Until it's too late translate Turkish
182 parallel translation
We mustn't wait Until it's too late
# İş işten geçene kadar bekleme #
Certainly not until the trial is over and it's too late to be news
Mahkeme bitmeden hiçbir şey öğrenmemeli, o zaman haberi kalmaz.
They won't find him here until it's too late.
Geç olana kadar onu burada bulamazsınız.
But the juvenile minds which you possess will not comprehend its strength, until it's too late.
Ancak ilkel beyinleriniz, meydana gelecek felaketi anladığında çok geç olacak.
Because we were not aware of it until it was too late, that's why.
Çünkü çok geç olana kadar fark edemedik.
That's the one with the leaky roof, but you won't find out about it..... until it rains, and then it'll be too late to do anything except swim out if it.
Bu çatısı akan oda, ama yağmur yağana kadar fark etmezsiniz, sonra yüzmenin dışında bir şey yapmak için artık çok geç olur.
A missile attack could be launched on this country without any warning whatsoever until it was too late.
Herhangi uyarı olmadan bir füze saldırısının başladığının habercisi olurdu.
I'll see to it that they don't find out until it's too late.
Çok geç olmadan fark etmemelerini sağlayacağım.
But... it will be too late if we wait until we know he's serious.
Ama biz bunu kavrayıncaya değin iş işten geçmiş olacak!
Until it's too late!
Ta ki çok geç olana dek!
I can never tell people's motives until it's too late.
İş işten geçinceye kadar insanların niyetini anlayamam.
Many don't know they've been victimized until it's too late.
Birçoğu ise soyulduklarını çok geç anlıyor.
But then, most people do, until it's too late.
Çoğu insan da alır zaten, taa ki çok geç olana dek.
Maybe that's what happened to the Vico. They didn't see anything coming until it was too late.
Belki Vico da çok geç oluncaya kadar hiçbir şey görememiştir.
But you probably won't figure that out until it's too late.
Ama sen muhtemelen bunu geç olmadan anlamayacaksın.
There are some people who never know who they are or who they wanna be until it's too late, and that is a real tragedy in my book, because I always knew who I was and who I wanted to be.
Bazı insanlar vardır. Kim olduklarını ya da olmak istediklerini bilmezler ta ki çok geç olana dek. Bu benim kitabımda gerçek bir trajedidir.
You never know what it's all about, until later when it's too late.
Neler olup bittiğini çok geç olana kadar öğrenemiyorsun.
Let's face it, no matter how many precautions we take he could replace any one of us and we won't know it until it's too late.
Ne kadar önlem alırsak alalım,... herhangi birimizin yerine geçebileceğini ve iş işten geçene kadar bunu fark etmeyeceğimiz gerçeğini kabul edelim.
Do you know anyone here who might have an interest... in buying weapons that can't be seen or traced until it's too late?
Çok geç olana kadar fark edilmeyen silahları satın alabilecek birini tanıyor musunuz?
Nobody would. Not until it's too late.
- Çok geç olana kadar bunu kimse bilmeyecek.
With luck, neither side will detect the bombs until it's too late.
Şansımız yaver giderse çok geç olana kadar iki taraf da fark etmez.
The alien cells are completely oblivious to the probe until it's too late.
Yabancı hücreler araştırıcılara çok geç olana kadar kayıtsız kalıyorlar.
A man in a rush never sees the edge of the cliff until it's too late.
Acele eden biri uçurumun kıyısını gördüğünde geç kalmış olur.
That she shouldn't wait until it's too late.
Bilmiyorum. Çok geç olana kadar beklememesi gerektiği gibi şeyler.
I think we all know from past experience that the scientific and medical community will try to suppress this information, hiding behind red tape and double-blind studies until it's too late.
Geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz ki bilimsel ve tıbbi çevreler bu bilgiyi hasır altı etmek isteyecekler. kırmızı bant ve kör araştırmaların arkasında çok geç olana kadar.
You never know which camp they're in until it's too late.
Çok geç olana kadar hangisi olduğunu bilemiyorsun.
So while the virus is inhabiting, there is no way of telling, until it's too late.
Yani virüs bulaşıkken, çok geç olana dek bunu söylemenin kesin bir yolu yok.
THEY DIP IT IN CHOCOLATE FIRST SO YOU CAN'T TELL THE DIFFERENCE UNTIL IT'S TOO LATE.
Çikolata'nın içine sokarlarsa anladığında çok geç olur.
You'll be confined to quarters until we can find a way to make peace with these life-forms you've been killing, if it's not too late.
Eğer çok geç kalmamışsak, o öldürdüğünüz canlılar ile barış tesis edebilecek bir yol bulana kadar, kamaralarınızda kalacaksınız.
A man in a rush never sees the edge of the cliff until it's too late.
Stilgar'ı çağırmanı bekliyorlar.
I'm not going to sit around until it's too late.
Çok geç olmadan harekete geçeceğim.
... but if you're in some kind of trouble and need my help, then you should ask now and not wait until it's too late and everything's all messed up, like you usually do.
Ama başın dertteyse ve yardımıma ihtiyacın varsa o zaman çok geç olmadan ve her zaman yaptığın gibi işleri berbat etmeden... -... yardım etmeme izin ver.
If you reach the ship just before we launch, your absence won't alert the others until it's too late.
Gemiye ateşlenmeden hemen önce varırsan yokluğun onları çok geç harekete geçirecektir.
Not until it's too late.
Çok geç olana kadar.
I need their help, but they can't know about it until it's too late to stop me.
L onların yardıma ihtiyacı, ama beni durdurmak için çok geç olana kadar bu konuda bilemez.
... until it's too late to do anything about it.
Bir şey yapmak için çok geç kalana dek.
They don't think about the consequences until it's too late.
Çok geç olmadıkça, sonuçlarını asla düşünmezler.
Until it's too late.
Çok geç olana kadar.
There is something about yourself that you don't know, something that you will deny even exists until it's too late to do anything about it.
Kendinizle ilgili, bilmediğiniz bir şey vardır. İnkar edeceğiniz bir şey. Varlığını, onunla ilgili bir şey yapmak için çok geç olana kadar sürdürse bile.
Until it's too late.
Geç olduğunda.
And I don't wanna wait until it's too late and then regret it.
Çok geç olana kadar bekleyip de pişman olmak istemiyorum.
So that the most kind-hearted fail to recognize the danger until... it's too late.
Öyle bir yol izler ki, en ince ruhlu insan dahi çok geç olmadan tehlikenin... farkına varamaz.
- know about until it's too late.
-... göremeyeceğin bir kanama bu.
News from the guinea-pig grapevine suggests that whatever it is we won't know until it's way too late, you see?
Yeraltı dedikodu gazetesinden sızan haberlere bakılırsa bu her ne ise çok geç olmadan anlayamayacağız.
Unfortunately, the lucky never realize they are lucky until it's too late.
Maalesefiş işten geçene kadar, şanslı insan şanslı olduğunu görmüyor.
He can't know he's been compromised until it's too late for him to do anything about it.
Bir şey yapmak için çok geç olduğunu anlayana kadar tehlikede olduğunu fark edemez.
You never know what's pulling you in until it's too late.
Seni neyin içine çekeceğini asla bilemezsin.
So you won't know it's a vampire until it's too late.
Bir zamanlar insanlardı, bu yüzden geç olana kadar vampir olduklarını anlamazsın.
Gonna set the woods on fire and Not tell anybody until it's too Late.
Yemiş ve sincapla beslenip ormanı ateşe vereceğim ve çok geç olana kadarda haber vermeyeceğim.
- until it's too late. - That is my concern, yes.
Benim endişem de bu, evet.
They never change security until it's too late.
Çok geç olana kadar güvenliği değiştirmezler.
it's too late 1593
it's too late for me 32
it's too late now 142
it's too late for that 233
it's too late for that now 21
too late 1299
too late for what 34
too late now 39
too late for that 58
until 461
it's too late for me 32
it's too late now 142
it's too late for that 233
it's too late for that now 21
too late 1299
too late for what 34
too late now 39
too late for that 58
until 461
until we meet again 44
until you die 46
until then 921
until next time 48
until the end 48
until about 19
until death 17
until you 28
until the end of time 16
until further notice 59
until you die 46
until then 921
until next time 48
until the end 48
until about 19
until death 17
until you 28
until the end of time 16
until further notice 59
until today 117
until i was 18
until tomorrow 107
until one day 105
until when 50
until later 22
until recently 106
until i met you 38
until you do 35
until finally 32
until i was 18
until tomorrow 107
until one day 105
until when 50
until later 22
until recently 106
until i met you 38
until you do 35
until finally 32