English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Little devil

Little devil translate Turkish

329 parallel translation
Why, you little devil.
Ne yapıyorsun küçük şeytan.
- You little devil.
- Seni küçük şeytan.
Little devil.
Küçük şeytan.
You little devil.
Seni küçük şeytan.
On your way! - Aren't you a little devil?
Seni küçük şeytan!
Oh, you cute little devil!
- Seni tatlı şeytan.
He is such a sly, little devil, isn't he?
Tam bir sinsi şeytan, değil mi?
A slumbering little devil.
Uyuyan küçük bir şeytan.
You little devil...
Seni küçük şeytan...
What a little devil!
- Tebrikler. - Cehennem olası silahımı almış!
You look like a little devil!
Küçük bir şeytana benziyorsun!
What a little devil!
Küçük bir şeytan!
You're a little devil, aren't you?
Küçük bir şeytansın, değil mi?
- The little devil!
- Küçük şeytan!
Cute little devil you are, Pops.
Ne kurnaz küçük şeytanmışsın sen, Pops.
- Little devil!
- Küçük şeytan!
Dear little devil, you should find something else.
Sevgili, ibliscik, sen başka birini bul emi?
This little devil's gonna clean up America.
Bu küçük şeytan bütün Amerika'yı bile temizler.
Why, that poor little devil.
Zavallı küçüğüm.
Run, you little devil!
Koş seni küçük şeytan seni!
"But when I'm very bad... "... and answer back and sass... "... then I'm Mama's little devil.
Fakat çok kötü olduğumda ve karşılık verdiğimde ve küstahlaştığımda annemin küçük şeytanıyım.
It's a stubborn little devil.
Küçük inatçı bir şeytan.
Why, you little devil, you!
Neden yaptın bunu seni küçük şeytan?
I do not know whether this little devil here is the quick fuse or the slow fuse.
Bu fitil hızlı mı, yoksa yavaş mı, bilmiyorum.
If he has, the little devil we sit down, talk it over, we think it out, we decide a safe action, we stay calm.
Eğer o küçük şeytan konuştuysa oturur konuşuruz, iyice düşünüp kararımızı verir, sakin oluruz.
For us friends of detersives filth is a little enemy, a nasty little devil who flees your sheets, scared away by Spash's avenging threat.
Çevremizdekiler için kirler önemsizdirler, bu kötü küçük şeyler çarşaflarınızın arasında, Spash'in yok edici etkisiyle ortadan kaldırılırlar.
I knew you'd get to the bedroom sooner or later, you little devil.
Eninde sonunda lafı yatak odasına getireceğini biliyordum, seni küçük şeytan.
Not a bad looking little devil.
Küçük şeytan fena değil, değil mi?
It means, "You little devil."
Anlamı şu "seni küçük şeytan". Öyle mi?
Lilly, you divine little devil.
Lilly, seni ilahi küçük şeytan.
Watch him wiggle, the little devil!
Baksana nasıl da kıpraşıyor, seni küçük şeytan!
The little devil playing hide-and-seek has grown up.
Saklambaç oynayan küçük şeytanlar büyüyor.
It'll be out in the morning, poor little devil.
Sabaha çıkmış olacak, zavallı küçük iblis.
That little devil's going to not even feel the sting, is he, boy?
Hayvancağız acıyı hissetmeyecek bile, değil mi evlat?
Why, you little devil!
Seni küçük şeytan.
Go to hell, little devil.
Cehenneme git, küçük şeytan!
"Once she has this little golden chain in the house she will begin to feel the devil's power!"
"Bu altın zincir onun olduğunda, şeytanın gücünü hissedecek!"
The next one is the very devil. Very bizarre, this little chap.
Bir sonraki küçük adam çok şeytani ve çok tuhaftı.
Meself... You'll come along now, you little she-devil...
Yahudilerin ahiret yaşamı olmaması çok yazık.
Good. You know, even if the spirit of adventure should rise up before me and beckon, even in the form of that alluring young woman in the window next door, I'm afraid that all I'll do is clutch my coat a little tighter, mutter something idiotic and run like the devil.
Macera ruhu karşıma çıkıp beni çağırsa bile, hatta yan dairenin penceresindeki çekici, genç bir kadın şeklinde bile olsa sanırım sadece paltomu biraz daha sıkı örter, aptalca bir iki söz fısıldar...
CASE IN POINT, WALTER BEDEKER, LATELY DECEASED, A LITTLE MAN WITH SUCH A YEN TO LIVE BEATEN BY THE DEVIL, BY HIS OWN BOREDOM,
Örnek olarak, yeni ölmüş olan Walter Bedeker büyük bir yaşama arzusu olan bu adamcağız şeytan, kendi sıkıntısı ve Alacakaranlık Kuşağı'ndaki düzenin işleyişi tarafından mağlup edildi.
Even a devil has right to a little respect!
Bir iblisin bile ufacık bir saygı görmeye hakkı vardır!
You have turned a placid, affectionate little animal into a miniature devil.
Nedir bu? Uysal, sevecen küçük bir hayvanı minyatür bir şeytana çevirdin.
Little things, crouching naked - little minxes with the devil in their eyes, limbs like silk, and the figures, my lad.
Küçücük, minicik çıplak gözlerinde şeytani bir bakış vardı. Teni ipeksiydi. Hatları ise, evladım...
Well, mister, this is one kitten that won't be smitten by that little old devil.
Bayım, bu pisi kolay kolay yem olacak pisilerden değil.
This a real little devil!
- İyi, o zaman! - Ne kötü ruhlu! ..
I was a little scared, too. The bishop said he was one of the devil's disciples.
Ama ben korkardım çünkü piskopos onun şeytanla anlaştığını söylemişti.
Poor little devil.
Zavallı çocuk.
Little Mark had the devil in him.
Küçük Mark'ın için şeytan vardı.
Always the cunning devil. Ever the selfish little beast.
- Her daim kurnaz bir şeytan Her zaman çok bencilsin
I only know that... he was my little Alan... and then the Devil came.
Tek bildiğim... O benim küçük AIan'ımdı... ve daha sonra şeytan belirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]