I like him translate Turkish
15,067 parallel translation
I sleep with him sometimes because I like him, he makes me laugh and he thinks I'm clever, not like you.
Ara sıra onunla yatıyorum çünkü onu seviyorum, beni güldürüyor ve beni zeki buluyor, senin gibi değil.
I don't think I like him too much.
Kendisinden pek haz etmedim.
Boy. And yes, I like him very much.
- Erkek ve gayet de beğeniyorum.
I like him.
Sevdim o adamı.
Rumi... I like him.
Kanka, onu sevdim.
And we can invite Diego, I really fucking like him.
Diego'yu da davet edebiliriz, onu gerçekten çok sevdim.
I just couldn't have him going down that chute like so much trash.
Onu bir çöpmüş gibi atık bacasından aşağıya atmaya gönlüm razı olmadı.
I told you, if you like a guy, you have to talk to him.
Sana bir adamdan hoşlandığında gidip onunla konuşmanı söylemiştim.
I understand that you're her dad, but you gotta think like him.
Anlıyorum onun babasısın, fakat o herif gibi düşünmelisin.
I just never had anyone like him in my life before.
Daha önce onun gibi biri olmamıştı hayatımda.
Bryce never loses. But if you like Murray, we'll take him as well.
Bryce hiç kaybetmez ama Murray'i istiyorsan onunla da konuşuruz.
- I can call him if you like.
- İstersen arayabilirim. - Aslında ben...
A little quiet at first, but I think you'll probably like him.
Başta biraz sessiz gelebilir, ama seveceğini düşünüyorum.
He made sure that I would only ever feel safe if I was with a man just like him.
Onun gibi bir adamla birlikte olduğum sürece kendimi asla güvende hissedemeyeceğimden emin oldu.
What I wanted him to look like, what I wanted him to be, and why I wanted him.
Neye benzemesini istediğimi, ne olmasını istediğimi ve onu neden istediğimi düşündüm.
I need to believe, that we didn't treat him like trash.
Ona çöp gibi davranmadığımıza inanmaya ihtiyacım var.
I dumped him because he licked his lips too much and I didn't like how he spoke to waiters.
Dudaklarını çok yalıyordu ve garsonlarla konuşma şekli hoşuma gitmiyordu.
I slept with a married man and I didn't even like him very much.
Evli bir adamla birlikte oldum ve hoşuma bile gitmedi.
I really like him.
Ondan gerçekten hoşlandım.
Well, I felt like I needed to close that chapter before I opened the new one, so, yeah, I called him up.
Yenisini açmadan o bölümü kapatmam gerektiğini hissetim. O yüzden onu ben aradım.
Like, I'm just gonna, like, misplace him like a pair of keys.
Sanki onu bırakacakmışım gibi.
But I still feel like I owe him.
Ama kendimi ona hala borçlu gibi hissediyorum.
Whatever you roofied him with, I'd like some.
Buna verdiğin sakinleştiriciden ben de istiyorum.
I didn't like your brother, but I didn't kill him.
Kardeşini sevmezdim ama onu ben öldürmedim.
It's, like, yet another mission where I have to take some guy's barrel for him from one part of the city to another part of the city. Mm-hmm.
Kaçıncı levele gelmişim yine de şehrin bir ucundan diğer ucuna sürekli fıçı taşıttırıyor bana.
Look, I'm not gonna lie to you and pretend that Ecuador hasn't been, like, a really life-changing experience, but, I don't know, this might be a little bit enlightened of him.
Bak, sana yalan söylemeyecek ve Ekvator'un yaşam değiştiren bir tecrübe olmadığı gibi davranacağım ama bilmiyorum, belki de onu entelektüelleştirir.
It's not my place to tell the SFO its business, but he's corrupt and I'd like you to nail him.
- SFO'ya işini nasıl yapıcağını söylemek bana düşmez ama o yozlaşmış ve ona cezasını vermeni istiyorum.
Like I said, we would have seen him.
Dediğim gibi, onu görürdük.
God, it's like I can't feel him anymore.
Tanrım, artık onu hissedemiyorum.
You know, Carol thinks I actually kinda look like him. What do you think?
Carol aslında ona benzediğimi söylüyor.
Just because I'm dating Steve and you don't like him- -
Sırf Steve'le çıkıyorum ve sen onu sevmiyorsun diye...
Does that mean I have to like him?
Ondan hoşlanmam mı gerekiyor?
I'm sorry, I know you like him, but that's how it is.
Üzgünüm, onu sevdiğini biliyorum, ama böyle olması gerekiyor.
I didn't like him at all.
Onu beğenmemiştim.
I just would like you to talk to him because his behavior needs to stop.
Onunla konuşmak isterim çünkü davranışlarını durdurması lazım.
I just would like you to talk to him because he's threatening me.
Onunla konuşmanı isterim, çünkü beni tehdit ediyor.
I just hope he doesn't keep asking me'cause I can't, like, reject him again.
Umarım bir daha teklif etmez, çünkü reddetmek istemiyorum.
Hey, I know you don't like him, but he's done good to me.
Onu sevmediğini biliyorum ama bana çok iyiliği dokundu.
- I can't hit him like that.
Bu şekildeyken ona vuramam.
I swear I'll walk him all the time just like I promised.
Söz veriyorum onu her gün dolaştıracağım.
I couldn't have him growing'up like this.
Bu şekilde büyümesini göz yumamazdım.
Like "Fault in Our Stars." I spent so many hours at the desk with that guy, literally milking every chapter from him.
O adamla bu masada saatlerimi harcadım resmen bütün kısımları ondan sağdım.
Ha! You know what? Tomorrow, I'm gonna just crack him open like a cold beer.
Aslinda yarin onu soguk bir bira açar gibi açacagim.
I'm fucking late! You're gonna really like him, Marie.
- Onu gerçekten çok seveceksin, Marie.
I don't like doing laundry particularly, so i-i, you know, I took him, and I sat him down and I, uh, I peed on him because i...
Özellikle çamaşır yıkamayı da sevmiyorum, o yüzden onu alıp bir yere oturtturdum ve üzerine işedim çünkü...
I was his wife's doctor and I'd like to say hello to him.
Eşinin doktoruydum, geçerken bir selam vereyim dedim.
I don't wanna tell him what's happened, but I don't wanna have to, like, lie to him, and it just... I can't.
Ona neler döndüğünü anlatmak istemiyorum fakat yapmak zorunda da değilim ve sadece... yapamam.
I must've won like ten rosettes thanks to him.
Onun sayesinde 10 tane madalya filan kazandım.
I'm pissed that he let me dump him like that.
Onu öylece bırakmama izin verdiği için ona sinirlendim.
At 80 meters, I see him start falling over, and I'm, like, all I keep telling myself is, "Listen, do not panic."
80. metrede düşmeye başladığını gördüm ve kendime tek söylediğim şuydu... Dinle, panik yapma.
Everybody just came out and went on the side of the hill, and me and my dad was face to face, and I fold my fists, and he saw, and it pissed him off even more, and he was, like, "Yo, you wanna hit me?"
Herkes çıkıp tepenin oraya gitmişti ve babamla baş başa kaldık, yumruğumu sıktım, o bunu gördü bana daha çok kızdı, "Bana vuracak mısın?" dedi.
i like him a lot 31
i like you so much 37
i like you too 73
i like you 1566
i like it too 32
i like it a lot 62
i like your style 92
i like you very much 41
i like it very much 32
i like you a lot 96
i like you so much 37
i like you too 73
i like you 1566
i like it too 32
i like it a lot 62
i like your style 92
i like you very much 41
i like it very much 32
i like you a lot 96
i like your dress 24
i like your shoes 23
i like this song 27
i like your shirt 23
i like this one 138
i like it rough 16
i like your hair 58
i like the way you think 66
i like girls 30
i like your face 16
i like your shoes 23
i like this song 27
i like your shirt 23
i like this one 138
i like it rough 16
i like your hair 58
i like the way you think 66
i like girls 30
i like your face 16
i like this place 45
i like your hat 21
i like it 2198
i like her 407
i like the sound of that 186
i like them 135
i liked it 293
i like my job 36
i like your necklace 18
i like this guy 43
i like your hat 21
i like it 2198
i like her 407
i like the sound of that 186
i like them 135
i liked it 293
i like my job 36
i like your necklace 18
i like this guy 43