English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Little guy

Little guy translate Turkish

3,701 parallel translation
Are you lost, little guy?
Yolunu mu şaşırdın ufaklık?
Come on, little guy, I got you.
Hadi, ufaklık, Yakaladım seni.
Tough talk for a little guy.
Boyundan büyük lâflar ediyorsun.
You're a little guy.
Sen küçük bir adamsın.
There you are, little buddy. Wow, you're not such a... such a little guy, are you.
İşte oradasın, küçük dostum Vay, sen pekte öyle... küçük bir adam değilsin, öyle mi?
I know, but this little guy is something special.
Biliyorum ama bu ufaklık özel bir şey.
All we need's the little guy.
- Bana ufak biri gerekli
Is it okay if I go say hello to the little guy?
Hey, Jade, ufaklığa merhaba diyebilir miyim?
The little guy is tired.
Biraz yorgunum.
You take care little guy.
Kendine dikkat et küçük delikanlı.
This one little guy is your Rules Committee?
Yönetmelik Komitesi dediğin şuradaki küçük adam mı?
My name is James, and this little guy is 150 milligrams of specially enhanced Dimethyltryptamine, DMT 19.
Benim adım James ve bu küçük adam da özellikle geliştirilmiş 150 miligramlık Dimethyltryptamine, DMT 19.
So let's see what this little guy has to offer.
Bakalım bu küçük adamın önerecek neleri varmış.
Where's the little guy?
Ufaklık nerede?
No wonder why the little guy was so cranky.
Delikanlının neden bu kadar sinirli olduğuna şaşmamalı.
- The bald little guy... the little bald guy
- Kel delikanlı... o kel delikanlı...
Hey you, here's a little guy who wants to jump down into the basement.
Bu küçük adam bodrum kata inmek istiyor.
- Oh! Poor little guy.
- Zavallı şey seni.
Hi, little guy.
Selam küçük dostum.
eyebrows and the little guy you will pay the price you
Sizi çoluk çocuklar.. beni şaşırttınız
I'm just here to make sure the little guy's OK.
Ufak dostumun iyi olduğuna emin olmak için burdayım.
Um, the little guy popped the question.
Küçük sevgilin sormuş ya sana.
( DovU The little guy with the glasses.
Gözlüklü kısa adamı.
Yep, I like to think I'm always there to stand up for the little guy.
Her zaman kardeşine destek olan ağabey olma hissini seviyorum.
Especially if that little guy can help this guy become a bigger guy.
Özellikle o kardeş ağabeyinin büyük adam olmasına yardım edebilecek durumdaysa.
There's the little guy.
Demek buradasın.
Olaf! Hang on, little guy.
Dayan, küçük dostum.
And luckily he's this skinny little guy.
Neyse ki adam sıska biriydi.
- I would look for the little guy.
- Küçük birine bakıyoruz.
I can make it. I just hate that little guy.
Atlayabilirim tabii ama şu herifi sevmiyorum.
I got the little guy.
- Ufaklıkla ben ilgilenirim.
Should have heard the row I had with Dad to get him to let me pick Sky up on my own and there she was with your little guy.
Sky'ı kendi başıma almama izin vermesi için,... babamla ettiğim kavgayı görmeliydin,... ve işte o burada senin küçük adamla beraberdi.
His partner is a little guy with big ideas.
Ortağı da büyük fikirleri olan küçük bir adam.
Look at this little guy.
Şu ufaklığa bak.
Picking on a little guy?
Küçük bir çocuğa sataşmak?
And it's the exact replica of the little French guy's bank.
Ve de bu o küçük Fransız adamın bankasındakinin bire bir kopyası.
He had a guy who worked at the carousel sign a card for what looked like a routine little trick.
Atlı karıncanın orada görevli bir adama sıradan bir numara yaparmış gibi bir kart imzalatmış.
I mean, the guy has three little kids and, you know, even if there's a slight chance he's innocent...
Adamın üç küçük çocuğu var küçük bir masum olma ihtimali bile varsa...
7th avenue, new york, there's a statue, a little old jewish guy, yarmulke, bent over a sewing machine.
New York'da, 7. caddede bir heykel var ihtiyar bir Yahudi, kafasında kipası dikiş makinesine yaslanmış.
But I think a little more is needed with this guy.
Fakat bu arkadaş hakkında biraz daha bilgi lazım.
Where is that little guy?
Bu küçük şey neredeymiş?
('MONTAGUES AND CAPULETS'CONTINUES ) I hope the poor little guy's OK.
Umarım zavallı küçük adam iyidir.
All right, Guy just landed and we got a little problem.
Pekala, Guy şimdi indi ve küçük bir problemimiz var.
I'd rather she date the whitest white guy in the world than your little bald-headed boy.
Senin keltoş oğlunla çıkacağına dünyadaki en beyaz çocukla çıksın.
I think it was also the name of that floaty little wizard guy in He-Man.
Aynı zamanda He-Man çizgi romanlarındaki küçük sevimli büyücünün de adıydı.
- Are you that guy's little brother?
- Şu adamın küçük kardeşi sen misin?
For a guy who almost got whacked, you're a little too relaxed.
Dün az daha öldürülecek bir adama göre bugün fazla rahatsın.
Guy like you could use a little PR.
Senin gibi birinin halkla ilişkilere ihtiyacı vardır.
The guy was making those freaky little discs, the same ones that somehow got Rami and your brother hooked into all of this.
Bu herif, Rami'yi ve kardeşini bütün bu işe bulaştıran o garip diskleri yapıyordu.
When I was little... I told myself that I'd get a job, that I'd fall in love with a guy and get married and have kids.
Ben küçükken... kendime büyüyüp iş sahibi olacağımı, bir adama aşık olacağımı, evlenip çocuk yapacağımı söylerdim.
I have a hot date with a guy rockin'an eight pack in an hour, so can we hurry this up a little?
Offf.. Bak Bugün Seksi Vücutlu ( eight pack : argo ) bir erkek ile

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]