English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / I like your hair

I like your hair translate Turkish

398 parallel translation
Neither do I. I like your hair the way it is.
Benim de. Saçlarını olduğu gibi seviyorum.
I like your hair that short.
Saçının bu uznluğu hoşuma gidiyor.
I like your hair, period.
Saçlarını seviyorum, nokta.
I like your hair that way.
Saçını bu şekliyle sevdim.
- I like your hair when it's all mussed.
- Saçların dağıldığında onları çok seviyorum.
I like your hair.
Saçını beğendim.
I like your hair, man.
Saçların harika!
I like your hair like that.
Saçın böyle çok hoş olmuş.
I like your hair that color, Thelma.
Saçının bu rengini daha çok sevdim Thelma.
I like your hair down.
Saçlarını açman hoşuma gitti.
I LIKE YOUR HAIR, IT'S NICE AND SHORT.
Saçın iyi olmuş, kısa ve güzel.
I like your hair like that.
Saçının bu halini seviyorum.
I like your hair, it's natural
Ben saçını beğeniyorum. Doğal görünüyor.
I like your hair like that.
Saçının bu halini sevdim.
I like the way you wear your hair.
Saçınızın şekli hoşuma gitti.
Nights on watch, I'll see you like this, Loxi... with your hair catching fire in the sunset... and that look in your eyes 10 fathoms deep.
Seni böyle görmem için gece nöbet tutuyor, Loxi. Saçların günbatımında alev alev yanarken. Ve gözlerindeki o bakış, 10 kulaç derinliğinde.
Besides, I like to do your hair.
Saçlarını yapmayı seviyorum zaten.
I like to watch you brushing your hair.
Saçını taramanı izlemeye bayılıyorum.
- I like the way you wear your hair.
- Saç kesimin hoşuma gidiyor.
I like the smell of rose oil in your hair.
Saçındaki gül yağı kokusuna bayılıyorum.
I like the way you do your hair.
Saçınız çok hoşuma gitti.
- You still wear your hair the way I like it.
- Saç modelin hala beğendiğim gibi.
I like you and your red hair.
- Kızıl saçlılardan hoşlanan birisi olarak.
If Alison pulled a stunt like that I'd get transferred so fast it would make your hair grow.
Alison öyle bir şey yapsaydı, göz açıp kapayıncaya kadar başka yere tayin edilirdim.
You're so certain about everything, not one of your certainties is worth a strand of a woman's hair, you're not even sure if you're alive because you act like a dead man, and I, I look like I have nothing, but I'm sure of what I am, sure of everything,
Her şeyden çok eminsin ama emin olduğun şeylerden biri bile bir kadının saç teli kadar değerli değildir. Yaşayıp yaşamadığından bile emin değilsin çünkü ölü bir adam gibi davranıyorsun. Hiçbir şeyim yokmuş gibi görünüyorum ama ne olduğumdan eminim, her şeyin farkındayım hayatımdan eminim ve hatta şimdi ölümümden de.
You know... I think I like you better with your short hair.
Bilirsin... kısa saçlı halini daha çok beğendiğimi düşünüyorum.
I'm Hugh Simon, Mr. Larrabee, I would like to say, I love your hair.
Ben Hugh Simon, Bay Larrabee. Saç modelinizi çok beğendim. - Teşekkür ederim.
I had my hair like that when I met your father.
Babanla tanıştığımda benim saçım da böyleydi.
You may meet a guy you like. Dark, curly hair, tan - I think that's your type...
Hoşlandığın birini bulabilirsin esmer, kıvırcık saçlı...
I even remember my wife had her hair done up in little curls like you had in one of your pictures.
Hatta ben karımın filmlerinizden birinde olduğu gibi saçına bukleler yaptırdığını anımsıyorum.
I hate to tell you, but your hair looks like an Easter egg.
Kafan renkli paskalya yumurtası gibi.
I like your nice bushy hair, Proculus.
Çalı gibi kılların hoşuma gitti, Proculus!
I really like your hair in the back.
Saçlarını geriye taramanı çok beğendim.
I like to comb your hair...
Saçını taramaktan çok hoşlanıyorum...
I like your natural colour hair better.
Saçının doğal rengini daha çok seviyorum.
I'd like to see them in your hair.
Bunları saçınızda görmek isterim.
I REALLY LIKE YOUR HAIR THAT WAY.
Saçının bu haline bayıldım.
I like you more when you had your hair back!
Saçların arkadayken daha çok hoşuma gidiyorsun!
You know where we're gonna be, with the Chasens, I told you, so if you need me for anything... Your hair looks just darling down like that. ... you call me.
Bana ihtiyacın olursa, hayatım saçın böyle çok daha güzel duruyor, beni arayabilirsin.
Wavy hair, just like mine when I was your age
Senin yaşındayken benim de saçlarım aynen böyle dalgalıydı. Saçlarım seninki gibi olsun istiyorum.
I really do like your hair, honey.
Gerçekten saçlarını beğendim, tatlım.
Well, what's best for me is if I lie on my side like this and you spoon up beside me, your arm draped over me. We do it the other way, I get your hair caught in my throat and I choke in the night.
En iyisi ben kendi tarafımda yatarım ve sende yanımda kıvrılırsın eğer diğer şekilde yatarsak saçların ağzıma girer ve ben boğulabilirim.
Boy, I really like what you've done with your hair.
Tanrım, saçına yaptığın şeyi gerçekten sevdim.
I like your new hair color.
Yeni saç rengin güzelmiş.
I love your hair like that.
Saçın böyle çok güzel olmuş.
I could tell you stories to curl your hair but it looks like you've already heard them.
Sana öyle hikayeler anlatırım ki dudağın uçuklar ama ilgini çekmiyor gibi.
I was wondering what you'd look like with your hair a little longer, and without that bruise on your face.
Merak ediyordum da saçın biraz daha uzun olsaydı, veya yüzündeki iz olmasaydı nasıl olurdun.
Why? You come prancing'up here, and you don't even call to warn me you're coming, and you don't even hardly look like you, with your hair and your tight little buns, and you make me feel like I don't even look like me anymore!
- Havalı havalı buraya geliyorsun, ve geliyorum diye uyarmak için beni aramıyorsun bile ve eski halinden eser bile yok, o saçınla ve sıkı ufak kalçalarınla ve beni de eski halime benzemiyormuş gibi hissettiriyorsun!
I like your lips, your eyes even your hair.
Göğüslerine de bayılıyorum. Ama lütfen beni rahat bırak.
I like that thing in your hair.
Saçındaki şeyi beğendim.
I really like your hair like that, it looks nice.
Saçını çok beğendim, çok güzel olmuş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]