Nothing's wrong translate Turkish
4,612 parallel translation
- Okay. You need to go up there and just play hostess like nothing's wrong.
Tamam, şimdi yukarı çıkıp misafirlerine hiçbir şey yokmuş gibi davran.
Nothing wrong with that.
Bunda yanlış bir şey yok.
I got nothing wrong.
Yanlış anlamışsın.
- I've done nothing wrong!
- Yanlış bir şey yapmadım!
She did nothing wrong.
Yanlış bir şey yapmadı.
No, there's nothing wrong.
Hayır, her şey yolunda.
So there's nothing wrong with you.
Sende sorun falan yok.
And there's nothing wrong with that.
Ben olduğu yeri seviyorum.
Okay, but see, the thing is sometimes there's not nothing wrong with that.
Sıra sende. Pekala. Ama bazen de hatanın olmamasında bir hata olabilir.
There's nothing wrong with me.
Hiçbir şeyim yok.
There's nothing wrong with it if he was out of the closet,
Gey olduğunu açıklasaydı sorun yoktu ama açıklamıyor.
She's the one with the problem, not... not you. Hey, hey, there is nothing wrong with you. Nothing at all.
Hey, hey, sende hiçbir sorun yok, hiçbir şey.
It's wrong, but there's nothing I can do about it.
Bu yanlış ama yapabileceğim bir şey de yok.
Nothing's wrong, Jamie.
- Bir şey yok Jamie.
What's wrong with you? Nothing.
- Aklını mı üşüttün sen?
There's nothing wrong with me or Mike.
Ben ya da Mike ile ilgili sıkıntı yok
Said they were doing nothing wrong.
Onlar yanlış hiçbir sorun söylemiş.
Yusef did nothing wrong.
Yusuf yanlış bir şey yapmadı.
- There's nothing wrong with that.
- Burada yanlış bir şey yok.
Nothing wrong with that.
- Bunda yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with him.
Hiçbir şeyi yok.
Because I've done nothing wrong
Çünkü yanlış bir şey yapmadım.
I've done nothing wrong.
Yanlış bir şey yapmadım.
There's nothing more important than our child's healthy journey into this world, and it was wrong of me to put that all on you.
Çocuğumuzun sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesinden daha önemli bir şey yok ve her şeyi senin üstüne yıkmak benim hatamdı.
And I know you're telling me that there's nothing wrong with him and that I should believe you because you're a doctor and I'm just a waitress.
Bir şeyi olmadığını söylediğinizin ve siz bir doktor bense sadece bir garson olduğum için.. ... size inanmam gerektiğinin de farkındayım.
! If she's wrong, you ain't got nothing to hide.
Eğer bayan yalan söylüyorsa saklayacak bir şeyin yok demektir.
Ain't nothing wrong with selling them.
Onları satmanın yanlış bir tarafı yok.
Nothing's wrong with you, lah.
Bir şeyin yok.. Büyük bebek.
Before you ask, you've done nothing wrong.
- Sormadan söyleyeyim, sen yanlış bir şey yapmadın.
There's nothing wrong.
Bir şey yok.
I think that guy that she's dating would love nothing more than to take it the wrong way.
Birlikte olduğu çocuk yanlış anlamaktan zevk duyacaktır.
Nothing wrong with bleh.
Of demekte bir sıkıntı yok.
There's nothing wrong with my ca...
Güvenlik kameralarımda hiçbir sorun... Yok mu?
Better to say nothing than to say something wrong!
Yanlış bir şey söylemektense susman daha iyi olur.
But, hey, there's nothing wrong with being one of a kind, right?
Fakat türünün tek örneği olmanın kötü bir yanı yok, değil mi?
There's nothing wrong.
Yanlış bir şey yok.
Nothing is wrong if you see nothing wrong in it.
Sizce bir yanlış yoksa bence de yok.
I know, but there is nothing wrong with apologizing to the court.
Biliyorum ama mahkemeden özür dilemede yanlış bir durum yok.
You did nothing wrong.
Sen yanlış bir şey yapmadın.
Chief, I did nothing wrong.
Amirim, yanlış bir şey yapmadım ki.
- Dad, there's nothing wrong with Nick.
Baba, Nick'in bir sorunu yok.
You've done nothing wrong, Sookie.
Yanlış bir şey yapmadın Sookie.
Nothing's wrong.
Endişelenecek bir şey yok.
There's nothing wrong with me.
- Benim bir şeyim yok.
- There's nothing wrong with this suit.
- Bu takım elbisede bir sorun yok.
It's okay to be nervous. But nothing can go wrong.
Heyecanlı olman çok doğal ama hiçbir sorun çıkmayacak.
There's nothing wrong with the tech.
Cihazlarla ilgili bir sıkıntı yok.
Wow. I hope nothing's wrong.
Umarım bir sorun yoktur.
- I've done nothing wrong. - OK.
- Yanlış bir şey yapmadım.
But we have done nothing wrong.
- Fakat biz yanlış bir şey yapmadık.
As we all know, it's a sacred institution, but, uh, I'll tell ya, there's nothing wrong with hookers.
Hepimizin bildiği üzere kutsal bir kurum.
nothing's wrong with me 25
nothing's wrong with you 17
wrong 1364
wrong guy 28
wrong place 64
wrong number 137
wrong answer 165
wrong way 70
wrong room 34
wrong door 22
nothing's wrong with you 17
wrong 1364
wrong guy 28
wrong place 64
wrong number 137
wrong answer 165
wrong way 70
wrong room 34
wrong door 22
wrong one 16
wrong question 22
wrong time 78
wrong floor 19
wrong again 87
nothing 25771
nothin 482
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
wrong question 22
wrong time 78
wrong floor 19
wrong again 87
nothing 25771
nothin 482
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85