuesday in group?
Neden partinin keyfini çıkarıp bunu salı günkü terapide konuşmuyoruz?
A broken heart is one thing, but she and Christopher seem to enjoy watching me witness every moment of their newfound love.
Asıl sorun, Christopher'la Elena'nın yaşadığı yeni aşkın tüm anlarına şahitlik etmemden zevk alıyor olması.
I thought you and your mates might enjoy a drink.
Siz ve dostlarınız bir içki alırsınız diye düşündüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]