English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You come on

You come on translate Turkish

36,641 parallel translation
Come on, Lee, let us help you find Flora.
Hadi ama. Flora'yı bulmana yardım edelim.
- Oh, come on. You're a kid who routinely comes in here for an I.V.
Parti gecelerinden sonra serum taktırmaya gelmeyi alışkanlık edinmiş bir çocuksun.
Come on. You got to be kidding me.
Hadi ama.Benle dalga geçiyor olmalısın.
Come on. I love you.
Hadi ama, seni seviyorum.
Come on, man, we're just having a little fun, you know?
Yapma adamım, altıüstü eğleniyoruz işte.
The spell goes on and on and on, Rodrigo, please, - you have to come back! - ♫ La Donna e mobile ♫
Büyü devam ediyor, Rodrigo lütfen geri gelmelisin.
Come on, Todd, you're overreacting- -
Aşırı tepki veriyorsun.
Come on. Put you down.
Hadi, bırakıyorum seni.
Come on, what are you so afraid of?
Haydi, neden korkuyorsunuz?
Oh, come on. You actually think I could hurt you?
Yapma, gerçekten sana zarar vereceğimi mi sanıyorsun?
Come on, Brian. You and I should probably rehearse.
Hadi Brian.İkimiz birlikte prova yapmalıyız.
Come on. You don't cry.
Hadi ama, ağlamıyorsun.
- Come on, brother. You got this.
Hadi kardeşim, sen bunu halledersin.
I mean, come on, you guys. People are dying here.
Hadi ama çocuklar, insanlar ölüyor.
Florence, come on. Do you really want to go there?
Cidden işi bu noktaya getirmek istiyor musun?
! Why don't you go take a walk and start using your brain on that walk and come back when you have some ideas!
Biraz yürü, yürürken de beynini kullan ve bize düzgün fikirlerle gel.
- Okay, you start, come on.
- Tamam, sen başla.
- Come on, I'm worried about you.
- Yapma, senin için endişeleniyorum.
You take that, you come out on the other end just outside of Socorro.
Buradan girip diğer tarafta Socorro'nun hemen dışına çıkacaksın.
So how come you're not on our team full-time?
Niye tam zamanlı olarak bizim ekibe katılmıyorsun?
Come on, I'm just asking you to fudge a little bit.
Hadi sadece biraz daha esnek olmanı istiyorum.
Come on, I mean, even you have to admit, those guys are psycho.
Hadi ama kabul et işte bu ikisi gerçekten sayko.
I was hoping you would come to this conclusion on your own, but, obviously, no one here would ever threaten you.
Bunu kendi kendine çözersin diye umuyordum. Seni kimsenin tehdit ettiği falan yok.
Come on, you missed me just a little bit.
Hadi ama, birazcık özlemişsindir.
You know, you fell for me because you were bored and you felt trapped by Helen, your kids, your fucking father-in-law. Come on.
Hadi ama.
I'm working on myself, but I I'm just afraid that when you get out, you may still think you have me to come home to.
Kendim için uğraşıyorum ama buradan çıktığında hala bana dönebileceğini düşünmenden korkuyorum.
Every idiotic thing you ever did, said or vomited on social media will come back to haunt you.
Sosyal medyada yaptığın tüm saçma sapan şeyler, söylediklerin, dönüp sana geri gelir.
The rash is just a common reaction to a vaccine, but I can come over and check on him later, if you'd like.
Kurdeşen aşıya karşı verilen normal bir tepki ama eğer istersen sonra gelip onu tekrar kontrol ederim.
Come on, I thought you were gonna kick that guy's ass.
Çocuğu iyi bir benzeteceğini sanmıştım.
Okay, come on, let me show you something.
Gel, sana bir şey göstereceğim.
Come on. You know we got a connection, right?
Aramızda bir bağ olduğunu biliyorsun, değil mi?
Hey, come on. You would've told him.
Hadi ama, ona söylerdiniz.
Oh, come on, I am happy to share you with your work, babe.
İşinle ilgili meseleri paylaşmaktan mutluyum bebeğim.
Come on, old man, you got this.
- Hadi, ihtiyar. Üstesinden gelirsin.
I mean, it will really come down to what you decide to report on.
Yani, neyi haber yapacağına bağlı.
- Come on. Will you just tighten these bolts really quick, and finish putting on the belts, and I will be... - Uh, Oh...
Hadi.
Come on, you!
Hadi ama sen!
I said no. No, Tess, I know, but... come on, you got to look at the bigger picture here.
- Hayır Tess, biliyorum ama yapma, olayın tamamına bakman gerek.
Don't! Come on, kid. You're gonna bring the mountain down on us.
Yapma evlat, dağı başımıza yıkacaksın.
Come on. You're totally nuts.
Sen çıldırmışsın.
The world's about to come to an end, and you disappear on another one of your benders?
Dünyanın sonu geliyor, sen homo arkadaşlarından biriyle ortadan kayboluyorsun.
Come on, you can take it out here.
Hadi, konuşabilirsin.
Let's get you to a hospital, come on, come on!
Seni hastaneye götüreyim, hadi. Hadi!
I need help. Come on, I'll help you up.
- Hadi, sana yardım edeceğim.
One of the graduate students is lecturing on the axiom of choice, if you ´ d like to come.
Mezun öğrencilerden biri veriyor konferansı.
on the axiom of choice, if you ´ d like to come.
Seçme Beliti hakkında gelmek istersen?
Come on, do you want to see a doctor smoke a cigarette?
Gel hadi, bir doktorun sigara içtiğini görmek ister misin?
Dana, please. Come on. You got to help me out here.
Bana yardım etmelisin.
Do you hear me? Come on. Now whatever you do, just keep going.
Haydi, ne yaparsanız yapın.
How you feeling? Come on. We got to get out of here.
Hadi, buradan gitmeliyiz, tamam mı? Teşekkurler, Bob.
So come on down to my Black's Club, and you and the Moondog can chew the fat and get to the marrow of where it's at.
O yüzden Black Klübe gelin gelin ki siz ve Moondog şişman olanı alt edebilsin ve onun yerine geçebilsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]