English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Did you know them

Did you know them translate Turkish

347 parallel translation
Did you know them?
Onları tanırmıydınız?
Did you know them?
Onları tanır mıydınız?
- But did you know them?
- Onları tanıyor muydun?
Did you know them farmers was unpacking?
Çiftçilerin parti parti yerleşeceklerini biliyor muydun?
The Lennoxes, Terry and Sylvia, used to live up the beach, did you know them?
Lennoxlar, Terry ve Sylvia plajın orada otururlardı. - Onları tanıyor musunuz? - Çok az.
Did you just discover my virtues, or did you know them then?
Meziyetlerimi yeni mi keşfettin, yoksa önceden de biliyor muydun?
Did you know them?
Bütün bu olup bitenlerden haberin var mı?
Did you know them well, the men who died?
onlari iyi taniyor muydun, olen adamlari?
Did you know them?
- Ölüyü tanıyor musunuz?
Did you know them well?
Onları iyi tanır mıydın?
But how did you know about them?
Ama bunu nasıl bildin?
How did you know that she had them?
Onda olduğunu nasıI bildin?
See, what I did, I... I took the heads off two cylinders of oxygen and I filled them up with live explosive. You know, about two hundredweight.
Şöyle yaptım : 2 oksijen tüpünün kapaklarını açıp içlerini patlayıcıyla doldurdum bu çok kolay oldu ama ateşleyici biraz uğraştırdı...
You didn't know about them, did you?
- Ne yapacaklarını bilemezdin değil mi?
Then how did you know about them?
Öyleyse, nereden biliyorsun?
Tell them you did it, but you don't know why you did it, and you'll never do it again.
Onlara yaptığını söyle, fakat niçin yaptığını bilmiyorsun, ve bir daha asla yapmayacaksın.
How did you know to deliver them here?
Buraya getireceğini nerden biliyordun?
I know everything you did to every one of them, What you put each one of them through.
Her birine neler yaptığını onlara ne eziyetler çektirdiğini biliyorum.
One of them is to know you did the right thing for a pal.
İçlerinden biri dostun için doğru olanı yaptığını bilmek.
And you know what you sometimes pick up in such places... which he did and which he'd rather not have them treat in Atlanta so close to home, for fear of it getting back and embarrassing his mother.
Ve bilirsiniz böyle yerlerde bazen arabanıza bayan alırsınız. O da öyle yaptı. Ve Atlanta'da bundan bahsedilmesini istemiyordu.
Did you know that I`ve written 42 of these little books, and in each one of them, there`s about four or five good pages.
Sen, benim 42 tane cep romanı yazdığımı biliyor musun... ve onların her birinde dört veya beş iyi sayfa olduğunu?
Did you expect me to tell them about the bathhouse, so that tomorrow the whole school would know, that I spent the New Year's eve with some rogue?
Saunayı anlatmamı mı bekliyordun? Anlataydım da bütün okul yılbaşı gecesini hırsızın biriyle geçirdiğimi öğrenseydi, öyle mi? Ben hırsız değilim.
Did you come to know them?
Geldiklerini biliyormuydun?
We're... we're just hell on wheels, as you probably know. Sure did... gather them cows in a hurry, didn't you?
Öyle tabii.
Use them to run. How did you know that?
Tetsu, sen nereden biliyorsun?
Did you know I didn't like them?
O resimleri beğenmediğimi biliyor muydun?
what do they know and what did you tell them?
Ne biliyorlar ve onlara ne söyledin?
If I did know somebody in Vancouver, don't you think I'd be living with them and not here?
... eğer Vancouver'da birilerini tanıyorsam burada olmaktansa onlarla yaşayacağımı düşünmüyor musunuz?
Did you tell them we know the Butterworths?
Butterworth'leri tanıdığımızı söyledin mi?
I know you don't. What I meant was, if you did have false teeth, would you be ashamed of them?
Demek istediğim, takma dişin olsaydı, ondan utanır mıydın?
But did you know that If I took the exact same chemicals that make up this pen... and recombine them, I could make, I don't know, an automobile!
Fakat biliyor musun, bu kalemi oluşturan kimyasalların hepsini aynen alsam ve yeniden kombine etsem, sanırım, bilemiyorum belki bir otomobil yapabilirim.
And if you did- - if you did get to know them- - it'd ruin everything.
Ve eğer yaparsan- - onları tanımak istersen- - her şeyi berbat edersin.
How did you know how to make them visible?
Onları nasıl görünür yapabileceğini nereden biliyordun?
I want to know about these floppy disks, where did you get them?
- Bu disketleri neyin nesi, bunları nereden buldun?
The ancients believed that gods dwelled in them Did you know that?
Eski insanlar tanrıların ağaçta oturduğuna inanırmış, biliyor muydun?
Did you know, when we leave them alone in our room, they come to life?
Hem bilmiyor muydun, sen odadan çıktıktan sonra hepsi canlanırlar.
Did you know there are over 600 critics on TV and Leonard Maltin is the best-looking of them all?
Televizyonda 600'den fazla film eleştirmeni olduğunu biliyor muydun ve Leonard Maltin'ın en yakışıklıları olduğunu?
So you did know them?
- Yani onları tanıyor musun?
My honored lord you know right well you did and with them words of so sweet breath compos'd as made the things more rich.
Verdiniz efendim unutmuş olmalısınız. Öyle güzel sözler de söylemiştiniz ki verirken kıymetleri büsbütün artmıştı benim için.
So when did you know you had them?
Onları hakladığını ne zaman anladın?
Did you know the ancient Egyptians worshipped the scarab beetle..... and maybe erected the pyramids to honour them, which may be symbolic dung heaps?
- Evet. Eski Mısırlıların ölüm böceklerine taptıklarını büyük olasılıkla piramitleri onların onuruna inşa ettiklerini biliyor muydun?
I fought them before and I won, did you know that?
Ben onlarla savaştım ve kazandım. Bunu biliyor muydun?
Why did you not bury the Stargate, do you know that would stop them?
Neden geçidi gömmediniz, bunu onları durduracağını bilmiyor muydunuz?
Look, I know they're in trouble... but did you have to bring them here? I mean, now with what we're fighting?
Bak, biliyorum sıkıntıları var... ama onları buraya getirmek zorunda mıydın?
No, I imagine you don't want them to know what you did.
Yaptıklarını öğrenmelerini istemiyorsun.
Did you talk to them about, you know...
Onlara bahsettin mi? Bilirsin...
- I know, they can't stand him! Did you hear them ragging on him in there?
Hakkında konuştuklarını duydun mu?
Did you know ants have herds of livestock that give them milk and sugar?
Karıncaların kendilerine süt ve şeker üreten hayvan sürüleri olduğunu biliyor muydunuz?
Did you know what son-in-law was going to present them!
Damadın onlara ne verdiğini biliyormusun?
I know DSS was here interviewing you, Richard. What did you tell them? Or, was it you?
Sosyal hizmetler görevlisinin seninle görüşmeye geldiğini biliyorum, Richard.
DID YOU KNOW ANY OF THEM?
Hiç tanıdığın var mı aralarında? Hayır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]