English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / From what i saw

From what i saw translate Turkish

228 parallel translation
From what I saw, she'll tear him in two if he tries anything.
Gördüğüm kadarıyla, o kıza elini sürmeye kalksa, kız onu iki yerinden deler.
From what I saw of that girl, I thought you'd be a lot longer.
- Daha çok geç kalırsın demiştim.
From what I saw of the battle, your Spearhead was completely wiped out.
Çatışmada gördüm, Spearhead'in tamamen yok oldu.
From what I saw, things don't seem to have changed very much.
Bundan sonra gördüğüm şeyler çok fazla değişmedi.
From what I saw of her, she seemed to have a pretty good head on her shoulders.
Omuzlarının üzerinde oldukça iyi bir kafa taşıyormuş gibi görünüyor.
From what I saw, you do.
Ama sen konuşabiliyorsun.
And not by much, from what I saw.
- Gördüğüm kadarıyla, pek çıktı denemez.
And from what I saw, your lover did not need an aphrodisiac.
Ve gördüğüm kadarıyla, sevgilinin afrodizyağa ihtiyacı yoktu.
From what I saw, she was great.
Görüşüme göre, harikaydı.
From what I saw, I find that hard to believe.
Gördüklerimden sonra buna inanmak çok zor.
And from what I saw, he's probably a better cop.
Ve bu yüzden de senden daha iyi bir polis.
- Well, you know from what I saw...
- Şey, bilirsin...
You have a whole library up there from what I saw.
Gördüğüm kadarıyla büyük bir kütüphanen var.
From what I saw, it was pretty good.
Gördüğüm kadarıyla, iyi gibiydi.
I was scared now and sick from what I saw.
Artık korkuyordum ve gördüklerimden iğrendim.
From what I saw, he wasn't too pretty.
Gördüğüm kadarıyla pek yakışıklı sayılmazdı.
Well, from what I saw on the tube, this is a rather large home.
Televizyonda gördüğüme göre, çok geniş bir ev.
From what I saw, he drank a large bottle of raki.
Bir büyük rakıyı nasıl içer insan!
Maybe, but I can tell you this- - from what I saw, it's certainly not where I'd like to spend eternity.
Belki, ama gördüklerimden size söyleyebileceğim şey, sonsuza kadar zamanımı geçirmek istediğim bir yer değildi.
That was incredible from what I saw here.
Burdan gördüğüm kadarıyla inanılmazdı.
From what I saw, you were also up against a witch.
Gördüğüm kadarıyla bir de cadı vardı.
But from what I saw earlier, you've barely tapped in to what you're capable of.
Ama önce gördüğüm gibi, yapabileceğin şeyler konusunda sıkışıp kalmışsın.
From what I saw nothing happened.
Bakışmaktan yalnız bir şey olmaz.
From what I saw, these things live inside the rock.
Gördüklerimden anladığım kadarıyla, bu şeyler kayaların içinde yaşıyor.
Really? They looked good from what I saw.
İzlediğim kadarıyla iyi görünüyorlardı.
- From what I saw.
- Gördüğüm kadarıyla.
That would be good, because from what I saw, he's definitely not going to stop himself.
Çünkü onu gördüğümde kendisi de durduramıyor gibiydi.
And it not look bad from what I saw.
Gördüğüm kadarıyla iyi bir parça.
So was what I saw just a bit of him from years before sort of hanging around?
- Bu nedir? Sesler duyuyorum. "Lanet Sudoku..."
He never told me what it was, but I knew from the moment I saw him, that something was wrong.
Ne olduğunu bana hiç anlatmadı, fakat onu gördüğüm anda bir şeylerin yanlış gittiğini fark ettim.
- What I saw was far from nothing.
- Bence bir şeyler oldu.
I heard the same kind of talk from your father after his first engagement only I happen to have been fighting right beside him and saw what he did.
Aynı şeyleri ilk görevinden sonra babandan da duymuştum fakat onun yanı başında savaştım ve yaptığını gördüm.
David, I don't know what it is or where it comes from, but I saw it and I'm gonna fight it.
David, ne olduğunu ve nereden geldiğini bilmiyorum, fakat oradaydı, onu gördüm ve onunla savaşacağım.
Well... er... Miss Miss Blake, you're gonna save you a lot of trouble by finding this uh, this Ted from out of town and getting him in town and down town and in here to sign this statement as to exactly what he saw and when he saw it. How the hell am I supposed to know where he is?
Bayan Blake, şu şehir dışından gelmiş olan, Ted'i bulup, bu şehre ve bu merkeze getirip, tam olarak ne gördüğünü ve ne zaman gördüğünü anlatan bir ifade verdirirseniz, başınızı büyük derde sokmaktan kurtulursunuz.
What I wanted to say is... from the minute I saw you, I felt like I'd met you before.
Söylemek istediğim... seni gördüğüm anda, daha önce tanışmışız gibi geldi.
The strangest thing about what happened tonight, all the terrible things I saw, are from a nightmare I used to have as a child.
Bu gece olan en garip şey gördüğüm her şeyin çocukken gördüğüm bir kabustan olması.
When I got back from France and set foot in Clark County... and saw what your cousin, Bill Davis, had done at his family's ranch...
Fransa'dan gelip Clark County'e ayak bastığımda... ve kuzenin Bill Davis'in ailesinin çiftliğinde yaptıklarını gördüğümde... yüreğimden şöyle geçti :
I know what I saw, and it was not from this world.
Ne gördüğümü biliyorum ben. Ve o bu dünyaya ait değildi.
{ \ pos ( 192,245 ) } If I'm reading this right, what we saw from the surface { \ pos ( 192,245 ) } was just the tip of the iceberg.
Eğer bu okuduklarım doğruysa, yüzeyeden gördüğümüz şey sadece buzdağını görünen kısmı.
I just want to know what Philip saw in those cards and stop it from happening.
Sadece Philip'in o kartlarda ne gördüğünü, neyi durdurduğunu bilmek istiyorum.
When I saw what was going on, I deleted all my files from the mainframe.
Neler olduğunu görünce ana bilgisayardan tüm dosyalarımı sildim.
And when Mr. Dinkley saw what I had done... I was banned from the car wash forever.
Ve Bay Dinkley yaptığım şeyi görünce sonsuza dek oto yıkamadan sürgün edildim.
You just tell me what you saw from the beginning to the end... and I swear on my badge... no one will ever have to know.
Bana başından sonuna kadar gördüklerini anlat... Ve rozetimin üzerine yemin ederim... Bunu asla kimse bilmeyecek.
I had to know if-if what I saw was really from you... or if it was just my imagination, which... it definitely... definitely could've been.
Bunun gerçekten senin olup olmadığını bilmem gerekiyordu... yoksa benim hayal ürünüm mü, ki... görünüşüe göre kesinlikle seninmiş.
Nothing compares in atrocity with what I saw yesterday coming from Meudon, the head of Madame de Lamballe, borne on a stake by a raging mob.
Hiçbir vahşet dün Muedon'dan dönerken gördüğüm bir grup öfkeli serserinin Madame de Lamballe'nin kafasını kazığa geçirmesi ile kıyaslanamaz.
I knew you for what you were from the moment I first saw you.
Sizi ilk gördüğümde ne olduğunuzu hemen anladım :
And today, I saw your people standing on our soil just as you promised, and they were wearing equipment that protected them from the radiation, because they knew exactly what to expect.
Ve bugün, aynen söylediğiniz gibi insanlarınızı topraklarımızda dikilirken gördüm, ve kendilerini radyasyondan koruyabilen kıyafetler giyiyorlardı, çünkü neyle karşılaşacaklarını tam olarak biliyorlardı.
Is that what you want? There's a nice chicken left from the Education Lunch. I saw em put it away.
İSTEDİĞİN BU MU TAVUK KALDI
When I saw him last, your Captain spoke of... a Temporal Cold War. What was he talking about? Captain Archer believed Crewman Daniels was from the future.
Kaptanınızı son gördüğümde zamansal bir soğuk savaştan bahsediyordu.
I saw Paul Starkey riding that bloody motorbike away from Friar's Copse, that's what I saw.
Paul Starkey'i bir motorsikletle hızlı bir şekilde Friar's Copse'tan uzaklaşırken gördüm.
Michael, I don't know what you saw in your machine, but I remember, a few weeks ago, you came back from your lab, pale. You asked me the strangest question.
Michael, makinede ne gördüğünü bilemiyorum fakat birkaç hafta önce laboratuvardan geldin ve bana çok saçma bir soru sordun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]