English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ W ] / Who's with you

Who's with you translate Turkish

4,133 parallel translation
You're the one who's in love with him.
Sanırım ona âşık olan sensin.
I've got this really heavy piece of information about a guy who's living with a woman I know and I absolutely cannot tell you.
Tanıdığım bir kadınla birlikte yaşayan bir erkekle ilgili çok önemli bir şey öğrendim ve kesinlikle sana söyleyemem.
- Who's with you?
- Yanınızda kim var.
- Anybody who's gone through the trauma you've gone through with Hoyt would likely suffer from post-traumatic stress.
- Hoyt ile yaşadığın travmayı yaşayan herkes muhtemelen travma sonrası stres yaşar.
Toby, who are you here with, me or "A"?
Toby, benimle misin? Yoksa A'yla mısın?
For someone who's not comfortable with a sword, you're quite good.
Kılıca alışık olmayan biri için gayet iyisin.
You want to be an asshole with no pension, that's fine with me, Frank, but who's gonna support those kids of yours?
Maaşsız kancığın teki olmak istiyorsan ben itiraz etmem Frank. Ama çocuklarına kim destek çıkacak?
Real Human Fundamentals. It's for those of you who want to be involved with the party.
"Gerçek İnsan Temelleri." Partiye katılmak isteyen sizler için.
You tell me who killed Lorna's little sister, and I won't charge you with murder like the rest of your buddies.
Bana Lorna'nın kardeşini kimin öldürdüğünü söyleyeceksin, ben de sena ve arkadaşlarına cinayet suçlamasında bulunmayacağım.
I don't know what it's like in the D.A.'s office now, but if I did what you did to someone who was with me in the trenches, I'd be done, like you are now.
Savcılıkta nasıldı bilmiyorum ama yanımdaki birine senin yaptığını yapsaydım işim biterdi, şimdi senin bittiği gibi.
And if you guys had leaders who could find a map with a fuckin'map, they'd tell you the thing about capitalism is it's politically accountable.
Ve lanet olası bir haritayla yol haritası çizebilecek bir lideriniz olsa size kapitalizmin politik olarak hesap verilebilir olduğunu söylerdi.
You the guy who's working with James?
Sen James'le çalışan adam mısın?
Who's that with you?
Ama birlikte geldiğiniz bu kişi kim?
Now, who are you working with?
Şimdi, kiminle çalışıyorsun?
So you can go in there and give it a shot, but they're never gonna sign with a guy who just got played on their front porch.
Oraya gidip şansını deneyebilirsin ama onlar asla daha önce sundurmalarında oyun oynamış biriyle anlaşma yapmazlar.
And you're the one who has to live with it when it's done.
Ve aldığımızda da bu suçluluk duygusu ile yaşayacak olanlar bizlerizdir.
I don't know who these men are you're working with, but Charlie was in the house when they came to take Fiona away.
Kimlerle çalışıyorsun bilmiyorum ama Fiona'yı almaya geldiklerinde Charlie evdeydi.
You're the one who's hanging out with a schizo.
Şizofrenin tekiyle takılan sensin.
Let's find out from who. Rigsby, you're with me.
Rigsby silahı aldığı şu adama gidip bakalım.
two years ago, she caught him with a dog walker who was walking his dog, if you know what i mean.
İki yıl önce köpeğini gezdiren bir köpek gezdiricisiyle adamı yakalamış. Anlamışsındır umarım demek istediğimi.
Clearly you've heard the man's version of the story, the one where I'm a back-stabbing lunatic who ruined everything for Silas, a raging bitch witch whose obsession with vengeance created a whole new dimension of suffering in the afterlife.
Belli ki, hikayenin, Silas için her şeyi mahveden, arkadan bıçaklayan.. .. bir delinin teki olduğum anlatılan, erkek versiyonunu dinlemişsin. İntikan takıntısının, öbür dünyadaki ızdıraba yepyeni bir boyut getirdiği..
You know, I saw Sheriffs in the South who literally got away with murder.
Bilirsin, Güneyde cinayeti gerçekten yanına kâr kalmış çok Şerif gördüm.
Who else is working on it with you?
Seninle beraber kim çalışıyor?
And you would believe a story like that from a woman who's a child molester, who did ecstasy with a minor?
Sen de çocuk tacizcisi bir kadına inanacaksın öyle mi? Çocuklarla birlikte ecstasy kullanan bir kadına?
Not with men such as you to guard her, and women such as me, who sacrifice their lives to protect the sanctity of high rank!
Ne sizin gibi erkeklerden ne de üst sınıfın kutsallığını korumak için hayatlarını feda eden benim gibi kadınlardan koruyun!
You teamed up with a computer programmer, who could write the code required to steal several hundred million dollars from various financial institutions.
Çeşitli şirketlerden birkaç yüz milyon dolar çalmanız için gereken kodu yazabilecek bir bilgisayar programcısıyla ortak oldunuz.
You don't know who shot Peter, but you blamed Sanderson and so you strangle an innocent woman and set Sanderson up with her murder, gouging his arm to match your own injuries and locking the door to prevent anyone from saving him.
Peter'i vuranı bilmiyorsun ama onu suçluyorsun. Masum bir kadını boğdun ve Sanderson'a katil süsü verdin. Yaranın aynısını ona yaptın ve kurtulamasın diye kapıyı kilitledin.
You upset a little kid who's very, very sick with herpes.
Uçuk hastalığı olan bir çocuğu çok üzdün!
How sure are you that she's the woman who had an alleged affair with President Grant?
Bu kadının Başkan Grant ile sözde ilişki - - yaşayan kadın olduğundan ne kadar eminsin?
And I'll tell you another thing... if she doesn't meet somebody, she's going to turn into one of those crazy old ladies with 20 cats who lives with their daughter.
Ayrıca sana şunu da söyleyeceğim. Eğer annen biriyle tanışmazsa şu 20 kedi besleyip, kızıyla yaşayan o deli karılara dönüşür.
- Then I have no choice but to inform you that she is out on a date with a wealthy, educated, eligible bachelor who's got a cannon between his legs.
- Hayır. - O hâlde zengin, eğitimli bacaklarının arasında bombardıman silahı bulunan gözde bekar biriyle dışarı çıktığı konusunda seni bilgilendirmekten başka seçeneğim yok.
You're the one who came up with the structure, so... that's preposterous.
Bu yapıyı bulan sendin. Akıl almaz olan o.
You're the paralegal who's good with computers.
Sen bilgisayarlarla arası iyi olan bir yardımcısın.
It's time to find out if you're a woman who's prepared to do whatever it takes to get what she wants, or just a little girl with a stolen crown and nothing else.
Öğrenelim bakalım istediği için... her şey göze alacak kadar... korkusuz bir kadın mısın... ya da çalıntı bir taçtan başka, birşeyi olmayan küçük bir kız mı?
Because whatever you or I might feel for Olivia personally, the United States will not negotiate with someone who walks into the Capitol Building wearing a bomb, no matter who's representing her.
Sen ve ben Olivia için ne hissedersek hissedelim Birleşik Devletler hükümeti Kongre Binasından içeri bomba ile giren birisiyle pazarlık yapmaz. Liv'in bu aşamada kimi temsil edip etmediğinin hiç bir önemi yok.
from her second grade teacher to the first boy who put his hand under her blouse, and you are going to come back with some good old-fashioned dirt! That's how Nixon did it way back when, and it still works. Understood?
- Bu kısmı çeviremedim kusura bakmayın - - Sanırım kadın senatörle ilgili bir görev veriyor.
I mean it's pointless going out with someone who can't be with you all the time.
Ne de olsa devamlı yanında olmayacak biriyle çıkmanın bir anlamı yok.
I bet you're proud to be with a man who knows how to stand up for what's right.
Eminim ki doğru şeyler için göğüs geren bir adamla olduğun için gurur duyuyorsundur.
You're not the kind of person who could break into the principal's house and get away with it.
Müdürün evine gizlice girip yakalanmayacak biri değilsin sen.
I'm the only one who's ever been honest with you, Henry.
Sana karşı dürüst olan tek kişi bendim, Henry.
( chuckles ) I think the 28 people who follow "Sabrina's Yolk of the Day" might disagree with you.
Sanırım "Sabrina'nın Yumurta Günü" nü takip eden 28 kişi pek de sana katılmıyor.
But ultimately, it's about who you work with.
Ama sonuç olarak bu kimlerle çalıştığınıza bağlıdır.
I mean, you leave a life as a con to then fall in love with a guy who's filthy rich.
Çok zengin bir adama aşık olduğun için dolandırıcılığı bırakıyorsun.
You had sex with a sex addict who also happens to be the only sponsor who has ever been able to help me.
Bir seks bağımlısıyla seks yaptın ve şansa o da bana yardım edebilen tek destekçiydi.
If not you, then who is Mr. Lydon working with?
Eğer sen değilsen, Bay Lydon kiminle birlikte çalışıyor?
So who's the babe you're chatting with?
Sohbet ettiğin bebek kimdi peki?
But now I'm a grown man who's supposed to be living on his own, but every time I turn around, there you are with that harsh, judging look.
Ama artık kendi başına yaşaması gereken yetişkin bir adamım. Ama her arkamı döndüğümde sert ve yargılayıcı bakışınla oradasın.
So that's who you're in league with?
Demek işbirliği yaptıkların onlar.
Is she friends with that man who was following you around?
Seni takip eden adamın arkadaşı mıymış?
Are you... the one who's been threatening me with that?
Beni tehdit eden sen misin?
And if I'm sedated and we cross paths with those juiced freaks, the ones who flip cars and smash people up, are you gonna take them on?
Ya ben uyuşturulmuşken, arabaları fırlatıp milleti kırıp geçiren o güçleri artmış kaçıklarla yolumuz kesişirse onlarla sen mi ilgileneceksin? Bizi sen mi koruyacaksın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]