I like it too translate Turkish
1,235 parallel translation
I like it too.
Ben de.
I like it too.
Ben de beğendim.
Teddy likes it, and I like it too.
Teddy de onu seviyor, ben de seviyorum.
That's the fucking way I like it too.
Bu benim de hoşuma gitti.
- I like it too much.
- Fazla seviyorum.
It was about you. Maybe I tried too hard. I didn't want to miss my chance to dance with you to make you remember what it was like between us.
Belki çok uğraştım ama seninle dans etmek sana sarılmak, ilişkimizi hatırlatma fırsatını kaçırmak istemedim.
I just thought you'd like to know about it before it was too late for you to say or do something.
Bir şey söylemen ya da yapman için çok geç olmadan haberin olsun istedim.
Just making drawings move, it's like art that's alive. I love it. It looks pretty good against that background, too.
Çizime hareket kazandırmak sanatın canlanması gibi bir şey.
Manly, yes, but I like it, too.
Erkeksi, evet ama bunu da seviyorum!
I don't like it, too many places to hide.
Hoşuma gitmedi, saklanacak çok yer var.
No, it's too risky. Too risky? That doesn't sound like the Tom Paris I know.
Bu arada iki Chessu gemisi dördüncülük ve beşincilik için avantaj sağlamaya çalışıyorlar.
I suppose it only seemed natural that it should look like him, too.
Sanırım, onun gibi bakınca bu doğal görünüyor.
It was like I was in a dream, too.
Ben de rüya görüyormuş gibiydim.
Oh, good, I'd like to see it too.
Güzel, ben de görmek istiyorum.
It helps me and... I like to think it helps them too.
İçimi rahatlatıyor ve köpeklere destek oluyor.
I don't know. It's weird, too, because it's not like a fixed state.
Bilmiyorum, çok acayip, çünkü sabit bir durum değil.
Perhaps you and I will be really good friends too, I don't know... And, you see, I really like it here.
Belki onunla da iyi arkadaş oluruz.
When I sneeze, it looks like an advanced species, too.
Hapşırdığımda da gelişmiş bir tür gibi gözüküyor.
It feels like I had instant noodles last night too.
Sanki dün akşam da hazır makarna yemiştim.
You probably don't know it, but I really like you, too.
Belki bilmiyorsun, ama ben de seni çok seviyorum.
When I get to a new city, I like to discover it alone too.
Yeni bir şehirdeysem, tek başıma keşfetmeyi tercih ederim.
I'm getting a vibe, too. Actually, it's more like a tingle.
Ben, bir vibeyi alıyorum, ayrıca. bir karıncalanma gibi
I can't think too much about what it was like.
Orası nasıldı pek hatırlayamıyorum ama...
I like the edge of it because it's funny, but it's a little quirky, too.
Bakış açısını sevdim çünkü bu komik ama biraz da dolambaçlı.
l feel like I've changed and I've just been too afraid to admit it.
Değiştiğimi hissediyorum ve bunu itiraf etmekten korkuyorum.
And I don't think she would like it too much.
Ve bunun fazla hoşuna gideceğini sanmıyorum.
The reason why I ran out today like that is because it's just... It's scary to hope too much, you know? Yeah, I know.
Bugün kaçıp gitmemin nedeni çok fazla şey ummamın korkutucu olmasıydı.
I too know what it's like to have a dream I'll never achieve.
Ulaşamayacağın bir rüyanın nasıl olduğunu ben de biliyorum.
I mean, you're my teacher, Mr. Medina, and if I start thinking of you as a Max... even as a part-time Max, it just seems like it'll get too confusing.
Siz benim öğretmenimsiniz Bay Medina. Eğer sizi Max ya da yarı-zamanlı Max diye düşünecek olsam bile aklım karışır gibi geliyor bana.
It's too much'what if.'I like things I can count on.
Sürekli "ya şöyle olursa" diye düşünüp durdum. Güvenebileceğim şeyleri seviyorum.
I BET JUSTIN WILL LIKE IT TOO, DRIVING AROUND WITH HIS SUGAR DADDY.
Bahse girerim, Justin tatlı babasıyla araba sürmeyi sevecektir.
Maybe it makes it harder to cut someone open or too risky, I feel like you're missing out.
Belki de bu birini kesmeyi zorlaştırıyordur, veya daha riskli. Sanırım sen bu bayan Tanner olayını anlamadın.
I wrote this totally, like, harmless like, cartoon story about this girl who can make people's heads explode and apparently it was too disturbing to publish.
İnsanların kafasını patlatabilen bir kız hakkında zararsız bir çizgi roman yazdım, ama görünüşe göre... basım için fazla rahatsız ediciymiş.
So I'm like, "Fuck it." So I start mooing too.
Ben de dedim ki, "siktir". Ve ben de mölemeye başladım.
It's like I made this bullshit decision to go into this business for all the wrong reasons and now it's too late.
Sanki bu işe tüm yanlış sebepler yüzünden girdim ve şu anda çok geç artık.
If my dad still controlled crime in North Jersey like your dad does I'd want to drop it too.
Kuzey Jersey'de suçu benim babam idare ediyor olsaydı ben de konuyu kapatırdım.
It's like I ate too many "chukkalate" chip cookies.
Sanki bu ara baya "chukkalatalı" kurabiye yedim.
I had a good day, and it looks like you had a good day, too.
Güzel bir gün geçirdim. Sizin de gününüz güzel geçmiş galiba.
I like it, too.
Onu ben de beğeniyorum.
I mean, it made me uncomfortable... and it seemed like it made her and Miles uncomfortable, too.
Biraz garipti. Yani beni biraz rahatsız etti... ve gördüğüm kadarıyla onu ve Miles'ı da rahatsız etti.
I like it, but it's too big.
Bunu sevdim, ama çok büyük.
Charlie, I don't like to think about it too much, all right?
Charlie, bunun hakkında çok fazla düşünmek istemiyorum, tamam mı?
I've been thinking about it too small, just writing it like a story about Laroche.
Çok küçük düşünüyorum. Sadece Laroche'yle ilgili yazıyorum.
I was gonna show my script to some people... and, well, maybe you could read it too, you know, if you like.
Senaryomu bir kaç kişiye göstermek istiyordum ve belki sen de okuyabilirsin. Tabi istersen...
He's not taking to it too well. - I like it.
Pek beğendiğini söyleyemeyeceğim.
Mummy's got a phone and I've got one too, see, so it's like a... - Thanks. Mum...
Annemin bir telefonu var.
It was just some guy that looked like Sean. I saw him, too.
- Hayalet değil, sadece Sean'a benzeyen bir adam.
- I like Bob too! You are on double-duty 24 hours a day. You find out what he is going to do... before he has a chance to do it, because if I have to book him...
- Ama... 24 saat uyanık olacaksın.Ne haltlar karıtırdıklarını, iin boku çıkmadan öğreneceksin.Benim önceden bilmediğim bir sürprizle karılaırsam, Afrikalı çükünü de eline verip, seni bu ülkeden atarım.Anlaıldı mı?
But it sounds like you think I made a mistake too.
Ama görünüşe göre sen de hata yaptığımı düşünüyorsun.
Actually, although I don't like to admit it, I wish I had that ability too.
Aslında, itiraf etmekten hoşlanmasam da benim de böyle bir yeteneğim olsun isterdim.
Yeah, and I know what I'd like to do with it too.
Evet. Bu gerçekten iş görür.
i like you so much 37
i like you too 73
i like you 1566
i like it a lot 62
i like your style 92
i like you very much 41
i like it very much 32
i like you a lot 96
i like your dress 24
i like your shoes 23
i like you too 73
i like you 1566
i like it a lot 62
i like your style 92
i like you very much 41
i like it very much 32
i like you a lot 96
i like your dress 24
i like your shoes 23
i like this song 27
i like your shirt 23
i like this one 138
i like it rough 16
i like your hair 58
i like the way you think 66
i like girls 30
i like him 440
i like your face 16
i like this place 45
i like your shirt 23
i like this one 138
i like it rough 16
i like your hair 58
i like the way you think 66
i like girls 30
i like him 440
i like your face 16
i like this place 45
i like your hat 21
i like it 2198
i like her 407
i like the sound of that 186
i like them 135
i liked it 293
i like my job 36
i like him a lot 31
i like your necklace 18
i like this guy 43
i like it 2198
i like her 407
i like the sound of that 186
i like them 135
i liked it 293
i like my job 36
i like him a lot 31
i like your necklace 18
i like this guy 43