English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Give me

Give me translate Turkish

111,300 parallel translation
Give me one day, Mr. Bennett, without anything getting in my way, and I will bring him in.
Bana bir gün verin, bay Bennett. Yoluma kimse çıkmasın, Size onu getireyim.
He didn't give me up in the first interview.
İlk sorguda beni ele vermedi.
Give me time... he will lead us to everything.
Bana zaman ver, bizi her şeye götürecek.
Give me your hands!
Ellerini göster!
Give me a phone before he comes back!
Geri dönmeden bana telefon ver. Acele et!
Give me a phone before he comes...
Geri dönmeden önce telefon ver...
Give me a sec!
Bir saniye.
Rumor is I'm a bit of a snorer, so if it gets vexatious, just give me a nudge.
Dediklerine göre biraz horluyormuşum yani rahatsız olursanız dürtün.
Can you give me a foot rub?
Ayrıca, ikimiz de bu kaçış iznini imzalamalıyız.
Give me more ideas to get back at Jay G.
Jay G'ye misilleme yapmak için daha fazla fikir üret bana.
Does this beverage coaster give me joy?
Bu bardak altlığı bana keyif veriyor mu?
Just give me a cup.
Sadece bir bardak ver.
If you give me access the antenna control logs, I might be able to figure out where he was looking.
Anten kontrol kayıtlarına erişimi bana verirseniz nereye baktığını anlamayı başarabilirim.
So... You gonna give me a hand?
- Pekâlâ... yardım edecek misin?
Okay. Can you give me a name?
- Bilmiyorum.
All right now, darling, give me a continuous track on every ship on Ganymede, and keep your ears peeled, monitor every MCRN band and broadcast,
Pekâlâ tatlım, bana Ganymede'deki her geminin kesintisiz izini göster. Kulaklarını dört açıp MKCD'na ait her frekans bandını ve yayını izle.
You give me bread?
Bana ekmek mi veriyorsun?
Give me one week lo lie up some loose ends.
Gevşek bitkiler bağlamak için bana bir hafta ver.
I will kill you right here, right now, unless you give me a fucking name.
Seni burada öldüreceğim, şu an, Bana lanet bir isim vermezsen.
You give me what's mine and I'll let you go.
Bana benim olanı ver, ben de gitmene izin vereceğim.
You always give me that gold stare, it don't mean shit to me, you're not gonna scare me down.
Bana her zaman altın bakışları veriyorsun Bu bana bir bok değil, beni korkutmayacaksın.
- Can you give me something for the pain?
- Ağrı için bana bir şey verebilir misin?
I wonder if you could give me a list of all of the dates you stayed over the past... six months.
Son altı ay içinde kaldığınız tarihlerin.. .. listesini bana verebilir misiniz?
I don't suppose you'd give me a minute to do for Kip, would you?
Kip için bana bir dakika verir misiniz?
I told you to give me your resignation.
Sana istifanı vermeni söyledim.
Uh, Detective, would you give me a minute?
Dedektif, izin verir misin?
Okay, give me the...
Tamam, ver bana...
Okay, give me a mile marker.
Tamam, bana bir mil noktası verin.
Give me some help here!
Bana yardım edin!
Give me the list!
- Bana listeyi verin!
♪ Give me to bear thy easy yoke
Bana kolay boyunduruğunu ver
Give me an answer when you're ready.
Hazır olduğunda bana cevabını ver.
Give me a break on this one, Gar.
Bu seferlik beni rahat bırak Gar.
- Give me a couple minutes.
Az bekle beni.
Then give me a gun and point me up a hill, because if he's coming after you, he's coming at me.
O zaman bana bir silah ver ve tepeyi göster çünkü eğer senin düşmanınsa benim de düşmanım.
- Donna, give me one good reason why I should help him.
- Donna ona yardım etmem için bir sebep söyle.
You said 3 : 00, so I called her in at 2 : 30 because I knew you wouldn't give me the chance to meet her, just like I know the other side is gonna approach her when you're not there.
... çünkü beni onunla görüştürmeyeceğini biliyordum tıpkı karşı tarafın sen yokken ona yaklaşacağını bildiğim gibi. - Bunu yapamazlar.
Give me the file.
Dosyayı alayım.
- So why don't you give me a number, and I'll take it to my client.
O yüzden, bir rakam ver ben de müvekkilime ileteyim.
Because a squeaky clean guy like you doesn't come to a guy like me unless he's got no choice, and you need me a hell of a lot more than I need you, so why don't you give me a call when you're ready to tell the truth.
Çünkü senin gibi dürüst bir adam başka çaresi kalmadığı sürece benim gibi birine gelmez benim sana ihtiyaç duymamdan çok senin bana ihtiyacın var, o yüzden gerçeği söylemeye hazır olunca beni ara.
Let me give you something back :
Birazını sana geri vereyim :
- Want me to give you a lift?
- Seni bırakmamı istemiştin?
- Here, give it to me. - I'll get you a new shirt.
Ver bana, sana yenisini vereyim.
- All he ever give'd me was bruises.
- Bana çürükten başka bir şey vermedi.
Why would he give it me?
- Bana neden bunu verdi ki?
Yeah. Hey, give me two beers, please.
Bize iki bira lütfen.
He gave it to Paula to give to me.
Bana vermesi için onu Paula'ya verdi.
Meg, let me give you a ride home. - I'm...
Meg, hadi seni evine götüreyim.
And if they do anything but give you a written receipt, you call me right away.
Ve makbuzsuz bir şey yapmaya çalışırlarsa beni hemen arayın.
Because it sounded like you want me to take the case that you begged me to give to Marissa.
Marissa'ya vermem için yalvardığın dosyayı almamı söylemiyorsun... -... sanırım.
- I did give it to her, but you didn't tell me that her father had surgery.
- Ona dosyayı verdim ama babasının ameliyata gireceğini söylemedin bana.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]