English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Take me along

Take me along translate Turkish

214 parallel translation
Would you take me along?
Beni de alabilir misiniz?
Couldn't you take me along as far as Paris, and pick me up on your way back?
Beni Paris'e bırakıp dönüşte alamaz mısın?
And if you'll take me along, I'll...
Siz de beni yanınıza almak isterseniz, ben...
He very kindly said he'd take me along with him, sir, to carry on the fuse work.
O çalışmalara devam etmem için beni yanına alacağını söyledi.
I'll get it if you take me along, Cody.
Beni de alırsan, silahı getiririm.
- Please, take me along!
- Lütfen, beni de alın!
- Take me along.
- Beni de götür.
Take me along, please.
Beni de götürün lütfen.
I'm used to the desert. Take me along.
Çöle alışığım, beni de götürün.
Sidney, why don't you take me along?
Sidney, neden beni de yanına almıyorsun?
You might take me along as a partner if I was willing to invest some money.
Biraz para yatırmak istersem belki beni ortağınız olarak yanınıza alabilirsiniz.
- Could you take me along?
- Beni de yanınıza alırmısınız?
I'm begging you, please take me along.
Sana yalvarıyorum, lütfen beni yanınıza alın!
- Will you take me along?
- Beni de götürecek misin?
Take me along because I love you
¤ Al götür beni Çünkü seviyorum seni
He'll take me along, will enrol me for Harvard, have me follow a PR-course, and employ me in one of his factories, as head chemical research.
Beni de götürecek beni Harvard'a kaydettirip bir Halkla İlişkiler kursu gördürecek ve kimyasal araştırma başkanı olarak fabrikalarından birinde bana iş verecek.
Take me along.
Beni de al yanına.
- You should take me along as a regular.
- Belki artık hep beni yanında taşırsın.
You said you wanted to take me along with you and show me to everybody... Like a lady.
Beni sizinle birlikte herkesin görebileceği bir yere götürmek istiyorsunuz.
Take me along.
Beni de alır mısın?
Take me along.
Ben de gelmek istiyorum.
You owe me nothing, but take me along, will ya?
Bana birşey borçlu değilsin, ama beni de yanına al, olur mu?
Take me along.
Beni de götürün.
Maybe you could take me along, though I have no special training.
Gerçi eğitimini almadım ama belki beni de yanınıza alabilirsiniz.
If you ever go up there again, will you take me along?
Bir daha giderseniz beni de götürür müsünüz?
Please take me along
Lütfen beni de yanınızda götürün.
- Uncle Andrei, take me along!
- Andrey Amca, beni de götür! - Git başımdan, olmaz dedim.
Please take me along!
Lütfen beni de yanınıza alın!
Take me along!
Beni de alın yanınıza!
You will take me along?
Beni yanında mı götüreceksin?
Are you to take me along still there?
Beni götürmeye mi geldin yoksa?
I'm gonna ask them to take me along.
Beni yanlarına almalarını isteyeceğim.
Say, why don't you take me along when you meet those guys... or when you go to your bar?
Söylesene, neden o adamlarla buluştuğunda ya da bara gittiğinde beni de yanında götürmüyorsun?
Come along, let me take you home.
Gelin, sizi eve bırakayım.
I shouldn't tell you at all, I suppose but before I take him along I want you to know that what happens to you means to a lot me.
Hatta sanırım hiç söylememeliyim. Ama onu götürmeden önce, bilmeni isterim ki başına gelenler benim için de büyük anlam ifade ediyor.
They're bound to ask me to take you both along.
Sizi de yanımda götürmeme izin vermek zorundalar.
Ss I walked out on the streets of Laredo I walked out on Laredo one day I spied a cow puncher wrapped up in white linen wrapped in white linen as cold as the clay beat the drum slowly and play the fife lowly play the dead March as you carry me along take me out to the prairie and lay the sod over me
Sokaklarında yürüdüğüm Laredo'dan günün birinde ardıma bakmadan ayrıldım Bir kovboya gözüm takıldı konulmuş beyaz örtünün içine sarmalanmış buz gibi soğuk kefene Beni uğurlarken ölüm marşıyla davulları ağır çalın, düdüklere yavaş basın Beni kırlara götürüp gömün, üzerimi çimle örtün Bu yalnız ve günahkar kovboyun...
Then, I better take my book along with me. - Yes.
- O zaman kitabımı da alayım.
Young or old, I'll take the first who comes along, provided he gets me out of that laundry... by respectable means.
Genç veya yaşlı, gelip beni bu çamaşırhaneden kurtaracak ilk kişi kabulümdür... tabii onurlu bir şekilde olması şartıyla.
Just tell me we might get lost and take me along.
Beni de yanına almanı istiyorum.
Let me take it along to the library, where I can compare it with some texts I have.
Bunu kütüphaneye götürmeme izin ver, oradaki bazı metinlerimle karşılaştırabilirim.
Besides, why should a man so like me come along the very road I was scheduled to take?
Ayrıca, neden benim programımdaki gibi bana tıpatıp benzeyen biri o yoldan gitsin ki?
Everyone has to follow me today - and those who won't - we'll take along!
Bugün herkes beni izlemeli ve gelmeyenleri de biz götüreceğiz!
That, I shall take along with me.
Bunu yanıma anmam gerekiyor.
But then you come along, and take my last sigh from me.
Ama sen gelip son ahımı alıyorsun.
You come along and keep me company... and then, since you're already there... he can take a little peek at you, too.
Benimle gelip arkadaş olursun. Ve gelmişken sen de muayene olursun.
You try to take the girl or me along, you're dead.
Beni ya da kızı yanında götürmeye kalkarsan ölürsün.
Now listen to me. I want you all to step up here, take deep breaths and swim along that rope.
Hepinizin buraya gelip derin soluk almanızı ve şu ipi takip etmenizi istiyorum.
You just take it along with you anyhow, and tell your pa to pay me the next time he comes into town.
Simdi siz alin bu kalemi, sonra babaniz kasabaya inince öder bana.
They tried to take me to the infirmary, along with the young matador, but I refused to go.
Beni genç matadorla birlikte hastaneye götürmeğe çalıştılar, fakat ben gitmeyi reddettim.
Take this along, it always brought me good luck
Al bunu, bana hep şans getirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]