Leave it open translate Turkish
215 parallel translation
- Leave it open in case he runs for it.
- Açık bırak, içeri girmek isteyebilir.
Leave it open, at least we can breathe a bit.
Bırak açık kalsın. Az da olsa nefes alabiliyoruz.
If it's locked, unlock it and leave it open.
Eğer kilitliyse aç ve öyle bırak.
You better leave it open, we'll be suffocated.
Açık bıraksan iyi olur, boğulacağız.
- Leave it open, Lee.
Açık bırak, Lee.
Yes, I never leave it open.
Evet hiç açmadım.
- Leave it open.
- İlikleme sen de.
- Leave it open, please. - It's a bit windy.
- Açık bırak lütfen.
Leave it open.
Açık bırak.
Oh, let's leave it open.
Açık bırak.
- Let's leave it open.
- Bırak açık kalsın.
Leave it open.
Açık kalsın.
I thought we could leave it open.
Açık bırakabiliriz diye düşündüm.
I always leave it open no one can close it on me
her zaman açık bıraktığım, kimsenin üzerime kapayamayacağı bir kapı.
They leave it open for the cat.
Kedi için açık bıraktılar.
All right, I'll leave it open.
Pekala, kapatmayacağım.
I'll leave it open, OK?
Onu bırakacağım, tamam mı?
- Why would he leave it open?
- Ayrılacaksa, neden açık bıraksın?
- Leave it open, Felix.
- Açık bırak Felix.
Leave it open.
Pencere açık kalsın.
We'll leave it open then. I was just trying to close it up.
Tamam, hazır sayılırız.
Just leave it open.
Açık kalsaydı.
Thanks, leave it open.
Teşekkürler, kapıyı açık bırak.
I can't leave it open like that.
O şekilde açık bırakamam
Take it to your room and leave the door open this time.
Onu odaya götürün ve bu sefer kapıyı açık bırakın.
You leave for Tantrapur... with a detachment in the morning... to repair the telegraph and keep it open.
Telgraf hattını onarmak... ve açık tutmak üzere, sabah... bir birlikle Tantrapur'a hareket edeceksiniz.
- No, just leave it open.
Hayır, açık kalsın.
It's a pity that I can't leave my window open.
Ne yazık ki penceremi açamıyorum.
Leave it out in the open.
Ortaya bırakın gitsin.
Open it after I leave.
Ben gittikten sonra açarsınız.
- Leave it, I'll open it.
- Sen bırak, ben açarım.
You may rightfully say that this leaves us wide open to an attack frontally and subversively and if that attack were successful it would in effect leave us defenseless.
Bu durumda haklı olarak "böyle bir şey bizi açıktan ya da gizliden bir saldırıya açık bırakıyor ve bu saldırı başarıya ulaştığı takdirde tamamen savunmasız kalıyoruz" diye düşünebilirsiniz.
You might try denial, but it is a weak plea, and at best would leave you open to charges of incompetence.
İnkar etmeyi deneyebilirsin ancak zayıf bir savunma olur ve en iyi ihtimalle seni yetersizlikten açığa alırlar.
Would it bother you to leave your door open, please?
Mahzuru yoksa kapınızı açık bırakabilir misiniz?
If they open, leave it to me. lf not...
Açarlarsa bana bırak.
Well, no, it just occurred to me that I was suggesting you take a jar of vitamins, when the smart thing to do would be to leave the door open. Look at that.
Bence bir kavanoz vitamin almaktansa, yapılacak en akıllıca şey kapıyı açık bırakmak.
You never leave me open, son, cos I'm gonna hit it every time.
Beni savunmayacak mısın, evlat? Çünkü her seferinde basket atarım.
In fact, do me a favor. Maybe you open it after I leave.
Aslında hatırım için ben gittikten sonra aç.
It would leave us open and vulnerable to attack.
Bu durumda bir saldırıya açık hale geleceğiz.
You want me to open it with your teeth? or you leave the bottle opener?
Bu şeyi dişleyeyim mi yoksa benim için sen mi açarsın?
Open the door and leave it running.
Kapıyı aç ve çalışır durumda bırak.
The window for our latest launch is open for seven days... once every 70 years... so it's rather crucial we leave on time.
Fırlatma penceremiz, sadece yedi gün açık her yetmiş yılda bir kez. O yüzden zamanında ayrılmamız çok önemli.
Leave her alone and open it.
Onu rahat bırak ve hediyeni aç.
It's one of those things that it's better not to think about! When paintings fall, when you wake up one morning and you don't love her, when you open a newspaper and read that war has broken out, when you see a train and want to leave, when you look in a mirror and realise you're old, when one evening, in the middle of the ocean, Nineteen Hundred looks up from his plate, looks me in the eye and...
Bu üzerinde düşünmemenin daha iyi olacağı şeylerden birisi... resimler düştüğünde, bir sabah kalktığında artık o kadını sevmediğinde, gazeteyi açıp savaşın patlak verdiğini okuduğunda, bir tren görüp onunla ayrılmak istediğinde, aynaya bakıp yaşlandığını fark ettiğinde, bir akşam, okyanusun ortasındayken, Bindokuzyüz... tabağının üzerinden gözlerimin içine bakıp...
When you leave, I'll put it in your cabinet, and let it open in 24 hours.
Yola çıktığında bunu dolabına koyacağım ve 24 saat sonra gelip alacağım.
No It's too dangerous, we leave ourselves open for attack.
Hayır, çok tehlikeli. Kendimizi saldırıya açık hale sokarız.
It might expedite matters, If I leave the channel open this time.
İletişim kanalını açık bırakırsam çözüme ulaşmam hızlanabilir.
Just open it after I leave.
Bunu ben gittikten sonra aç.
You leave house open it's trouble.
Kapıları açık bırakırsanız başınıza iş açarsınız.
What sort of world is it where you can't leave your door open?
Kapını bile açık bırakamadığın bir dünya kime lâzım ki!
# Inebriating, leave you gaping open # # nothing's safe in oakland # # it's potent, and murder is the slogan... #
# Inebriating, leave you gaping open # # nothing's safe in oakland # # it's potent, and murder is the slogan... #
leave it here 29
leave it with me 73
leave it to me 292
leave it 1083
leave it out 59
leave it there 89
leave it at that 22
leave it be 22
leave it alone 263
leave it on 47
leave it with me 73
leave it to me 292
leave it 1083
leave it out 59
leave it there 89
leave it at that 22
leave it be 22
leave it alone 263
leave it on 47
leave it to us 28
it opened 16
it opens 16
open 994
opening 56
opens 16
opened 20
open your mind 30
opener 50
open the window 84
it opened 16
it opens 16
open 994
opening 56
opens 16
opened 20
open your mind 30
opener 50
open the window 84
open the door 2669
open it 1442
open the gate 269
open your mouth 357
open up 2215
open the damn door 76
open the gates 106
open your eyes 699
open it up 264
open the trunk 45
open it 1442
open the gate 269
open your mouth 357
open up 2215
open the damn door 76
open the gates 106
open your eyes 699
open it up 264
open the trunk 45