I like your face translate Turkish
407 parallel translation
I like your face, it's open, you know what I mean?
Yüzünü sevdim. Tertemiz.
And... I like your face too.
Ve sonra yüzünüz hoşuma gitti.
I didn't like your face You can't enter the town unless I like your face
Yüzünü beğenmedim. Yüzünü beğenmediklerimde kasabaya giremez.
- Well, first of all, I want you to know I like your face.
- Şey, ilk olarak, bilmeni isterim ki seni sevdim.
I feel like dying when I see your handsome face get dirty.
Bu güzel yüzünde siyah halkalar görmek beni kahreder.
From now, I'll listen to all your ghost stories. So, don't go trying to face things alone and end up like this anymore.
Hayalet hikayelerini dinleyeceğim bu yüzden kendi başına davranıp bu hale gelme.
I don't like the way your face is fastened on.
Yüzünün şeklini beğenmiyorum.
I don't like your face.
Yüzünden hoşlanmadım.
I don't like your face.
Suratından hoşlanmadım.
I'd like to be with you and see your face when you and Pa get settled in some nice place.
Sizinle kalıp, babamla güzel bir yere yerleştiğinizde yüzünü görmek isterdim.
I recognized your voice like when you see a familiar face in the sun.
Sesini duyup da sen olduğunu anladığımda dünyalar benim oldu.
You disgust me so much, I'd like to spit in your face.
Senden öyle iğreniyorum ki, yüzüne tüküresim geliyor.
I should smash your face in, running off with this fiddle-foot like that.
Seni ayaklarimin altinda çignemem gerekir.
I'd like to give you the same answer I gave that hood... but it would mean stepping on your face.
O gangstere verdiğim cevabın aynısını sana da vermek isterdim ama bu senin suratına basmak gibi bir şey olurdu.
I'd like to see your friend's face when we tell him.
Arkadaşına söylediğimizde yüzündeki ifadeyi görmek istiyorum.
Because I don't like that troubled look on your face.
Çünkü seni asla üzgün görmek istemiyorum.
I'd kind of like to watch your face.
Ne tür suratın olacak görmek isterim.
You get that Sir Lancelot look in your eye and all I feel like doing is kicking you in the face for your precious nobility.
Şunu içince Sör Lancelot senin gözünün içine bakar, benimse içimden gelen tek şey değerli soyluluğun için yüzüne bir şamar indirmektir.
I never "like-a" the music and I don't like your ugly face neither.
Müziği de senin o çirkin suratını da hiç sevmem.
I don't like your stupid face or your pop eyes.
O ebleh suratını da, patlak gözlerini de sevmedim.
I would like to see your face.
Yüzünü görmek istiyorum
I no longer like your face, eyes, mouth.
Kazaklarının rengini de sevmiyorum artık.
I don't like your face and your attitude.
Suratından da, tavırlarından da hiç hoşlanmadım.
I sent for you to say I want your love again, but I can't say it to a face like that.
Sevgi dileklerimi belirtmek için seni buraya çağırdım. Ama böyle bir yüze bunu ifade edemem.
I'd like to puke in your face!
Suratına kusmak istiyorum!
I don't like your gloomy face, Eddie.
Kasvetli suratın hoşuma gitmiyor Eddie.
I look at you, with your burnt-out face, your big belly, your bear-like paws and shining eyes.
Güneşten kavrulmuş yüzünüz, şişko göbeğiniz, güçlü pençeleriniz ve parlayan gözünüz...
- I don't like your face.
- yüzünü sevmiyorum.
I don't want to see people like you coming back... And having to face the rest of your lives with that shit.
Geri döndüğünde bu vicdan azabıyla yaşamak zorunda kalacak siz ve sizler gibi insanlar görmek istemiyorum.
I'd like to put some color on your face. [LAUGHING]
Yüzünüzü renklendirmek istiyorum.
I'd like to take your face and...
Suratını alıp...
"and foul and I'll filth your face and yeah, you filthin'foul foul filth and I'll filth in your foul filth." You don't want to say that to a child so you censor yourself and you sound like an idiot.
"İtlik etme, pisliğini nereye sokayım senin..." Çocuklarla konuşurken bunu söyleyemezsin. Kendine sansür uygulayıp " Ben seni...
In fact, I feel like slapping your face right now.
Aslında, şimdiden tokatlamak istiyorum seni.
Your mother and I felt strongly that the first face one should encounter on leaving a place like that should be a friendly one.
Annen ve ben, öyle bir yerden ayrılan bir kişiyi dost canlısı birinin karşılaması gerektiğinde karar kıldık.
You ever do anything like that again, I mess up your face.
Duydun mu? Tamam, tamam.
But now I don't like your face.
Ama şimdi de tipini sevmedim.
And I don't like your face.
Ben de senin suratını.
You've a lovely face, but I like your - er, the bottom of your pan the best
Çok güzel bir yüzün var. Ama en çok da arkayı... yani tavanın arkasını beğeniyorum.
I dont like your face.
Ben senin yüzüne sevmiyorum.
♪ Your face, I'm gonna reshape ♪ ♪ I'm gonna eat your fuckin'eyeballs like grapes ♪ ♪ Oh, God, oh - - oh - - oh, Christ ♪
d d Yüzün, şeklini değiştireceğim d d Göz bebeklerini üzüm gibi yiyeceğim d d Oh, Tanrım, oh - - oh - - oh, İsa d d Bu lanet güne kadar d
When I walk in, this look comes over your face, like, "What does she want now?"
Ben geldiğimde, bu bakış yüzüne yerleşiyor.
I don't understand how it is that you can stuff your face and nothing happens... and I subsist on 60 calories a day... or else blow up like a Macy's Day float.
Anlıyorum. Anlamadığım şey sen, öz kardeşim, habire tıkınıyorsun ama bir şey olmuyor. Bense günde 60 kaloriyi geçtiğim an duba gibi oluyorum.
I may not like your face, but you have a great ass.
Yüzünü pek beğenmesem de, harika bir kıçın var.
I am not your regular doctor. I run a program that deals with reconstructive surgery. How would you like a new face?
Ben sizin doktorunuz değilim, sadece estetik cerrahi programından sorumluyum.
You know what I like best about your face?
Yüzünde en çok neyi sevdiğimi biliyormusun?
Until then, I'll dream about the day when I come back and see your face and we can once again be together like we were these last few days. Love, Steve.
O zamana kadar geri dönüp yüzünü göreceğim ve bu birkaç günde olduğu gibi tekrar birlikte olacağımız günlerin hayaliyle yaşayacağım.
Yes, it is, when that big red snatcer's comin'right up against your face, like a freight train it's pretty hard to paint and I'll tell you what.
Koca kırmızı amcık suratına doğru yük treni gibi gelirken resim yapmak epeyi zordur ve sana bir şey diyeyim ;
I was wondering what you'd look like with your hair a little longer, and without that bruise on your face.
Merak ediyordum da saçın biraz daha uzun olsaydı, veya yüzündeki iz olmasaydı nasıl olurdun.
I'd like to get one more shot at the coffee so I can spit it in your face! "
Bir yudum kahve daha içersem yüzüne rahatça tükürebilirim! "
Move, I'd like to blow your fucking face apart.
Seni adi herif! Lanet olasıca suratını patlatabilirim.
When I make your face look like Burger King.
Yüzünü Burger King'e çevirdiğim zaman.
i like you so much 37
i like you too 73
i like you 1566
i like it too 32
i like it a lot 62
i like your style 92
i like you very much 41
i like it very much 32
i like you a lot 96
i like your dress 24
i like you too 73
i like you 1566
i like it too 32
i like it a lot 62
i like your style 92
i like you very much 41
i like it very much 32
i like you a lot 96
i like your dress 24
i like your shoes 23
i like this song 27
i like your shirt 23
i like this one 138
i like it rough 16
i like your hair 58
i like the way you think 66
i like girls 30
i like him 440
i like this place 45
i like this song 27
i like your shirt 23
i like this one 138
i like it rough 16
i like your hair 58
i like the way you think 66
i like girls 30
i like him 440
i like this place 45
i like your hat 21
i like it 2198
i like her 407
i like the sound of that 186
i like them 135
i liked it 293
i like my job 36
i like him a lot 31
i like your necklace 18
i like this guy 43
i like it 2198
i like her 407
i like the sound of that 186
i like them 135
i liked it 293
i like my job 36
i like him a lot 31
i like your necklace 18
i like this guy 43