English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ç ] / Çok işim var

Çok işim var translate French

972 parallel translation
Bitirmem gereken çok işim var.
J'ai du travail.
Yapacak çok işim var.
Je vais être très occupé.
Canım, yapacak öyle çok işim var ki.
J'ai tant de choses à faire.
Yarına çok işim var.
J'ai beaucoup à faire.
Yapacak çok işim var, önemli şeyler.
J'ai beaucoup à faire, des choses importantes.
Çok işim var.
J'ai beaucoup à faire.
- Çok işim var. - Dur.
- J'ai beaucoup à faire.
- Lütfen, çok işim var.
Je dois vous parler.
- Tommy çok işim var.
Je suis très occupée.
Bu sabah çok işim var.
J'ai à faire.
Yapacak çok işim var. Sadece birkaç dakika için uğradım.
Je ne fais qu'entrer et sortir.
Çünkü yapacak çok işim var ama kavga edecek zamanım yok.
J'ai pas le temps de discuter.
İsterim ama çok işim var.
J'ai trop à faire.
- Yapacak çok işim var. - Haydi.
- mais j'ai trop de travail.
Haklı olabilirsin ama çok işim var, bunu konuşamam şimdi.
Tu as peut-être raison. On en reparlera.
Fakat bu bölgede çok işim var.
Mais ma mission est ici.
Yapacak çok işim var.
J'ai beaucoup de travail.
Çok üzgünüm... Ama herkesle uğraşamayacak kadar çok işim var.
Je suis désolée, mais je suis très occupée.
Yapacak çok işim var.
Je veux être seule.
Bunları tartışamayacak kadar çok işim var çocuklar.
J'ai trop à faire pour continuer à en discuter.
- Yapacak çok işim var. Daha eşyalarımı toplamadım.
- Je n'ai pas fait ma valise.
- Gördüğün gibi çok işim var.
- Je suis très pris.
Nasıl? Ama çok işim var.
- Je suis occupé.
Öyle çok işim var ki nereden başlayacağımı bilemiyorum.
J'ai tant de choses à faire que je ne sais pas par où commencer.
Bunun bir anlamı yok mu? Biliyorsun, bir saatim ve yapacak çok işim var.
Je n'ai qu'une heure devant moi et j'ai beaucoup à faire.
Seve seve, ama burada çok işim var.
J'aimerais bien, mais j'ai tant à faire.
- İsterdim ama çok işim var.
- J'aimerais, mais j'ai trop à faire.
Hem çok işim var, hastane, okul.
L'hôpital, les écoles...
Yapacak çok işim var.
J'ai des choses à faire, Captain Riley.
Yapacak çok işim var.
Bon, j'ai beaucoup à faire.
Bakın, yapacak çok işim var.
J'ai beaucoup à faire.
O kadar çok işim var ki, tornanın başından ayrılamıyorum.
J'ai tellement de travail que je ne peux pas quitter mon poste.
Şimdi çok işim var.
Je suis pressée, là.
Hatta mısınız? Kusura bakmayın çok işim var!
Désolée, t'ai tellement à faire.
- Çok işim var.
- Beaucoup travail.
- Affedersiniz Bay Ewell, çok işim var.
- Excusez-moi. Je suis très occupé.
Oh, hayır, burada yapacak çok işim var.
Oui, ça s'est décidé rapidement.
Evet, izin verirseniz çok işim var ve... ( Doktor giderken bir Moğol yolunu keser. ) Mükemmel!
Ils ont déchargé le TARDIS dans la cour.
Saat 16 : 30'u geçiyor. Benim de yapacak çok işim var.
Il est déjà tard, et j'ai tant à faire.
- Evet, ama çok işim var.
Oui, mais je n'ai pas le temps.
Alsana. Yapacak çok işim var! Tam bir sevimlilik ve sabır örneğisin!
Es-tu sûre d'avoir vu l'un d'eux prendre la serviette et entrer dans ce bâtiment derrière nous?
Yapacak çok işim var.
On a à faire!
Çok sağ olun, sirke gitmeyi çok isterdim ama davetiyeniz sizde kalsın çünkü bu gece başka işim var.
Une place pour le cirque? Gardez-la car, ce soir, je ne suis pas libre.
Çok işim var.
J'ai plein de choses à faire.
Imkan yok, çok isim var.
Pas le temps, je suis débordé.
Şahane. listede pek çok isim var.
Três bien. Il y avait beaucoup de noms sur la liste.
Cidden, şunu söylemeliyim, bence çok daha güzel bir sürü isim var.
Et mon idéal a toujours été d'aimer quelqu'un du nom de Constant.
İstediğini aldıktan sonra git, Al. Benim yapacak çok işim var.
Dépêche-toi!
- Bakariz. Hayir, Paris'de çok isim var.
- Non, j'ai des choses à faire à Paris.
Düzenli bir işim var. Kendimi çok iyi hissediyorum.
Je travaille.
- Yorgun musunuz? - Çok önemli bir işim var da.
- Merci, chère amie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]