English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ К ] / Как ты

Как ты translate Turkish

129,500 parallel translation
Офицер Хейзел, которого я знаю, не такая тряпка, как ты.
Çünkü tanıdığım Memur Heisel, senin gibi bir şerefsiz değil.
Как ты узнал, что я была там?
Orada olduğumu nereden bildin?
Если увижу, как ты ее трогаешь, я пальну в ту часть твоего тела, которой ты будешь касаться моей дочери.
Eğer ona dokunduğunu görürsem... Onun neresine dokunursan,... orana kurşun sıkacağım.
Как ты посмел?
Bu ne cüret!
Как ты справляешься?
- Peki nasıl baş ediyorsun?
Увидев, как ты сражаешься, я понял, что ты моя тысячная татуировка.
Seni dövüşürken gördüğümde 1000. dövmemin sen olduğunu anladım.
Влачат своё существование, так же как ты... или я.
Onlar da tıpkı senin gibi varlıklarına hapsolmuşlar. Ya da benim gibi.
Я слышал, как ты кричал во сне ночью.
Yani dün gece uykunda haykırdığını duydum.
Во всех этих смертях... виновата не протомолекула, а "Протоген" и такие, как ты.
Tümüyle ölüm mü? Sorun protomolekül değil, Protogen ve senin gibi adamlar!
Как ты установишь контакт?
- Nasıl temas kuracaksın?
Мы и есть они, как ты и сказал.
Evet biz onlarız.
Как ты услышала, что я там говорил?
Sette söylediklerimi nasıl duymuş olabilirsin?
Софи, хотела бы я, чтобы моя мама так старалась, и завивала мне ресницы, как ты завиваешь Барбаре.
Sophie, senin Barbara'yla kirpiklerini kıvıracak kadar... ilgilendiğin gibi... keşke annem de benimle ilgilenseydi.
- Как ты заставила Аксельрода отозвать иск?
Axelrod'un davaları düşürmesi için ne yaptın?
Я узнал фамилию, боюсь, если она такая, как ты расписываешь, то уже нашла бы себе место.
Soy ismi tanıdık geldi. Eğer dediğin kadar iyiyse hali hazırda stajyerliği vardır muhtemelen.
- Твой отец рассказывал про тебя с тех пор, как ты носил штаны на лямках.
Baban sen ilk golf pantolonunu giydiğinden beri bana senden bahsediyor.
Мои дети - не такие, как ты.
Benim çocuklarımda sendeki azim yoktu.
И как ты узнаешь, о чём речь?
Neden bahsettiğini nereden bileceksin?
Как ты?
Nasılsın?
Ты же сказала, что знаешь, как это делать.
Nasıl yapılacağını bildiğini söyledin sanıyordum.
У него есть машина, а мы, если ты не заметил, как бы застряли здесь.
Onun çalışan bir arabası var,... ve eğer farketmediysen, burada mahsur kaldık.
Видел бы ты, как Тоби гордо на ней ездил.
Toby'nin içinde nasıl gururlandığını görmeliydin.
Ты сказал то же самое, после того, как отправил моих друзей во мглу.
Arkadaşlarımı sisin içine gönderdikten sonra söylediklerin de buydu.
Помню, как будто все произошло вчера,.. когда ты попросил меня быть рядом с тобой и Лизой.
Hatırlıyorum, dün gibi Liza ile birlikte buraya gelmek istediğinde.
Как только ты поймешь, что ничего не исправить, волноваться станет не о чем.
Hiçbir şey yapılamayacağını kabul ettiğin an endişelenecek bir şey olmuyor.
Как и ты.
Senin yaptığın gibi.
Ты как?
İyi misin?
Ты сказал, что знаешь, как перейти стену.
- Doğrudan duvara çıkan kestirme bir yol bildiğini söylemiştin.
Святая Ив, я не хочу исчезнуть в следующий миг, так и не сказав тебе, как много ты значишь для меня.
Aziz Eve, benim için ne kadar değerli olduğunu sana söylemeden bir dakikanın daha geçmesini istemiyorum.
Но ты должна знать, как много значит для меня это предложение.
Ama bu teklifin benim için ne kadar değerli olduğunu bilmelisin!
Он рассказал мне о том происшествии. Как он упал, а ты тащила его на своей спине, делилась кислородом, спасла его жизнь.
Nasıl düştüğünü, babanı sırtında nasıl taşıdığını havanı paylaşıp hayatını kurtardığını!
Как, черт возьми, ты нас нашёл? Марсианский флот.
Bizi nasıl buldun?
И всякие старые пердуны вроде меня будут тебе говорить, как нужно поступать и кем ты должен стать.
Benim gibi tüm ihtiyarlar bunun nasıl olduğunu ve alacağın yolun bu olduğunu anlatıp durur.
Как мило, что ты появился.
- Bize katılman ne hoş.
Как далеко ты готов зайти, Джим?
- Bunu ne kadar götüreceğiz Jim?
Я понимаю тебя, Пётр, потому что... Ты такой же, как я.
Seni anlıyorum Pyotr çünkü sen de benim gibisin.
- Ральф, я понимаю, тебе тяжело и эта игра тебе как-то помогает, но ты меня пугаешь!
Ralph, zor bir dönemden geçtiğini anlıyorum bu oyun da senin için önemli olabilir ama beni korkutmaya başladın!
- Ты использовал его как реквизит, хотя обещал не поступать с ним так же, как твой отец - с тобой.
Onu aksesuar olarak kullandın. Ki aynısını baban da sana yaptığından bunu asla yapmayacağına söz vermiştin.
- Как и то, что ты не сказала о намерении вернуться к Аксельроду.
Axelrod için çalışmaya dönmeni bana söylememe hatan gibi mi mesela!
А сейчас ты прекрасно понимаешь, кто пострадает и как именно, как повлияют на их жизнь решения, принятые в твоём присутствии в этом сраном хэмптонском особняке.
Ama bu ilçede kimlerin zarar göreceğini ve acıyı nerede hissedeceklerini biliyorsun. Hampton'da bir malikanede senin de dahilindeki kararların onların hayatını nasıl kontrolden çıkaracağını biliyorsun.
Сейчас ты расскажешь мне, как и почему ты навлёк на меня это расследование.
Başıma bu davayı neden ve nasıl sardığını açıklamaya başlayacağın konuşma.
Ты крутил дела как хотел.
Kendini görevden alman konusunda yalan söyledin.
Ты вёл себя как мой раввин, когда меня обрабатывал, философствовал, пудрил мне мозги, вставлял палки в колеса на пути к цели!
Hahamımmış gibi davranıp güya bana bilgeliğini sunarken aklıma girip, beni amacımdan saptırmaya çalışıyordun aslında.
К сожалению, я, как и ты, по жизни - госслужащий.
Ölene dek devletime hizmet edeceğim.
Знаю, всё вышло не так, как хотелось, и ты оказался в плохой ситуации.
İşler beklediğimiz gibi gitmedi ve seni zor duruma soktu biliyorum.
- Ты же всё равно получишь плату как посредник.
Sen her türlü aracı komisyonunu alacaksın bunu biliyorsun. Saçmalama sikimde bile değil.
Они ведь были такими же детьми, как и ты.
Yanlarında büyüdüğün insanlar onlar.
- Ты прямо как хиппи сраный.
Hippiler gibi konuşuyorsun.
Ты пытаешься придумать, как тут поступить.
Bu durumu nasıl düzelteceğini çözmeye çalışıyorsun.
Ты хочешь, чтобы я нарушил присягу сразу после того, как меня изберут?
Görev yeminimi bozmamı mı istiyorsun? Hem de seçimle gelinen bir mevkiye geçtiğim sırada.
- Ты же знаешь, как думают твои сотрудники.
Çalışanlarının nasıl düşündüğünü biliyorsun, değil mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]