English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your mail

Your mail translate Turkish

1,575 parallel translation
Your mail is not checked.
Mektuplarınız artık incelenmiyor!
Don't open your mail?
Açmayacak mısınız?
Don't you guys get your mail up there at the lab?
Siz çocuklar mektuplarınızı yukarıdaki labaratuarda almıyor musunuz?
I got your mail, some books, too.
Mektuplarını aldım, bazı kitaplarını da.
Do you not read your mail?
Postalarınızı okumuyor musunuz hiç?
I picked up your dry cleaning and your mail.
Kuruyan çamaşırlarını ve posta kutundakileri alıp geldim.
I sorted your mail according to three categories.
Mektuplarını üç kategoriye ayırdım.
I brought in your mail.
Mektuplarını getirdim.
Oh, your mail's here.
Mektupların gelmiş.
Oh, there's your mail.
Mektupların geldi.
- Got your mail.
Mektubunu getirdim.
We read your mail. By accident.
Kazara postanı okuduk.
And here's your mail.
Mektupların da burada.
If you looked at your mail daily, instead of once a week, you wouldn't have to ask me.
Eğer postanı haftada bir yerine günlük olarak kontrol etseydin bana sormak zorunda kalmazdın.
I just came by to slip something into your mail slot.
IBen sadece posta kutuna bir mektup bırakmaya geldim.
I'll collect your mail till you get back.
Sen gelene kadar postanı alırım.
She's been answering your mail.
Size gelen postaları cevaplıyor.
Been reading your mail, Coach Taylor.
Maillerini kontrol etmelisin, koç Taylor.
Did you check your mail?
Mailini kontrol ettin mi?
I wonder how you can make time to check your mail?
Mesajlarını kontrol edecek zamanı nereden bulabiliyorsun acaba?
I have your mail.
Mektuplarını aldım.
Got your mail.
Postalarını aldım.
I'll email you her your phone number.
Numarasını sana mail atarım.
I just thought I would get your voice mail.
Sesli mesaj çıkar diyordum.
You rode your bike all that way in this heat just to bring me my mail.
Tüm o yolu bisikletle bana postalarımı getirmek için geldin.
Great. E-mail your résumé and I'll see you then.
Harika, Özgeçmişinizi e-posta ile gönderin, sonra görüşürüz.
So I like reading your mail.
Mektubunu okumak çok zevkli.
- Do you keep any of your old fan mail?
Hayır. Okumam.
- Ellen said you needed all your old fan mail.
Ellen gönderdi. Eski hayran mektuplarını istemişsin.
And why don't you just go back to your office there and sort through the fan mail, all right?
Sen de ofisine git ve hayran mektuplarını ele.
Your daughter gave Mr. wolf your e-maiI address and your cell number.
Kızınız Mr.Kurt'a sizin e-mail adresinizi ve cep telefon numaranızı verdi.
- We know about your e-mail.
- Gazeteciye e-posta yolladığını biliyoruz.
I can certainly answer any of your questions or write them down and have evie respond by e-mail.
Sorularınızı yanıtlayabilir ya da Evie'nin e-mail olarak cevaplaması için onları yazabilirim.
Or do you think your check will magically appear in my mail?
Yoksa çekin posta kutuma sihirle mi girecek?
Checking your e-mail?
- Postalarını mı kontrol ediyorsun?
I know, sir, I got your e-mail.
Biliyorum efendim. E-postanızı aldım.
But I still don't even have... your email address.
Ama hâlâ bende e-mail adresin yok.
I got an e-mail from your buyer's attorney.
Evi sattığın kişinin avukatından bir e-posta aldım.
- Okay. And I put all your unopened mail from your P.O. box in these envelopes.
Ve henüz açılmayan tüm postalarını da bu zarfların içine koydum.
Here you go. Write your e-mail address on that and I'll be sure to add you to our 800-member-strong mailing list.
İşte alın, oraya e-posta adresinizi yazarsanız sizi de 800 kişilik posta listemize ekleyeceğime emin olabilirsiniz.
And it's from your e-mail address.
Senin e-posta adresinden yollanmış.
Jimmy, I sit here, I guard the door, I mail off the tapes, and I make sure no one walks in and pops your ass.
Jimmy, buraya oturup kapıyı bekler, kasetleri gönderir ve insanların içeri girip, seni mıhlamalarını engellerim.
Totally disregard that last voice mail because you obviously have your hands tied.
Önceki sesli mesajıma aldırma çünkü gördüğüme göre elllerin zaten kelepçeli.
Give me your e-mail, I'll send you an Evite.
E-posta adresini ver, e-davet göndereyim.
Have you read your e-mail?
E-postana baktın mı?
I'm pretty sure after this message, I will have officially filled your voice mail, so I...
Ama bu mesajdan sonra telesekreterinin tamamen dolacağından eminim.
Your mom gave me some money for school clothes, so we'II hit the mail later.
Annen bana okul kıyafetleri için biraz para verdi, o yüzen sonrasında alışverişe merkezine gideriz.
You left a bunch of things at her place, she decided to mail them to your wife.
Onun evinde bıraktığınız eşyaları toplamış, onları karına postalamaya karar vermiş.
Check your e-mail.
Mesajlarını kontrol et.
I'm guessing you stole the packet from the prison commissary, brought it back to your cell, then sent the blood to Vanessa and probably paid off some mail screener to look the other way, and then when she got your blood,
Herhâlde o ketçapı hapishanede çalıp hücrene getirdin ve sonra da Vanessa'ya gönderdin. Herhâlde mektupları inceleyen gardiyanlardan birine "görmemesi" için para yedirmişsindir.
Don't check your e-mail.
E-postalarına bakma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]