Will you come on translate Turkish
1,005 parallel translation
Will you come on!
Geliyor musun!
- There they are. There they are! - Will you come on?
- İşte bulduk.
- Will you come on?
- Gelecek misin?
- Will you come on?
- Yürüsene!
You come back in the morning... and we will go on with the dictation before the conference.
Sabah yine gelirsiniz... ve toplantı başlamadan yazıyı bitiririz.
Come on home with me, will you?
Benimle eve gel. Kendimi yalnız hissediyorum.
Will you please come up on the bridge?
Lütfen köprüye gelir misin?
And now before I tell you the full story of our voyage I will ask the gentlemen of the press to come forward so that the audience may see them take the first photographs of Kong and his captors.
Ve şimdi sizlere yolculuğumuzun bütün hikayesini anlatmadan önce değerli basın mensuplarının ön tarafa gelmesini rica ediyorum ki siz seyirciler onları, Kong ve onu yakalayanların ilk resimlerini çekerken görebilesiniz.
Bill, come on, get in on this, will you? Come on.
Bill, gel hadi.
Come on, come to me, will you?
Haydi, gel buraya, olur mu?
Come on, will you?
- Haydi, yapma.
And what do you think will happen when the rest of your creditors hear about it and come down on Armand Duval for your debts?
Ya diğer borçluların bunu duyup borçların için Armand Duval'ın kapısını çalınca ne olacak?
You'll be married when I've come to a decision and on a day which I will name.
Ben bir karara varınca ve benim belirlediğim günde evleneceksiniz.
Come on, will you?
Yapmayın...
- Come on. Let's get going, will you?
- Haydi ama, gidelim.
Boys, hit your lights and keep them on the singer until the others come up, will you?
Farlarınızı yakın ve diğerleri çıkana kadar şarkıcıya doğru döndürün, olur mu?
It will give you some shade until we come to take you back where there are trees and leaves and rivers, dew on the grass.
Geri gelip seni ağaçların, yaprakların, nehirlerin, otlarda çiğlerin olduğu yere götürene kadar sana biraz gölgelik etsin.
And you really think this Dedic, if it was he... will kindly wait for us... until we come to call on him to pay our respects?
Ve onun gerçekten Dedic olduğunu düşünüyorsun ki eğer öyleyse... biz gidip ona saygılarımızı sunalım diye... nazikçe bizi mi bekleyecek?
But if you will believe in and trust me, if you will come to paris, then here on this piece of paper is an address. When you arrive send a pneumatique to me.
Ama bana inanıyor ve güveniyorsanız Paris'e gelirseniz, bu kâğıtta bir adres var.
Come on, give that man a hand, will you?
Haydi, o adama yardımcı olursun, değil mi?
Come on, bring me those dishes off the sink, will you, darling?
Musluk taşındaki tabakları getir hayatım.
Come on, crack'em up, will you, while I get the rest of these things ready.
Hadi, ben geri kalan işleri hazırlarken sen de bunları kır, olur mu?
- Come on, George, will you hurry up?
- Hadi, George, acele eder misin?
- Mr. Wilson? - Yes. Will you come sit over here on my right?
Bay Wilson, lütfen siz sağıma geçin.
Come on, give us the dope, will you?
Bize bilgi ver, olur mu?
Come on, Curly, get that stock off of there, will you?
Hadi, Curly, hayvanları indirin artık, olur mu?
Come on, get with it, will you please?
Hadi, bir el at bakalım.
Come on, get with it, will you please? You can always...
Sen hep- -
Come on, open up the crate, will you?
Hadi, aç şu sandığı.
Come on, get on that horse again, will you?
Ata tekrar binsene artık!
Now, come on, hand over, will you?
Hadi. Ver bakalım şu şeyi.
And she will. Now come on in the library and let me read for you.
Şimdi kütüphaneye gel de senin için okuyayım.
Samson, what will come to you on the road you're traveling?
Samson, bu yolda karşına neyin çıkacağını biliyor musun?
Harris will find an excuse to kill you the moment you start to talk. Come on. Sit down.
Sen konuşamya başlar başlamaz Harris seni öldürmek için bir bahane bulacaktır.
Come on, get back, will you, please.
Hadi, geri çekilin lütfen.
Come on, will you listen?
Hadi ama, dinler misiniz?
Come on, will you?
- Bırak kızlar müzik dinlesin.
- What will you tell the grand jury? - Come on, Mrs. Neall.
- Büyük jüriye ne söyleyeceksiniz?
- Come on, will you?
- Gel haydi.
- [Carlotta] Come on, will you?
- daha fazla konuşmayalım. - Tamam mı?
Now, come on, Mom. Let Katy tell you, will ya?
Haydi anne.
Come on, Ma. You know what Curt will say.
Hadi anne.Curt'un ne diyeceğini biliyorsun.
Come on, will you?
Haydi, yapacak mısın?
Come on, Lord Hastings, will you go with me?
Hadi Lord Hastings, gidelim mi?
And I will come later, if you want me to... and lie on the couch, or whatever's necessary.
Gelmemi isterseniz gelirim. Kanepeye de uzanırım, ne gerekiyorsa yaparım.
# NAME? He said, " A day will come at sea... when you smell land where there be no land. And on that day, Ahab will go to his grave.
- Dedi ki "Denizdeyken bir gün gelecek kara yokken kara kokusu alacaksınız İşte o gün, Ahab mezarına gidecek ama tekrar çıkacak ve elini sallayacak ve sonra herkes bütün kurtulanlar takip edecek."
Come on, Give me my 10 bucks, will you?
Yapma. 10 dolarımı versene.
Yeah, come on, take care of her for me, will you?
Evet. Onunla ilgilen, olur mu?
Come on, hit me, will you?
Vur hadi.
I will come to you at the palace on the day of Sethi's jubilee.
Sethi'nin yıldönümünde sarayda sana geleceğim.
Come to me no more, Moses, for on the day you see my face again, you will surely die.
Bir daha bana gelme Musa çünkü bir daha yüzümü gördüğün gün kesin öleceksin.
will you 5002
will you marry me 800
will you be okay 42
will you forgive me 58
will you come 134
will you come with me 163
will you join me 44
will you go out with me 27
will you go 60
will you please shut up 18
will you marry me 800
will you be okay 42
will you forgive me 58
will you come 134
will you come with me 163
will you join me 44
will you go out with me 27
will you go 60
will you please shut up 18