English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ B ] / Bu da bir şey

Bu da bir şey translate Russian

2,125 parallel translation
Bu da bir şey yapmam gerektiği anlamına geliyor.
Что означает, что нужно что-то с этим делать.
Ama bir şey söylemem lazımdı. O yüzden insanlara yardım eden iyi polis demek dedim. Ki senin yaptığın da bu zaten.
Но мне надо было что-то ответить, и я сказал, что так называют хороших копов, которые помогают людям, в твоём случае это так и есть.
Gerçek anlamda hem de! Bu da aklıma bir şey getirdi tabii.
Кстати, это мне напомнило кое-что.
Bu kadar şey olduktan sonra, böyle bir operasyona tek bir şartla müsaade ederim, o da Gates'i getirip avucumun içerisine koyacağına söz verirsen.
В связи со всем этим, я могу санкционировать такого рода операцию, сынок, только если ты пообещаешь мне доставить Гейтса мне на блюдечке.
Size bombayı kanıtlayacak bir şey olmadığını söylüyorum, bir kimyasal test ya da bir ateşleyici düzenek, bu sadece bir yangın.
Я говорю, если нет реального доказательства того, что это бомба, типа химического теста, или фрагмента детонатора, это обычный пожар.
- Fiziksel ya da duygusal hiçbir şey hissedemeyen mikroskobik boyuttaki biyolojik bir parçayı bu kadar umursayanlar acaba kendisini istemeyen bir anne tarafından büyütülen çocuğun çektiği fiziksel ya da duygusal acıyı umursuyorlar mı?
- Насколько не все равно людям, которых заботит жизнь микроскопического биологического кусочка который не может испытывать ни физическую, ни эмоциональную боль, жизнь двухлетнего ребенка который родился у матери которая не хотела его и не могла о нем заботится?
Evet, Jess, bu tam da yeni, hipster, trend gençlerin yemek isteyebileceği bir şey : güveç.
Да, Джесс, это именно то, что модные хиппи этого тысячелетия хотят есть : запеканку.
Oldukça kötü göründüğünün farkındayım, ama bir düşünürseniz başınıza gelen onca şey arasında bu cidden o kadar da kötü değil.
Я знаю, кажется, что всё ужасно, но если вспомнить всё то, через что ваш народ уже прошёл, то всё не так плохо.
Bu o kadar da kötü bir şey değil dostum.
И это не так плохо, мужик.
Bu yüzden, erkek arkadaşım ya da ona benzer bir şey olmanı istemiyorum, sadece bunu benim gelişigüzel anlayışımla yapabilir misin onu merak etmiştim? Bu da tek eşlilik anlamına geliyor?
Именно поэтому, я не прошу тебя быть моим парнем или что-то подобное, но мне, просто, интересно, если бы ты случайно был со мной, ты мог бы быть моногамным?
- Nasıl yani? - Anladığım kadarıyla bu şey iki ya da daha fazla farklı hücreden oluşan tek bir organizma.
То, что мы обнаружили, похоже на единый организм, который состоит из двух и более генетически разнородных клеток.
İyice bak da içinde eksik bir şey olmasın. - Bu benim değil.
И убедись, что ничего не пропало, ладно? Это не моё.
Tamam da böyle bir şey sonucunda sadece korsanlar değil masum insanlar da ölecek! Dur biraz yahu! Masum insanları da bu işe karıştırmak...
которые не являются пиратами? чтобы все они стали жертвами!
Sana şunu da söyleyeyim, bu hepimize olabilecek bir şey genç hanım.
Запомни : такое может случиться с каждым из нас.
Önümüzdeki iki saat boyunca bu konuda bir şey bilmiyormuşum gibi yapacağım. Onlar gittikten sonra da sessizce sapıtacağım.
Собираюсь притворяться, что не знаю ничего о том, что я знаю следующие два часа, а потом тихонечко сходить с ума, когда они уйдут.
Haberin olsun da Wood, bu iyi bir şey değil.
Это вовсе не причина для радости, Вуд. Да ладно!
Bunu gerçek suçluyu ortaya çıkarmak için yaptım bu adamların isimsizlikten daha çok değer verdikleri bir şey varsa o da dünyaca ünlü olmaktır.
Я сделал это в надежде скрыть настоящего преступника, потому что, видите ли, единственным, чем эти люди дорожат больше, чем анонимностью, является всемирная слава.
Eh, bu hayattan öğrendiğim bir şey varsa, o da kalbine hükmedemeyeceğin.
За всю свою жизнь я узнала одну вещь... Ты не можешь контролировать сердце.
Hayır, değil. Çünkü aptalca bir şey yaptığında ki bu çok da uzun sürmeyecektir onun ne yapacağını bilemezsin.
Потому что, когда ты совершишь очередную глупость, что случится очень скоро, ты не знаешь, что она может сделать.
Sorun da bu, biz bir şey bilmiyoruz.
На данный момент, мы не знаем ничего.
Bir hastayı kaybetmek ya da ona zarar vermek cerrahların en büyük kabusudur ve bazen bu kaus gerçekleşir. Bilmen gereken şey doktorunun kendini çok kötü hissettiği ve suçluluk duyduğudur.
Потерять пациента или навредить ему - худший кошмар любого хирурга, но такое случается, и ты должна знать, что доктор чувствует ужасную вину.
Aslında bana bir şey öğrettiniz, bu da eğer Showcase'i kazanacaksam, bunu başarmamın tek yolu sesimi kullanmaktır.
Вы на самом деле научили меня тому, что единственное, как я могу победить в Зимнем Показе, это с помощью своего голоса.
Bu o kadar da beklenmedik bir şey değil.
Но разве ты ждал не этого?
- Roya, yaptığı şey belli masum insanları öldürüyor ki bu da gün yüzüne çıktı gerçekten böyle bir şey istediğine hayatta inanamam.
Ройа. Он прост напросто убивает невинных людей. Во имя будущего, которое...
Evet, şey, bu kızlar şeker ya da şakaya gitmek için fırsat bulamadılar bu yüzden, bu evde bir yerde biraz şeker var.
Да, что ж, у этих девочек не было возможности выпрашивать сладости, так что где-то в этом доме должны быть сладости.
Fidye istemeyi düşünüyorsan çok arkadaşım olmadığını başka bir şey yapmayı düşünüyorsan da bu garajın her yerinde güvenlik kameraları olduğunu söyleyeyim.
Я не пользуюсь кредитками. Если вы надеетесь на выкуп, у меня немного друзей.
İlginç tarafı da bu, bir şey söylemedi. O...
Дело в том, что она о нем не рассказывала.
Konseyin öldüğü yangın hakkında tek kelime etmedi ve güya korkudan titrememiz gereken bu daha şeytani şey hakkında da bir şey demedi.
Его мама в совете огня и он ничего не говорит об этом великом зле от которого мы все должны в ужасе дрожать.
Tam da bunun yürüyebileceğini düşünmeye başladığım anda- - Bu kadar güzel bir şey kötü olamaz yani, değil mi?
Как только я начала чувствовать, что может быть это сработает... что-то, что так приятно, не может быть плохим, так ведь?
Bakın, yanlış bir şey yapmadım ama eşimi de çocuklarımı da bu fotoğraflara ve spekülasyonlara maruz bırakmayacağım.
Послушайте, я не делал ничего плохого, но нет другого выхода что бы не вмешивать моих жену и дочерей в это... фотографии, спекуляция
Sanki bu konuda bir şey yapacaksın da.
Не то, чтобы вы собирались сделать что-то.
Nasıl olur da bu kadar çocukça ve aptalca bir şey yaparsın?
Как ты могла сделать что-то настолько ребяческое... - Ладно, ладно, ладно, ладно.
Bayan Matheson, bu makineyi bozacak bir şey yapmaya kalk da göreyim.
Сделайте вот что Миссис Мэтисон.
Anlaşma daha tamamlanmadı ama bu, bunun ilk büyük başarınız olmadığını göstermez veya heyecanlanacak bir şey olmadığını ya da kutlanacak bir şey olmadığını.
Whoa.
Penny'nin beni umursadigini biliyorum ve bu elemanla arasinda da bir sey olmayacak.
Я верю, что Пенни заботится обо мне, и ничего у нее с этим парнем не будет.
Biri ya da bir şey için bu işe bulaşmış gibi görünüyor.
Похоже, он был кому-то должен за что-то.
Her zaman zor. Bu da bu zorluğu hatırlatan küçük bir şey.
Это всегда сложно, а это еще одно напоминание.
Bazen diğer organlarda da soruna yol açabilir vücudunda ve bu kaçındığımız bir şey.
Иногда такое состояние приводит к отказу других органов, и именно этого мы опасаемся.
kayıtlara geçsin diye söylüyorum, Wood eğer Reggie Eagle'da ki bir geceden sonra eve gelseydi işte bu yeni bir şey olurdu.
И что тут такого, Вуд? Я бы удивился, если бы он пришёл. Тем более после вчерашней тусовки в'Орле'.
Hatırlayınca da anneme ve bu tokaya ilişkin bir şey öğrenebiliriz.
как заколка моей матери оказалась у тебя.
Hatırlayınca da anneme ve bu tokaya ilişkin bir şey öğrenebiliriz.
мы сможем узнать о моей маме.
Bu gece bana anlatmak istediğiniz bir şey gördüyseniz benimle dışarıda konuşabilirsiniz.
Если вы видели сегодня что-то, о чем вы хотите со мной поговорить мы можем поговорить на улице.
Eğer bize söylemediğin bir şey yaptıysan bu da teyzen uzun bir süre hapiste kalacak demektir.
Понимаешь, если ты что-то знаешь, но умалчиваешь, она может попасть в тюрьму, надолго.
Buzullar eriyor Afganistan'da bir şey daha patlamış Demokratlar bir ödlek topluluğu, grip salgınları MoMA'ya damgasını vuran de Kooning, küf yeşili bu yazın moda rengiymiş aptal Yankee'ler de yine kaybetmiş.
Ледники продолжают таять, еще что-то взорвалось в Афганистане, демократы - кучка жополизов, пандемия гриппа, де Кунинг в MoMA, зеленый лайм - хитовый цвет для лета и тупые Янкиз снова проиграли.
Biraz klişe olacak ama, evlat, takım içinde "ben" diye bir şey yoktur, ve bu takımda da "ben" olmayacak.
Это банально, но в команде нет "я".
- Evet. Eniştemin kuzeninin metresi Puma'nın reklamlarını yürütüyor, bu yüzden bana da bir kaç şey ayarladı.
Любовница кузена моего зятя работает в Puma, подкинула.
Tercih yapmalıyız. Ya durur bekleriz ya da bu fişek tabancalarıyla aptalca bir şey yaparız.
Либо сидеть и ждать, либо взять ракетницы и отмочить номер.
Anı yaşamak güzel şey ama bu "anın" en güzel yanı da yarın başka bir "an" daha olacak olması.
Это неплохо "жить в настоящем моменте". Но лучшая часть "момента", что за ним следует ещё один завтра.
Guatemala'da bir telefon, daire ya da herhangi bir şey almaya kalktığında işte bu ülke de oradaki gibi olur.
Пытался ли ты позвонить, снять квартиру или что угодно сделать... В Гватемале? А вот как там всё и было бы.
Bu işi bok edebilecek bir tek şey var o da karın!
Всё, что может это дело провалить, а точнее, кто - ТВОЯ ЖЕНА!
Bu akşam ya da başka zaman için aklımda olan bir şey değil. Tamam.
Немножко не то, что я планировал на сегодня... да и вообще когда бы то ни было.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]