Çok yakın traducir español
8,978 traducción paralela
Çıktığı kız çok yakın arkadaşımız olur. Henry gibi bir adamı bulduğu için çok şanslı.
Bueno, la chica con la que sale es una... una buena amiga nuestra.
Çok yakınız.
Estamos muy cerca.
Üzgünüm geçen yıl fazla etrafta yoktum. Ama karılarımızın bu kadar çok yakın arkadaş olması oldukça garip.
Siento no haber estado mucho el último año, pero es que es extraño con nuestras mujeres siendo tan buenas amigas.
Çok yakın.
Casi estamos encima.
Şimdi böyle düşünmesen de, çok yakında FSB'nin hakkımda neler bildiğini bana anlatacaksın.
No creas que va a ser ahora, pero pronto me contarás todo lo que la SFS sabe sobre mí.
Ama Robert ile çok yakınız.
Pero Robert y yo somos muy cercanos.
- Ama çok yakın arkadaştınız.
Pero erais íntimas.
Çok yakın.
- Muy cerca.
- Artere çok yakın...
- Está cortando muy cerca de...
Superior mezenterik artere çok yakın çalışıyor.
Está muy cerca del mesenterio superior. Ya sé.
Fırtına çok yakın.
La tormenta está demasiado cerca. Vamos.
İkiniz çok yakın değildiniz biliyorum. Ama, bak... hâlâ o roman taslağını en kısa sürede bekliyorum.
Sé que Uds. no eran muy unidas, pero, mira... aún necesito que me envíes ese manuscrito... lo más pronto posible.
Çok yakınız.
Cerca.
Barut kalıntıları çok yakın mesafeden vurulduğunuzu belirtiyor, Eugene Visser'in "en az 25 metre uzakta" olduğunu doğrulamadınız.
Los residuos de pólvora indican que fue disparado a quemarropa, sin embargo, usted testifica que Eugene Visser estaba "al menos a 25 pies de distancia."
Benim için çok kuvvetli, çok yakın birşey için bir iyilik yapıyordum Jason'ın yap...
Estaba haciéndole un favor a un muy poderoso, rico y muy dentro-del-armario amigo mío con quien Jason estuvo...
Kalbime çok yakınsın.
Estás tan cerca de mi corazón.
Çok yakın. Ne yapacağız?
Está demasiado cerca. ¿ Qué haremos?
Gel, istasyon çok yakın.
Vamos, la estación está cerca.
Özgürlüğün çok yakın.
Tu libertad está tan cerca.
Çok yakında artık canını sıkmıyor olacağım.
Pronto saldré de tu vida.
Bu gezegendeki hükümeti idare etmeye çok yakınsın.
Estás a un par de latidos de gobernar este planeta.
Çok yakın arkadaşlar için kullanılan Japonca bir sözcüktür.
Es una palabra japonesa para los amigos muy íntimos.
Onların kanını kullanıyorlar, ve çok yakında burda işler çirkinleşecek.
Ya están usando su sangre y las cosas acá se pondrán muy mal rápidamente.
- Çok yakınız Wick!
¡ Estamos demasiado cerca, Wick!
- Hâlâ çok yakınız.
Aún estamos demasiado cerca.
Yalnızca çok yakın bir arkadaş veya aileden biri bilinçaltı dünyasına girebilir.
Solo una persona cercana puede entrar al mundo del subconsciente... o un miembro de la familia.
Bana her şey çok yakın.
Todo me resulta tan cercano.
Böyle yerlerin şehre çok yakın olması beni deli ediyor.
Me enloquece que sitios como este estén tan cerca de la ciudad.
Görünüşe göre çok yakın zamanda ve kırık tırnağının altında kan var.
Recientemente, por el aspecto, y tiene sangre debajo de una uña rota.
Alice, iki yara birbirine çok yakın.
Alice, dos heridas, muy cercanas.
İki mermi omurgaya çok yakın saplanmış.
Dos balas alojadas muy cerca de la columna.
Birbirlerine çok yakın mı ne.
Están demasiado juntos o algo.
Ülkesi parçalanmaya çok yakın.
Su país está muy cerca de caerse a pedazos.
Herşeye rağmen, çok yakın olduğumuz zamanlar vardı.
A pesar de todo, hubo una época en la que nos queríamos.
Bana çok yakın duruyordu, konsantre olamadım.
Estaba tan cerca de mí que no podía concentrarme.
Pencereler yükseklik olarak uyuyor, ama yara açısına bakarsak çok yakın.
Las ventanas podrían permitir la altura, pero están demasiado cerca basándome en el ángulo de la herida.
- Sonumuz çok yakın. - Aynen.
¡ El fin está cerca!
Çok yakın ama uzak bir o kadar
# Tan cerca y no lo puedo alcanzar #
İkiniz çok yakındınız.
Sé lo cercanos que eran ustedes dos.
- Ama bu çok yakın.
Esos hombres son militares.
- Çok yakın olmalılar.
Tienen que estar cerca.
Belki de çok daha yakın zamanda.
Quizás más pronto que tarde.
Çok eğlenceli ama en yakın arkadaşımı özlüyorum.
Es muy divertido, pero echo de menos a mi mejor amigo.
Basketbol oynamak, burs almak ve daha fazla Calculus almak için neden Calculus'u geçmek zorundayım anlamıyorum. - Çünkü Will, bu dünyada seni çok ileriye götürecek olan şey sadece yakışıklılığın. - Her neyse.
No veo por qué debo aprobar cálculo para jugar baloncesto para una beca para ver más cálculo.
Pek çok kişinin evi buranın yakınlarındandır.
Hay montones de casas cerca de aquí.
Çok yakışıklı bir adamsın.
Eres un sujeto muy guapo.
- Kurbanı diz çökmüş bir halde yakın bir mesafeden vurmuş. Bu bir soygun değil de daha çok infaz gibi.
La víctima fue disparada hacia abajo en la cabeza a quemarropa mientras estaba arrodillada, eso no es un asalto, es una ejecución.
Ne, çok mu yakın?
Eso ha sido cruel.
Birlikte cok yakın çalıştiginizi soyledin
Me ha dicho que trabajaban muy de cerca.
Oysa çok... Genç ve yakışıklısınız.
Y usted tan joven y atractivo.
Bence tek gördüğün şey bir çok insan sırtı, birbirine oldukça yakın insanların sırtı.
No lo se quizas viendo a toda esta gente, tan juntas.
çok yakında 217
çok yakınız 26
çok yakındık 20
çok yakındı 49
yakın 111
yakında 470
yakında görüşürüz 149
yakından 16
yakınlarda 19
yakında bitecek 16
çok yakınız 26
çok yakındık 20
çok yakındı 49
yakın 111
yakında 470
yakında görüşürüz 149
yakından 16
yakınlarda 19
yakında bitecek 16
yakın onu 19
yakın zamanda 23
yakına gel 23
yakında burada olur 18
yakınlaş 16
yakında öğrenirsin 19
yakında mı 21
yakında hava kararacak 20
yakında öğreniriz 28
yakında ölecek 18
yakın zamanda 23
yakına gel 23
yakında burada olur 18
yakınlaş 16
yakında öğrenirsin 19
yakında mı 21
yakında hava kararacak 20
yakında öğreniriz 28
yakında ölecek 18
yakından bak 36
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53