The change translate Turkish
20,988 parallel translation
Do you like the change in scenery?
Eğer sahne değişikliği gibi mi?
Why the change of heart?
Fikrini neden değiştirdin?
Look, prep all you want, train all you want, but until you've gone through the Change and come out the other side, you don't know anything.
İstediğin kadar hazırlan, istediğin kadar çalış dönüşüm geçirip diğer tarafa geçmeden hiçbir şey bilemezsin.
Oh, sweetie, by the time we got there, we would be so messed up on the time change, we would just wander around in, like, a nauseous fog.
Hayatım, oraya vardığımızda zaman farkı yüzünden öyle bir dağılacağız ki etrafta midemiz bulana bulana hayalet gibi dolanıp duracağız.
She's in San Francisco on business. And don't change the subject.
İş için San Francisco'da, konuyu da değiştirme.
It doesn't change the fact that Mark was your friend and that he cared about you.
Bu, Mark'ın arkadaşın olduğu ve sana değer verdiği gerçeğini değiştirmez.
While that's a generous offer, Detective, it doesn't change the fact that we can still arrest your mother for obstructing justice.
Çok cömert bir teklif Dedektif ama annenizi yine de adaleti engellemekten tutuklayacağımız gerçeğini değiştirmez.
Change the plan.
Planı değiştir.
Well, maybe it didn't use to be, but enough time in the dark... -... a man can change.
Belki eskiden yoktur ama karanlıkta yeteri kadar vakit geçirdiğinde bir adam değişebilir.
Safely getting through March 1st and spending the next day with Hinazuki at my birthday party... That would definitely change the future.
1 Mart'ı kazasız belasız atlatıp... doğum günü bahanesiyle Hinazuki'yle beraber geçirirsem kesinlikle gelecek değişecektir.
I intend to change the future, but I've unwittingly been riding the same rail of time?
Geleceği değiştirmek istesem de yoksa farkında olmadan aynı zaman çizgisinde mi ilerliyorum?
I can change the future.
Farklı bir gelecek mümkün.
An associate knew of an apartment, so, uh, now you can rest assured, if the children change their minds and agree to see me, they have a place to stay.
Ortak bir daire yani için rahat etsin. Eğer çocuklar beni görme konusunda kararlarını değiştirirse kalacak yerleri var.
I can't change the fact that my ki- - my kids...
Çocuklarımın benden nefret ettiği gerçeğini değiştiremem.
We're gonna change the rules.
Kuralları değiştireceğiz.
I don't know, all Apple does is change the size of things and we keep buying them.
Apple'ın tek yaptığı boyutlarını değiştirmek ama satın almaya devam ediyoruz.
Hey, why do you change the topic?
Hey, neden konuyu değiştiriyorsun?
Change the course to 2-7-0.
Rotamızı 2-7-0 yap.
Change the course to 2-7-0!
Rota 2-7-0!
You know, for having the courage to change and... grow.
Bilirsin, değişmek için gösterdiğin cesaretten ötürü ve... geliştiğin için.
But I still think she might change the world.
Yine de dünyayı değiştirebileceğini düşünüyorum.
Keep the change, huh?
Üstü kalsın.
Okay, we can change the subject now, please.
Artık konuyu değiştirebilir miyiz?
That he was gonna do something to change the world?
Dünyayı değiştirmek için bir şey yapacağını mı söylüyordu?
If the people woke up, they could change the whole thing.
İnsanlar gözlerini açsa her şeyi değiştirebilir.
The more things change, huh?
- Fazla şey değişmiş, değil mi?
People want to vote for change, but they don't actually want to do the changing.
İnsanlar değişim için oy vermek istiyor ama değişimi gerçekleştirmek istemiyorlar.
A need for strategy change by Samjin Department is unavoidable. - That's right. - That's the end of our presentation.
Senden izin almadan ölmeyeceğim bile.
People change, Counselor, and I can honestly say, in all my time on the Five-O task force, no one has changed more than Sang Min.
İnsanlar değişir Avukat Bey ve dürüst olmam gerekirse Five-O'da olduğum süre boyunca Sang Min kadar değişen birini görmedim.
This day was always going to come and now the world will change, you'll see.
Bugün her zaman gelecekti. Artık dünya değişecek, göreceksin.
There was something of a change to Yarlington Mill in the 1860s, then back to Tremlett.
1860'larda Yarlington Mill'de değişiklik olunca Tremlett'e dönüldü.
Now the world will change,
Artık dünya değişecek göreceksin.
If being with you has taught me anything, it's that we all have the capability to change.
Seninle olmak bana bir şey öğrettiyse o da, herkesin değişebileceğidir.
And the superpowers have to change the way we think about warfare.
Ve tüm Süpergüçler, akıllarında yer etmiş olan,... savaş anlayışını değiştirmeli.
This is a huge change for the nature of the intelligence agencies.
Bu, istihbarat servisleri için,... oldukça büyük bir değişim.
And then in 2010, a decision was made to change the code.
Ve sonra 2010 yılında,... kodun değiştirilmesine karar verildi.
He said, it must have been the Israelis who made a change in the code that enabled it to get out.
"Kodu değiştirip dışarıya yayılmasını sağlayanlar İsrailliler olmalı" demişti.
Critical infrastructure systems generally were built years and years and years ago without security in mind and they didn't realize how things were gonna change, maybe they weren't even meant to be connected to the Internet.
Kritik altyapı sistemleri genellikle akıllarda güvenlik,... endişelerinin bulunmadığı yada şartların nasıl değişeceğini,... düşünemedikleri hatta internet bağlantısının hesap edilmediği,... uzun, çok uzun yıllar önce yapılmışlardır.
If you change your mind about the house, it's yours.
Ev hakkındaki fikrin değişirse senindir.
We have a quick costume change, and next up, the Industrial Revolution.
Hızlıca kostüm değiştireceğiz. Sırada Endüstri Devrimi var.
It's the only way to convince Elizabeth to change her mind about naming me her successor.
Elizabeth'in, beni varisi olarak gösterme konusunda fikrini değiştirmenin tek yolu bu.
High risk, high reward, and a chance to change the world... if you have the balls.
Yüksek risk, yüksek ödül ve dünyayı değiştirme fırsatı. Tabii cesaretiniz varsa.
Which could be causing the blackouts and the... the physical change.
Bu da bayılmalara ve fiziksel değişmelere sebep oluyor.
Now we just need to bake it to oxidize the cobalt in it, which would change its color and make it appear aged.
Tek yapmamız gereken içindeki kobaltı okside etmek için pişirmek bu sayede rengi değişip eski gibi görünmesi sağlanacak.
I'll change real quick. Wait for me in the car.
Üstümü hemen değiştirip geliyorum beni arabada bekle.
You know, Dad says when you change into a wolf for the first time, it's brutal pain, then release,
Babam, ilk kez kurda dönüştüğünde dayanılmaz bir acı ve ardından rahatlama olduğunu söyledi.
Well, Tom, we were gonna wait till after the State of the Union to tell you this, but the President's looking to make a change.
Tom, bunu sana Ulusal Sesleniş.. konuşmasından sonra söyleyecektim ama.. Başkan bir değişiklik yapmak istiyor.
Now, do you really feel like you've done the work to change that?
Bunu değiştirmek için gerekenleri yaptığını düşünüyor musun?
I-I think you have to tell him the truth, Norma, that... that we're together and that we love each other and it is not gonna change.
Bence doğruyu söyle ona. Birlikte olduğumuzu, birbirimizi sevdiğimizi ve bunun değişmeyeceğini söyle.
The fact that Helen loved me doesn't change who she was... and how much she loved you.
Helen'ın beni sevmiş olması kişiliğini ve sizi ne kadar çok sevdiği gerçeğini değiştiremez.
If something doesn't change... I'm afraid your marriage is on the line.
Eğer bir şeyler değişmezse korkarım evliliğimiz tehlikeye girecek.
change 372
changes 45
changed 111
changer 75
change the channel 26
change the world 27
change your clothes 33
changed your mind 19
change of plans 315
change the subject 37
changes 45
changed 111
changer 75
change the channel 26
change the world 27
change your clothes 33
changed your mind 19
change of plans 315
change the subject 37
change is good 26
changed my life 21
change your mind 62
change it 83
change course 21
change of plan 101
changed my mind 48
the card 32
the crow flies straight 33
the council 29
changed my life 21
change your mind 62
change it 83
change course 21
change of plan 101
changed my mind 48
the card 32
the crow flies straight 33
the council 29
the choice is yours 166
the crew 35
the city 103
the car is here 16
the camera 86
the cars 36
the cat 115
the cowboy 18
the cards 33
the car 277
the crew 35
the city 103
the car is here 16
the camera 86
the cars 36
the cat 115
the cowboy 18
the cards 33
the car 277
the chair 57
the caretaker 29
the clock is ticking 101
the case 115
the curse 50
the cake 61
the club 60
the coast is clear 60
the case is over 17
the captain 118
the caretaker 29
the clock is ticking 101
the case 115
the curse 50
the cake 61
the club 60
the coast is clear 60
the case is over 17
the captain 118
the child 120
the case is closed 84
the cops 215
the clock 26
the cross 35
the code 52
the chinese 54
the country 61
the case is closed 84
the cops 215
the clock 26
the cross 35
the code 52
the chinese 54
the country 61