English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Poor lady

Poor lady translate Turkish

183 parallel translation
- Oh, poor Lady Babbie.
- Zavallı Lady Babbie.
As he ran towards it, the poor lady came crashing down.
Sese doğru koşarken, zavallı kadın aşağıya düşmüş.
Quite without reason, he began accusing the poor lady of betraying him.
Hiç nedensiz, zavallıyı kendine ihanet etmekle suçlamaya başladı.
Poor lady!
Ah zavallım!
No respect for your grieving master, or the poor lady not yet cold in her grave?
Yas tutan efendine, ya da mezarında henüz soğumamış olan hanımına?
Supposing it's the poor lady herself come back to haunt you?
Yoksa zavallı hanımım mezarından sana musallat olmaya mı geldi?
Poor lady.
Zavallı Bayan.
- Resting quietly, poor lady.
- Sessizce dinleniyor, zavallı kadın.
This way, before our poor Lady dies of hunger.
Bu taraftan, zavallı Leydimiz açlıktan ölmeden gidelim.
And here's my poor Lady.
İşte benim zavallı Leydim.
- You'll break the poor lady's heart.
- Yaşlı kadının kalbini kıracaksın.
Poor lady, she really has fallen in love with me
Zavallı Leydim, sahiden bana sırılsıklam âşık oldu.
Yes, the poor lady.
Evet, zavallı kadın.
The poor lady...
Zavallı kadın...
And what would've become of that poor lady, their mother... if I hadn't looked after her?
Eğer ben ilgilenmeseydim o zavallı kadının, annelerinin hâli nice olurdu?
Poor lady!
Zavallı bayan!
I heard the poor lady scream.
Zavallı bayanın çığlığını duydum.
Haven't you two destroyed a house, haven't you disturbed the poor lady, you and your friend, too?
Siz ikiniz, evi yıkmadınız mı arkadaşınla birlikte, zavallı kadını rahatsız etmediniz mi?
This poor lady is urgently in need of some dry clothing. And I perceive that you are both approximately the same size.
Bu zavallı bayanın kuru giysiye ihtiyacı var ve siz de aynı bedendesiniz.
The poor lady had made a request, because you needed a maid, right?
bir istek yapmıştı, çünkü size bir bayan gerekli, dogrumu?
My poor lady. - Are they broken?
Kırılmış mı?
And then sent the poor lady Rasbridger, some chocolates, liquor filled.
Bayan Rushbridger'e içi likör dolu çikolata bile gönderdi.
- Oh, the poor lady!
- Zavallı kadın!
Poor lady is not buried yet.
Zavallı kadın daha gömülmedi bile.
My poor lady, you are a wreck.
Zavallı leydim, viranesiniz.
I'll have to arrange for the money as soon as possible or else this poor lady will lose her hut too.
Hayır, hayır o para devlete ait! Ama kasadaki paranın 8 milyonu Kaushalya ya ait.
Shame on you, frightening a poor old lady.
Ayıp size, zavallı bir ihtiyarı korkutuyorsunuz.
Our Lady's health is poor, there is no heir.
Bayan Matsudaira çocuk doğuramıyor.
Yes, poor old lady.
Evet, zavallı yaşlı bayan.
Poor old lady's stomach is rumbling.
O yaşlı bayanın karnı gurulduyor.
Maybe that's the life savings of some poor old lady or maybe some young couple got it together to buy a new house with it.
Belki zavallı yaşlı bir kadının yaşam boyu biriktirdiği, ya da belki de genç bir çiftin yeni bir ev almak için sakladığı paradır
Once upon a time, there was an old and poor man with his old lady.
Bir zamanlar, karısıyla yaşayan yaşlı ve fakir bir adam varmış.
Who was poor as a church mouse... and a girl who wanted to be a great lady.
Bir kilise faresi kadar fakir... Ve bir kız, büyük bir hanımefendi olmak isteyen.
For a poor, subjugated Arab lady, you lead one hell of an emancipated life.
Zayıf ve yenilmiş bir Arap kadınına nazaran azat edilmiş müthiş bir hayatınız var.
Dear poor forgotten lady.
Sayın unutulmuş yoksul hanımefendi.
That poor old lady.
Zavallı kadın.
Little tiny pieces that nobody could ever recognize as having been a poor, defenseless, blind lady whose husband was off in Asbury Park.
Kimsenin, zavallı, savunmasız, kör, kocası Asbury Park'a gitmiş bir hanımefendi oluşunu farketmesinin mümkün olmadığı ufacık parçalar...
She's a poor old lady.
O yaşIı bir kadın.
Poor man. Ladies may like you, but not Lady Luck.
Kadınlar onu seviyor, ama şans meleği değil.
A poor sick lady... - alone in that big house, at her age.
O büyük evde, o yaşta hasta ve yalnız.
Why are you interested in this poor old lady?
Bu ihtiyar bayanla neden ilgileniyorsunuz?
We can't just drive off and leave that poor old lady sitting up there without even telling her we're driving off.
O zavallı yaşlı kadını gideceğimizi bile söylemeden bırakıp gidemeyiz.
The lady magistrate has destroyed him, poor man, he's beaten like a zabaglione.
Hakime hanım onu tüketmiş. Adamcağızı İtalyan pudingi gibi yemiş.
The lady, so so, poor woman.
Hanımım, eh işte, zavallı kadıncağız.
But, hell, you don't care about keeping a roof over a poor, helpless old lady's head.
Ama anlaşılan o ki, annenin başının üzerinde bir çatısının olması senin umurunda değil.
It's unlocked... and there's this lady there- - poor soul- - who'd just fallen apart.
Kilitli değildi bir bayan vardı... zavallı, daha yeni vefat etmişti.
- Oh, the poor young lady, sir.
Zavallı genç kadın.
Light as a butterfly was she, the poor little child... when we danced on Saint-Hyppolite's day... or on St. Peter's or our Lady's day... everywhere... only parties and dancing!
Bir kızböceği gibi hafifti, canım karıcığım... Aziz Hyppolite, Aziz Peter ya da Meryem Ana gününde dansederken... nerede bayramla seyran varsa işte...
And there I found her, poor lamb, just as she says and him on the floor, his blood and brains all over the room.
Ve orada zavallı Lady'yi, öylece buldum. Tam dediği gibi ve adamı da döşemenin üzerinde. Odanın her tarafına kanı ve beyni saçılmıştı.
I came to the Boynton house a poor girl... hoping to pay for the rest of my nurse's training by taking care of the old lady.
Boynton konutuna geldiğimde yaşlı bayana bakarak hemşire eğitimi ücretini ödemeyi düşünüyordum.
Like that poor young lady sitting over there in the stands with no shirt on.
Tıpkı şu tribündeki üstsüz genç kız gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]