Little buddy translate Turkish
849 parallel translation
Mac, gonna break your heart when you have to eject that little buddy of yours in a capsule.
Mac, kapsüldeki o küçük dostunu dışarı fırlatırken kalbin kırılacak, bağlanma fazla.
Oh, take it easy, little buddy.
Sakin ol, küçük dostum.
You're gonna wake up little buddy.
Küçük dostumu uyandıracaksın.
Little buddy, look, listen to me.
Bak, küçük dostum, beni dinle.
- Oh, howdy, little buddy.
- Selam küçük arkadaş.
- Oh, hey, little buddy!
- Hey, küçük arkadaş.
Got him. Looks like little buddy went bye-bye. Get ahold of him, Bill.
Ufak arkadaş kafayı bulmuşa benziyor.
I'll see ya, little buddy.
Görüşürüz ufak arkadaşım.
Hey, little buddy, hold on a minute.
Hey ufak arkadaş.
Little Buddy's heart has failed twice since he collapsed.
Hastalandığından beri küçük dostumuzun kalbi iki kez tekledi.
Oh, I say, little buddy, I really could have done without you resurrecting my poor wife!
Of benim küçük dostum, keşke karımı canlandırmasaydın.
And right there's Little Buddy.
Ve bu da küçük Buddy.
Real soon, little buddy.
Çok yakında, küçük Buddy.
Just what I had in mind for you, Little Buddy.
Bu da tam aklımda olan şeydi, küçük Buddy.
Where's Little Buddy?
Küçük Buddy nerede?
MURDOCK : What'd you say, little buddy?
- Ne dedin küçük dostum?
When I popped your little buddy.
Küçük dostunu geberttiğim sırada.
It leaves you and your slant-eyed little buddy.
Seninle de çekik gözlü küçük dostumuz ilgilenir.
Ask away, little buddy.
Sor bakalım dostum.
You know, little buddy, there's a question I'd like to ask you.
Sana sormak istediğim bir soru var dostum.
Left and right, little buddy.
Sol ve sağ, küçük dost.
A-OK, little buddy.
Her şey yolunda küçük dostum.
Say what, little buddy?
- Ne dedin evlat?
Be right with you, little buddy.
Hemen geliyorum, ufaklık!
You can't call my little buddy addlepated.
Küçük arkadaşıma aptal diyemezsin.
Will you stop calling me "little buddy"?
Bana küçük arkadaş demeyi keser misin?
Bombs away, little buddy.
Bombaları bırakıyorum, küçük dostum.
Hang on, little buddy. I'm gonna jam'em.
Sıkı tutun küçük dostum.
Thanks, little buddy.
Teşekkürler, ufaklık.
Get back a little bit, buddy, huh?
- Biraz geri çekil bakalım.
I think I'll run up there for the weekend and give you a little rest, buddy.
Sanırım hafta sonu oraya arabanla gideceğim ve senin biraz dinlenmeni sağlayacağım, ahbap.
Sorry to bother you, Buddy-boy, but the little lady forgot her galoshes.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm evlat ama, küçük hanım galoşlarını unutmuş.
Buddy-boy and Kubelik having a little toot?
Evlat ve Kubelik küçük bir kaçamak mı yapıyordu yani?
It's a little too late for that, buddy.
Bunun için biraz geç kaldın dostum.
That's why you and Miles... are gonna take the little lady for a ride... while I wait here for your buddy.
Sen ve Miles, küçük hanımı gezmeye çıkarın, ben dostunu beklerim.
Yeah, well, listen, buddy, with a little luck we'll all be bombed by suppertime.
Evet, dinle, dostum, şansımız varsa akşam yemeğinde iki tek atarız.
You must be a little mixed up, buddy.
Senin biraz kafan karışmış galiba.
Hey, how about a little kiss for my buddy?
Arkadaşıma bir öpücük vermeye ne dersin?
Hey, buddy, why so little written on your breeches?
Hey, arkadaş, pantolonuna neden bu kadar az yazılmış?
Now, look, buddy, you're not dealing with any dumb, two-bit, trigger-pumping morons with low hairlines, little piggy eyes and no conversation!
Bak, ahbap, Domuz gibi gözleri olan, saç çizgisi düşük, konuşmayan, salak, yarım akıllı, tetikçi moronlarla karşı karşıya değilsiniz!
- You okay, little buddy?
Birkaç küçük çizik sadece, Ratchet. Hadi, Grimlock!
But not without our little green buddy.
Küçük yeşil dostumuz olmadan hayır.
You look a little glum, buddy.
Üzgün görünüyorsun dostum.
You're gettin'a little long there, buddy.
Biraz fazla uzamış, koçum.
Discreet phone call to some Ivy League buddy... a little buttoned-down talk, and then suddenly... two South Dade cops become tin ducks in a shooting gallery... without back-up for a major bust?
Gizli telefon çağrıları ve bazı lvy Ligleri dostum... Düğmesi aşağıya doğru basılı Küçük bir görüşme ve sonra aniden... iki Güney Dade Polisinin ördeği haline gelmen... Bu büyük bir tutuklama olacak değil mi?
You know, buddy, I fell apart a little in court today but deep down inside, I knew things would work out.
Biliyor musun dostum, bu gün mahkemede biraz tırsmış olsam da içten içe her şeyin çözüleceğini biliyordum.
What are you talking about? All you need is a little luck, buddy.
Tek ihtiyacın biraz şans.
Ain't nothing wrong with you a little work ain't gonna cure, buddy.
Biraz çalışmanın iyileştiremeyeceği şey yoktur.
It's a little general, Vincent. Buddy Revell.
O küçük bir generaldi, Vincent.Buddy Revell.
A little trouble, huh, today, Buddy?
Bugün biraz sorun var, ha, Buddy?
Come on, buddy, just one little autograph.
Haydi dostum, sadece küçük bir imza.
buddy 12027
buddy boy 97
little 465
little princess 21
little bitch 55
little bastard 56
little girl 597
little bit 264
little boy 262
little red riding hood 42
buddy boy 97
little 465
little princess 21
little bitch 55
little bastard 56
little girl 597
little bit 264
little boy 262
little red riding hood 42
little dude 46
little star 39
little man 671
little things 48
little mouse 39
little prince 20
little bro 54
little baby 76
little miss 43
little devil 17
little star 39
little man 671
little things 48
little mouse 39
little prince 20
little bro 54
little baby 76
little miss 43
little devil 17
little bird 53
little guy 231
little girls 44
little brother 361
little sister 127
little by little 92
little thing 38
little ones 55
little boys 16
little birdie 18
little guy 231
little girls 44
little brother 361
little sister 127
little by little 92
little thing 38
little ones 55
little boys 16
little birdie 18