English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ E ] / Eve gitti

Eve gitti Çeviri İspanyolca

643 parallel translation
Eve gitti.
Se fue a casa.
Sen gittikten bir gün sonra St.Louis'e eve gitti.
Regresó a St. Louis un día después de que te fuiste.
Eve gitti.
Se ha ido a casa.
Doğruca eve gitti.
Pero se ha ido a casa.
Eve gitti!
Regresó a casa. ¿ Qué hacen ustedes dos?
Morgan ve çocuklar eve gitti...
Morgan y los demás se han ido a casa.
Hasta, eve gitti.
Está enfermo en casa.
Hiçbir şey söylemedi. Eve gitti ve kendini öldürdü.
Ella no contestó, volvió a casa y se mató.
Yapması gereken bir işinin olduğunu söyledi ve eve gitti.
Dijo que tenía algo a hacer y se fue a su casa.
Muhtemelen eve gitti ve hemen yattı.
Probablemente regresó a casa y se acostó.
Eve gitti, hastaymış.
No veo al nuevo empleado... Antoine.
Sonra eve gitti. Kimin dairesine gitti?
Allí estuvo una hora y media larga, y volvió a su casa.
Onun sorunu şu, beni dinle bu sabah mecbur olduğu için eve gitti.
Su problema es... El volvió a casa esta mañana porque era lo que se supone que haría.
- Eve gitti.
- Se ha ido a casa.
Birkaç dakika sonra kendine geldi, aslında ölmediğini fark etti ve fazlaca içtiği brandy'lerden sonra sendeleyerek eve gitti.
A los pocos minutos, volvió en sí, vio que no estaba muerto, tomó unas copas y se marchó.
Onların yarısı eve gitti.
La mitad se fue a su casa.
Sarah da nereye kayboldu? Eve gitti.
- ¿ Adónde se ha ido Sarah?
Dr. Soltermann yemekten sonra eve gitti.
El Dr. Soltermann se fue a casa después de la cena.
Pes etti. - Eve gitti. İnanabiliyor musun?
Se puede decir que lo mandaron a casa.
Peki, mademki eve gitti, onun hakkında ne düşünüyorsun?
Entonces? Ahora que él ya se fue, cual es su opinión?
Ne demek eve gitti?
¿ Cómo que se fue a casa?
Sonunda, Lois ilk eşimin ismi buydu dayanamadı ve eve gitti.
Al final, Lois mi primera mujer, no pudo aguantar más y se volvió a casa.
- Eve gitti.
- Se fue a su casa.
- Eve gitti ağam. Babayla.
- Se fue a casa con su padre.
Ve ertesi sabah yeni kıyafetlerini giyerek ya da en azından yeni pantolonu üstündeyken eve gitti ve bir daha görülmedi.
Y así, la mañana siguiente, usando su ropa nueva, o al menos sus nuevos pantalones, volvió... y nunca fue visto de nuevo.
- Eve gitti.
- Ha ido a casa.
Sen aradıktan hemen sonra eve gitti.
Ella se fué a casa justo después que le llamaste.
Belki de eve gitti.
Quizá volvió a la casa.
Striptizci ile birlikte eve gitti.
- Se fue a casa con la nudista.
Eh, sanırım Wanda eve gitti, ha? Henry.
huh?
- Eve gitti.
- Ya se ha ido a casa.
Oğlu buradaydı ama eve gitti
Su hijo ha estado aquí pero se marchó a su casa.
İki yıI önce yurt dışına mutlu, neşeli biri olarak gitti peki ya şimdi eve nasıI biri olarak döndü?
Hace dos años, un hombre feliz y sonriente se fue al extranjero... ¿ Qué clase de hombre ha vuelto a casa?
İyisimi ona söyle, Betty ördek-avına gitti. Ve eve geç dönecek.
Bueno, dile que Betty se ha ido de caza y que no volverá hasta tarde.
Belki de eve vicdanını değiştirmeye gitti.
Tal vez fue a casa a cambiarse la conciencia.
Düğününden çıkıp eve geldiği gece onu görmeliydin. Elleriyle yaptığı kulübesine gitti. Güneş doğuyordu.
Deberías haberle visto la noche de su boda, cuando llegó a la casa, amanecía.
Tanizaki, babam eve mi gitti?
¿ Se ha ido papá a casa?
O bir hata yaptı, başka birini öldüreceğini düşündü, yanlış eve falan gitti.
Fue un error. Creyó que mataba a otro. Se equivocó de casa.
Atlanta'ya gitti, sonra eve gelmedi, çünkü çok iyi vakit geçiriyordu.
Fue a ver a su prima hace un mes y no quería volver porque se lo estaba pasando bomba.
Sizin eve gitti.
- Oh, gracias.
- Eve yeni gitti.
- Acaba de irse a casa.
Sonuçta o da Truva savaşına gitti, ve canı eve gitmek hiç çekmediği için, yapabildiği kadar yolculuk yapmaya devam etti.
Y por eso partió a la guerra de Troya, y puesto que no le apetecía volver a casa, siguió viajando tanto como pudo.
Babama, karımın dün eve gelmediğini söylediğimde çok öfkelendi ve arabamı alıp gitti ve ben de belki buraya gelmiştir diye kalkıp buraya...
Al decirle que no volvió anoche se alteró y se fue en mi auto. Finalmente decidí venir, pues tal vez...
Bu sefer Yamagata bolgesinin karsisindaki, Hirosakiye gitti, bulunup eve donmeden once Fukushima bolgesine kadar gitmeyi basardi.
Esta vez huyó a Hirosaki, cruzó la Prefectura de Yamagata, y se llegó hasta la Prefectura de Fukushima, antes de ser descubierto y regresar a casa.
Bay Rossetti eve uyumaya gitti.
El Señor Rossetti se ha ido a casa, mañana tiene que ir pronto a la playa.
Ama bir gece, köyünün yakınındaki bir villaya, ziyafete gitti. Eve dönüş yolunda atı bir dört yol ağzına geldi ve daha ileriye gitmedi.
Pero una noche fue a... una gran fiesta a una villa cerca de su pueblo y cuando volvía a casa, llegando a un cruce, el caballo se puso en pie y no seguía adelante.
- Eve erken geldi, sonra yine gitti.
- Ha salido.
Eve geldi,... bavulunu topladı ve çekip gitti.
No pasó nada. Vino a casa, hizo su equipaje y se marchó.
Gitti köpek! - Eve gitmek istiyorum.
- El perro se fue. ¿ Lo ves?
Amirim hastalandı, eve erken gitti.
Mi supervisor tuvo que ir a casa temprano.
Ama ben eve dönerken, olağanüstü davranışın kafama takıldı ve düşünmeye başladım. Açıkçası, tarzın hoşuma gitti.
Pero al regresar a mis tierras, vuestra conducta me pareció asombrosa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]