English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your soul

Your soul translate Turkish

4,136 parallel translation
They can devour your soul... draining every bit of it.
Ruhunuzu yiyip bitirebilirler, her bir parçasını sömürürler.
You don't want the blood of an innocent man weighing on your soul.
Masum bir adamın kanının vicdanını rahatsız etmesini istemezsin.
I've been praying for your soul.
Ruhun için dua ediyorum.
Just check your soul, Emily Thorne,'cause once you start taking down kittens, I'm out.
Sadece ruhuna dön de bir bak Emily Thorne çünkü zararsızları da alaşağı etmeye başladığında ben yokum.
One man is your soul mate, the other man's your destroyer.
Bir adam senin ruh eşin, bir adamsa yok edicin.
INGRID : She said one is your soul mate, and the other, your destroyer?
Birinin ruh eşin, diğerinin de yok edicin olduğunu mu söyledi?
One man is your soul mate, the other man is your destroyer.
Bir adam senin ruh eşin, bir adamsa yok edicin.
One man is your soul mate. The other man's your destroyer.
Biri ruh eşin, diğeriyse yok edicin.
Going on television right now to admit to an affair you did not have, selling your soul to whoever in that White House got to you is not what's about to happen.
Birazdan televizyona çıkacaksın ve yapmadığın halde bir ilişkiyi itiraf edeceksin. Beyaz Saray'da ruhunu sattığın kişi kim ise sana söylenenlerin hiç biri gerçekleşmeyecek.
You don't lie, because every time you do, you sell a little bit of your soul.
Yalan söyleyemezsin çünkü her defasına ruhunun bir parçasını daha satmak zorunda kalacaksın.
You know, I could kill you, I could maim you, I could slice you up into a thousand pieces, but if your soul remains intact, what have I done? Huh?
Seni öldürebilirim seni sakatlayabilirim, 1000 küçük parçaya keser biçerim ama ruhun kalırsa ne yapmış olurum?
Coming clean to the world will not only benefit your soul, but it will be a final chance for you to bring your family together.
Dünyaya temiz gelmek sadece ruhunuzu fayda vermez, ancak aileni bir araya getirmek için son bir şans olacaktır.
Scrambling to save your soul so you can rest in peace.
Ruhunu kurtarmak için mücadele et böylece huzur bulmuş olursun.
Why couldn't you just go through that door and meet your soul mate? !
Neden o kapıdan geçip ruh eşinle tanışmadın?
Unannounced, Old Man Reaper comes to reclaim your soul.
İhtiyar Azrail, habersizden gelip ruhunuzu sizden alır.
Your mind isn't doing any work, but your gut, your heart, your soul, whatever you wanna call it, it feels it.
Beyniniz çalışmıyor, fakat içgüdüleriniz, kalbiniz, benliğiniz, yada nasıl söylemek istiyorsanız, bunu hissediyor.
♪ Yeah, you've got to dig deep ♪ Within the well of your soul
# Kazmalısın derin # # Ruhunun kuyusuna #
She takes the light out of your soul.
- O kadar kötü biri değil. - Ruhundaki ışığı emiyor.
Doesn't it just... penetrate your soul and tell the truth about everything you ever felt in your whole life?
Ruhuna girip hayatın boyunca hissettiğin her şeyle ilgili gerçekleri anlatıyor gibi gelmiyor mu sana da?
A part of your soul you don't get back.
Ruhunun geri alamayacağın bir parçasını.
Then we have to keep turning those screws until your soul hurts and an idea appears on the page.
O zaman tornavidaları ruh yaralarında iyice bir çevirelim de sayfada bir fikir ortaya çıksın.
on the outside, you pretend to be Katy, but... inside your soul is pure Gaga.
Dıştan bakınca Katy gibi görünüyorsun ama ruhun saf Gaga.
What does Moloch want with your soul?
Moloch'un senin ruhunla ne işi var?
Nolan, you didn't sell your soul to anybody.
Nolan, ruhunu hiç kimseye satmadın.
Rumor has it he's got a thing for jazz, and you've got, uh, rhythm in your soul, baby.
Dedikodulara göre caza karşı bir zaafı varmış ritim senin ruhuna işlemiş bebeğim.
If this doesn't touch your soul, you don't have one.
Bu da ruhunu sızlatmazsa ruhun yok demektir.
What feeds your soul?
Ruhunu ne besler?
A Sin Eater reaches inside your soul and swallows your sins, ridding you of evil.
Günah Bekçisi senin ruhunun derinliğine ulaşır, ve günahlarını içine çeker.
My death saved your soul.
Ölümüm senin ruhunu kurtardı.
With this, I send your soul back to hell.
Böylece, ruhunu cehenneme geri yolluyorum.
Your statues are similar to your soul... always moving forward ahead of you.
Senin heykellerinde ruhun gibi hep önden gidiyor.
You sold your soul?
- Ruhunu sattın.
You have clearly sold your soul.
Açıkçası ruhunuzu satmışınız gibi.
I am your shadow, your soul.
Ben senin gölgenim, ruhunum.
You see, if you slip through the cracks and stay on Earth after you die, your soul rots.
Öldükten sonra aradan kaçıp dünyada kalırsan... ruhun çürür.
Hey, whatever you need to sleep at night, but, you know, don't forget that unlike your flock, I know firsthand that that soul of yours is... far from unblemished.
Geceleri nasıl rahat uyuyorsan öyle yap ama şunu bil ki, cemaatinin aksine senin ruhunun lekesizlikten ne kadar uzak olduğunu şahsen biliyorum.
For a pair of whores, you would cast your own soul into the fire?
İki tane sürtük için kendi ruhunu ateşe atar mıydın?
She's your world, she's your very soul.
O senin dünyanın merkezi, o senin ruhunun ta kendisi.
I'm your ultimate enemy, the soul of your first kill.
Ben mükemmel düşmanınım, ilk öldürdüğün canın ruhu.
Well, fortunately... the existence of the soul isn't dependent on your limited experience.
Malesef... ruhun varlığı.. senin sınırlı tecrübelerine bağlı değil.
How you can stand being here while your girlfriend sits at home worrying about her doppelganger soul mate?
Kız arkadaşın evde oturup görsel ikizinin ruh ikizi için endişelenirken sen nasıl burada durabiliyorsun? Buna kuşku duymamak deniyor.
Clearly, there was your father, rest his soul, and your uncle, now unfortunately kidnapped.
Elbette baban vardı, ruhu şad olsun ve amcan ne yazık ki kaçırıldı.
Hiccup, I am certain I would have remembered an all-white, Boulder class, titan-wing Whispering Death with bright red eyes that bore a hole right through your very soul.
Hiccup, her tarafı beyaz kaya sınıfı, dev kanatlı parlak kırmızı gözlü, direk ruhunun içini delebilen bir Ölüm Fısıldayanı hatırlayacağımdan eminim.
I tried to pray for his soul, but... your partner turned out to be right.
Ruhu için dua etmeye çalıştım ama ortağınız, haklı çıktı.
Your death is on my soul.
- Ölümün benim ruhumun içinde.
Kiss up to your boss... and pray hard for Yong-baek's soul.
Patronunu öp ve Yong-baek'in ruhu için dua et.
You have sullied my soul with your perversion,
Ruhumu sapıklığınla kirletiyorsun.
Take-take your robot, for instance... so many disparate ideas and-and concepts that all need to come together, but if you approach your work with reverence and pour your very soul into it, it starts to get a life of its own.
Mesela sizin robotu ele alalım bir araya gelmesi gereken o kadar benzersiz fikir ve kavramın olması... Ama yaptığınız işe hürmetle yaklaşıp içine ruhunuzu katarsanız kendi başına bambaşka bir hayat şeklini alır.
Your mother and I have shared 40 years of each other, mind, body, and soul, and when minds and souls are joined for eternity and when eternity is at the door, it's an invitation to let go of the body and an opportunity
Annenle ben 40 yıldır birbirimizi paylaşıyoruz aklımızı, vücudumuzu ve ruhumuzu. Akıl ve vücutlarımız sonsuzlukta birleştiğinde ve sonsuzluk da kapıya dayandığında vücudu serbest bırakmaya ve paylaşıp, bir şeyler denemeye bir davettir bu.
He's coming for your soul.
Ruhun için geliyor.
Where once your living soul did dwell, now is nothing but an empty shell!
Nerede bir kez yaşayan ruhunla yaşamak, Şimdi boş bir kabuktan başka birşey değil!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]