English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ H ] / Hold your course

Hold your course translate Turkish

55 parallel translation
Hold your course.
Rotanızı koruyun.
- Hold your course, Mr. Hansen.
- Bay Hanson rotanda kal.
Helmsman, hold your course.
Dümenci, rotanda kal.
All right, hold your course.
Tamam, öyle kal.
Hold your course.
Öyle kal.
Hold your course.
Rotaya uyun!
Hold your course.
- Bu rotayı koruyun.
Hold your course, Blake.
Tam yol ileri Blake.
Hold your course, and stand by to come hard aport.
Rotayı değiştirme ve aporta geçmeye hazır ol.
Hold your course.
Kasma kendini.
- Hold your course.
- Rotanı koru.
Hold your course, men!
Yönünüzü bozmayın!
Hold your course and drop.
Yolunuza devam edin ve bombayı bırakın.
Hold your course.
Rotayı sabit tutun.
Hold your course.
Rotanı koru.
- Hold your course, Mr. Hawk.
- Rotada kalın, Bay Hawk
Hold your course.
Rotayı koru.
Hold your course!
Sen kendini tut!
- Hold your course.
Rotanı koru.
hold your course
Rotadan ayrılmayın.
Hold your course.
- Cevap verme. Rotanı koru.
Hold your course and speed.
Hızınızı ve rotanızı bozmayın.
Hold your course.
Rotaya devam edin.
Hold your course.
Rotayı koruyun.
- Hold your course.
- Rotayı koruyun.
- Hold your course!
- Rotayı koruyun!
- Hold your course.
- Rotanızı koruyun.
You know your place in the sky You hold your course and your aim!
Gökteki yerinizi biliyorsunuz Yolunuzu ve amacınızı biliyorsunuz!
What's crucial... is that you hold your course, and stay true to who you are.
Asıl önemli olan yol haritana ve kişiliğine sadık kalman.
You hold your course And your aim
Amacını ve hedefini tutuyorsun
- Hold your course!
- Öyle kalın!
- Hold your course!
- Menzilin dışında.
Hold your course!
- Öyle kalın!
- Mr. Lawrence, hold your course.
- Bay Lawrance! Rotadan şaşmayın.
And of course Mr Greene, your works hold pride of place in my library.
Elbette Bay Greene, çalışmalarınız kütüphanemdeki en güzel yeri oluşturuyor.
Hold your course.
- Rotayı koruyun!
Look, if I ever want your advice on one of my patients, I'll ask, but do not hold your breath, unless, of course, you can hold it for a really long, long, long, long, long, long, long, long time.
Bak, eğer hastalarımdan birisiyle ilgili tavsiyene ihtiyacım olursa, senden rica ederim, ama nefesini tutma, eğer çok uzun, uzun, uzun, uzun, uzun, uzun zaman tutmayı beceremiyorsun.
Hold your course.
- Rotanızı koruyun.
Craig, if you put us on hold, I'm gonna come over to that golf course, and I'm gonna tee off on your face!
Craig, eğer bizi beklemeye alırsan, inan bana o golf sahasına gelir...
You can tell me what the two of you fought over here. Or I can hold you at the station. Of course that may take a few days, but I'm sure your associates can take care of your business in the interim.
Birkaç gün kalmanız gerekir ama eminim ortaklarınız o esnada işi yürütür.
Of course your progenitor would have every right to hold a grudge considering the extreme measures you and I took to silence him.
Elbette atanın onu susturmak için yaptıklarımızdan sonra sana karşı kin duyması doğal.
Of course not. I'm going to hold on to it as collateral for your losers'losses.
Parayı kaybettiklerine karşılık rehin olarak tutacağım.
Course, you know, you are free to hold onto your third and keep cooking.
Tabii kendi üçte birlik payını elinde tutup pişirmeye devam etmekte özgürsün.
Hold out your hand, fingers curled in, of course.
Elinizi uzatın. Parmaklarınızı içeri doğru kıvırın.
Of course, I'll need to hold onto your credit card for a few more days.
Tabii bir kaç gün daha sırtımı kredi kartına dayamam gerekecek.
Thank you, Emma, for your unsolicited advice, but we will hold our course.
İstenmeden verdiğin tavsiye için teşekkürler, Emma ama yolumuzdan sapmayacağız.
Now, of course, could-could you just hold some pet food in your other hand? Sure.
Şimdi, diğer elinde biraz evcil hayvan yemeği tutabilirmisin?
If anyone gets a hold of that accountthen of course, our dear Prosecutor would have to step down but your company would be left in the dustwith tax audits-You are aware of that?
Bu hesabı öğrenen olursa elbette savcımız istifa etmek zorunda kalır. Ancak sizin şirketiniz de tuzla buz olur. Bunun farkındasınız, değil mi?
Hold up, just to be clear, something I said changed the course of your life for the better?
Bekle, sadece emin olmak için, söylediğim bir şey, hayatını daha iyi bir hale mi getirdi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]