English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / There were none

There were none translate Turkish

149 parallel translation
There were none braver than she!
Ondan daha cesur kimse yoktu!
And then there were none.
"Ve sonra hiç kimse kalmamış."
I can't tell you with what eagerness I awaited the results. But there were none.
Size nasıl bir gerginlikle sonuçları beklediğimi anlatamam ama hiçbir şey olmadı.
The sole survivor... and then there were none.
Tek kurtulan başka da kimse kalmamış.
11 names and then there were none.
11 isim ve hiç biri ortada yok.
And then there were none
"Geriye hiç kalmadı."
And then there were none
"Ve kimse kalmadı."
Lockwood needs bombs to prove justifiable homicide Rafeeq, to prove there were none and Mallory needs them to win the election.
Lockwood, cinayeti haklı çıkarmak, Refik, olmadıklarını kanıtlamak Mallory de seçimi kazanmak için istiyor.
I ran a differential on her blood after the CBC... and there were none of the atypical or abnormal cells... that would indicate leukemia.
Tam kan tahlilinden sonra bir test yaparım. Kanser göstergesi olabilecek olağan dışı veya anormal hücre yoktur.
but, unfortunately, there were none.
Ama ne yazık ki bir tane bile göremedim.
" and to see enemies where there were none.
" ve düşmanları görmeye ki değillerdi görmeye geldi.
- There were none in medieval times.
- Bunlar ortaçağda yoktu.
I scanned for survivors, but there were none.
Hayatta kalanlar için tarama yaptım, ama hiç kimse yoktu.
When I looked for signal correlation traces, there were none.
Bağlantı izlerini aradığımda hiç yoktu.
Because, as you'll remember, For many years, there were none.
Sen de hatırlarsın, uzun bir süre böyle yerler yoktu.
There were none left.
Bitmiş.
'" "'For I'll carve new orifices where there were none before.'"
Daha önce olmayan yerlerde delikler açacağım!
BOUCHON : " I'll carve new- - New orifices where there were none before!
Daha önce olmayan yerlerde delikler açacağım!
And then there were none.
Ve sonra hiçbiri vardı.
He builds schools where there were none.
Okulu olmayan yere okul yapıyor.
There were none, ever.
Hiçbir zaman olmadı.
"But once the first one was discovered... " it wasn't long before there were none left between us.
Ama ilki ortaya çıkınca kısa sürede aramızda hiç sır kalmadı.
However, there were none.
Ancak hiç iz yoktu.
She seemed to create problems where there were none.
Var olmayan sorunlar yaratıyor gibi gözüküyordu.
But that there be no doubt in the minds of the jury... I am about to produce five witnesses — none of whom is connected even remotely with the Midland — who were present when Frank James confessed.
Jürinin aklında hiç şüphe olmaması için Midland ile uzaktan yakından hiç bir bağlantısı olmayan ve Frank James itiraf ettiğinde hazır bulunmayan beş tanık getirmek üzereyim.
So he went and hanged himself and then... there... were none.
# O da gidip kendini asmış... # #... ve sonra... # #... hiç kimse... kalmamış. #
None of those farmers were north of the creek till I carried'em there.
Nehirin kuzey yakasına taşıyana kadar hiç bir çiftçi orayı görmemişti.
None of them were there. It was an illusion, mr.
Orada değillerdi.
But at length, as the labor drew nearer to its conclusion there were admitted none into the turret for the painter had grown wild with the ardor of his work and turned his eyes from the canvas rarely, even to regard his wife
Ama sonunda, verilen emeklerin karşılığı alınmak üzereyken, artık kuleye kimse kabul edilmez olmuştu. Ressam, yaptığı işin tutkusuyla öyle vahşileşmişti ki, gözlerini tuvalden, karısının yüzüne bakmak için bile ayırmaz hale gelmişti.
If there were two such we'd have none shortly, for one would kill the other!
Senin gibi iki kişi biraraya gelse birbirlerini öldüreceklerinden ortada kimse kalmaz.
Mind you, I don't know what the natives were like here... but there are none anymore.
Size gelince, buradaki yerliler nasıl insanlar, bilmiyorum... ama artık hiçbir yok burada.
There were none.
Hiçbir şey bulamadılar.
There were no functional causes None.
Herhangi bir fonksiyon bozukluğu yoktu.
I went up and I checked out the buzzers and there were 4 names up there and I didn't recognize none of them.
Gidip kapı zillerine baktım dört isim vardı ve hiçbirini tanımıyordum.
I wish none of you were there.
Keşke hiçbiriniz olmasaydı.
None of those guys were there when you read your poem aloud in class and your hand was shaking because you were nervous.
- O kötü sincaptan nefret ederdim. O adamların hiçbiri sınıfta şiirini okumak zorunda kaldığında orada değildi.
Oh, yeah, there were reasons but none of them good enough.
Evet, sebepler vardı, ama hiç biri yeterince iyi değildi.
None of us who were there, none of us, are undeserving of recognition.
Orada olan hiçbirimiz tanınmamayı hak etmiyoruz.
Back in'63, none of those houses were there.
1963 yılında, bu evlerin hiçbiri yoktu.
Were there none?
Yoksa, hiç yok mu?
Well, none of us were too eager to go on that patrol really, because we realised the end of the war was imminent and we didn't know what was out there.
Hiçbirimiz devriyede olmak için hevesli değildik çünkü savaşın bitmesinin yakın olduğunu anlamıştık ve dışarıda ne var bilmiyorduk.
As a result, false readings were fed to the sensors, which detected an emergency when there was none.
Sonuç olarak, algılayıcılara yanlış okumalar gönderildi,... Ortada hiç birşey yokken acil durum ortya çıkardı.
We knew that none of our people were out there, so it had to be a wounded Cardassian.
Orada bizden birisi olmadığını biliyorduk, bu yüzden o ses bir Kardasyalı'ya ait olmalıydı.
None of the foster parents with whom I stayed and there were five of them none of them could stand me for very long.
Yanlarında kaldığım üvey ailelerin hiçbiri ki beş ailenin yanında kaldım hiçbiri bana uzun süre dayanamadı.
There was a frenzy to recover Müller's notebooks and experiment, but none were found, at least not by the West.
Farklı ülkelerin casusları arasında Muller'ın notlarının ve deneylerinin bulunduğuna dair söylentiler var. Ama hiçbiri bulunamadı. En azından batıda.
There were security cameras behind the counter, but none of them were pointed out here.
Tezgahın arkasında güvenlik kameraları var ama hiçbiri burayı görmüyor.
Yes, b-but there were other pictures on the same wall and none of them... none of them were even crooked.
Evet, ama aynı duvarın üstünde başka tablolar da vardı ve hiçbiri... hiçbiri eğrilmemişti bile.
And when none of which was just to get people there... and then they went into "when was the last time you were violent?" This was the good bit :
Sonra
None of those guys were there when you read your poem aloud in class and your hand was shaking because you were nervous.
Sınıfta şiirini okumak zorunda kaldığında onlar orada değildi. Heyecandan ellerin titriyordu. Çünkü diğer çocuklar beğenecek mi diye düşünürdün.
It's bad enough one's wounded now, but none of them were supposed to end up there.
Sanki yeterince kötü bir anda yaralı, ama bunların hiçbiri var sonuna kadar gerekiyordu.
They'd tried every trick in the bag to try to create the illusion of a business where there was none, and the people who were working there were getting increasingly desperate.
Çalışanlarına, hayali bir işi varmış gibi göstermek için tüm numaralara başvurdukları halde insanlar giderek ümitsizliğe kapılmaya başlamışlardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]