Enjoy life translate Turkish
753 parallel translation
It's no shame to enjoy life
# Utanma hayattan tat almaktan
Let's enjoy life while we can.
Fırsatımız varken hayatın tadını çıkaralım.
All right, I'll enjoy life now if it kills me, and it probably will.
Tamam, beni öldürecek olsa da, ki muhtemelen öldürecek artık hayattan keyif alacağım.
Could you let yourself enjoy life for a while?
Bir süreliğine hayatın tadını çıkartamaz mısınız?
I want Armand to enjoy life, not to be sacrificed to it.
Armand hayatını yaşasın istiyorum ; feda etmesini değil.
I don't think I'd enjoy life as Mr. Julie Randall.
Bay Julie Randall olmaktan hoşlanacağımı sanmıyorum.
A man works all his life to get hold of some money so that he can enjoy life, and has to run into a trap like this!
İnsan tüm hayatı boyunca para biriktirmeye çalışır böylece hayatının geri kalanının tadını çıkarabilecektir, sonra da böyle bir tuzağa düşer!
Thank you. You're entitled to enjoy life before you come back to work.
İşe başlamadan önce güzel bir zaman geçirmeyi hak ediyorsun.
I'm telling you, it's our human duty to enjoy life.
Size söylüyorum, bir insan olarak göreviniz yaşamdan zevk almaktır.
Maybe I could enjoy life again.
Belki o zaman hayatın tadına varırdım.
Just relax and enjoy life.
- Rahatlar, keyfimize bakardık.
One can spend too much of one's life locked in stuffy rooms seeking out obscure truths. Searching, researching until one is too old to enjoy life.
Bir insan havasız odalarda, anlaşılması güç gerçekleri... araştırarak ve arayarak... hayattan zevk alamayacak kadar... yaşlanana dek bir ömür tüketebilir.
- You enjoy life, George?
- Hayattan zevk alır mısın George?
You don't enjoy life.
yaşamdan zevk almıyorsunuz.
We enjoy life and pleasure. - Don't you?
Biz yaşamayı ve eğlenmeyi severiz.
You should take things as they come and enjoy life.
Hayatı olduğu gibi kabullenip tadını çıkarmalısın.
I do enjoy life.
Ben hayatın tadını çıkarıyorum.
He meant, enjoy life now, before it's too late.
Hayatını şimdi yaşa yoksa geç kalırsın.
Still, he's one of the rare few who know how to enjoy life.
Yinede de hâlâ hayattan tad almasını biliyor.
If you want to enjoy life, I'll show you how! Ivo!
Eğlenmek istiyorsanız ben varım!
Father thought it was one's duty to enjoy life.
Babama göre görev, hayattan zevk almaktı.
Do you really enjoy life?
Hayattan tat alıyor musun?
In a small town in the USSR I want to enjoy life intensely,
Sovyetler Birliğinın küçük bir kasabasında hayatımdan zevk almak istiyorum,
Look, relax, take it easy, enjoy life.
Tadını çıkarmaya bak.
enjoy the good life!
Tatlı hayat yaşamaktadırlar!
If you want to enjoy your life
Eğer hayattan zevk almak istiyorsanız..
We'd all enjoy a few words from Mr. Chandler, who will tell us something of Beaugard's life and work.
Bay Chandler'ın bize sanatçı Beaugard'ın eserleri ve hayatı hakkında bilgi vermesi hepimizi sevindirir sanırım.
- You enjoy military life?
- Asker hayatından hoşlanıyor musun?
Enjoy your life. Let somebody else carry the load for you.
Bırakın yükü başkası taşısın adınıza.
What if I enjoy my little life?
Ya küçük hayatımı seviyorsam?
Those who participate, however small the amount may be thus will enjoy virtuous pleasures in this life not to mention the privilege of finding a seat among the thousands of sacred lotus flowers.
Buna katılmak isteyen, Miktarı küçük olabilir hayatında erdemli zevklere sahip olacak bunun yanında kutsal nilüfer çiçeklerinden binlercesi üzerinde imtiyazlı bir koltuğu olacaktır.
I wanted my lady to enjoy fully the pleasures of a woman's life, so we returned to wander this world.
Leydimin, bir kadının hayatındaki tüm zevkleri tatmasını istedim, bu yüzden bir amacımız olmadan bu dünyaya geri döndük.
So that they may enjoy eternal life.
Böylece onlar ebedi hayattan zevk alacaklar.
Their earthly lives they have given so that they and you may enjoy both the present and the second life.
Onlar dünyevi hayatlarını, kendileri ve siz hem bu, hem de ölümden sonraki yaşamdan keyif alabilesiniz diye, feda ettiler.
All this and all honor shall each man enjoy in the second life.
Tüm bunlardan ve tüm bu onurdan, her bir adam diğer yaşamlarında yararlanacak.
I'd rather enjoy this life.
Ben bu hayatın tadını çıkarmayı yeğelerim.
A tomb that no man can violate, where I can rest in peace and enjoy all this in my second life.
Kimsenin zarar veremeyeceği, ölümden sonraki hayatımda huzur içinde yatacağım ve tüm bunların tadını çıkaracağım bir mezar.
Why not live a long life and enjoy yourself?
Neden uzun bir yaşam sürüp, keyfine bakmayasın?
I used to think it was a life of Riley, but I don't enjoy it any more, maybe because I'm getting old.
Bir zamanlar "benim yaşamım bu" diye düşünürdüm ama artık bundan pek hoşlanmıyorum, belki de yaşlanıyor olduğum içindir.
We may not be able to enjoy the kind of life Father has in mind but it doesn't matter to us. That won't make us unhappy.
Babamızın düşündüğü gibi bir hayatımız olmayabilir ama bizim için çok önemli değil.
Of course, I realize that you must occasionally miss some of the little gaieties of life... the balls and cocktail parties, and things that a few other lucky young people can enjoy.
Hayatın bazı zevklerini doğal olarak özlediğini ben de biliyorum. Çok az şanslı sayıdaki gencin gittiği balolar kokteyller ve diğer şeyler.
Enjoy your life while you can.
İmkânın varken hayatın tadını çıkar.
Now you will enjoy a beautiful new life, full of evil and hate, with me.
Artık benimle yeni ve güzel bir hayatın tadını çıkaracaksın kötülük ve nefretle dolu bir hayat.
Why don't you enjoy your life?
Neden hayatın tadını çıkarmıyorsun?
Enjoy your new life.
Yeni hayatının tadını çıkar.
I know you don't love me, father, that you put me from your life, except for 21 years of board and tuition money. But I had hoped that we'd enjoy one brief visit together before I left your life entirely.
Beni sevmediğini biliyorum baba benim için işkence gibi geçen 21 yıl boyunca beni hayatından çıkardın ama hayatından tamamen ayrılmadan önce kısa bir paylaşım yapabiliriz diye düşünmüştüm.
Mickey, you should learn to enjoy the simple things in life.
Mickey, hayattaki ufak şeylerden keyif almayı öğrenmen lazım.
After all, common people need to relax once in a while, enjoy the "beautiful life."
İdol sevgi ve güzellik olmalı
Life, it is now said, is purely a thing to enjoy.
hayat, şimdi söylüyorum, artık saf bir eğlence aracı.
Live a nice long life and enjoy your millions.
Uzun bir hayat sür ve milyonlarının keyfini çıkart.
You enjoy all good things in life right? That's very bad.
Hayattaki güzel şeylerin tadını çıkartıyordun değil mi?
life 1101
lifetime 19
life is but a dream 17
life is good 62
life is beautiful 34
life goes on 120
life is short 124
life isn't fair 26
life is too short 32
life sucks 30
lifetime 19
life is but a dream 17
life is good 62
life is beautiful 34
life goes on 120
life is short 124
life isn't fair 26
life is too short 32
life sucks 30
life's a bitch 23
life's too short 77
life or death 27
life is hard 20
life is complicated 17
life is full of surprises 25
life's not fair 17
life is great 19
life is 34
life and death 48
life's too short 77
life or death 27
life is hard 20
life is complicated 17
life is full of surprises 25
life's not fair 17
life is great 19
life is 34
life and death 48
lifetime opportunity 45
life in prison 19
life crisis 61
life insurance 30
life was good 16
life support 23
life's short 17
enjoy 961
enjoy your coffee 17
enjoy your day 28
life in prison 19
life crisis 61
life insurance 30
life was good 16
life support 23
life's short 17
enjoy 961
enjoy your coffee 17
enjoy your day 28