English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ N ] / Neredeyse

Neredeyse Çeviri İspanyolca

44,591 parallel translation
Alan benim için neredeyse ölüyordu.
- ¡ Por favor! Alan casi muere por mi culpa.
Neredeyse bitti.
Ya casi estás ahí.
- Neredeyse tamam.
Casi llegamos.
Makalem neredeyse bitti aslında ama senden de bir alıntı yapmak istedim Brian.
Estoy casi terminando mi artículo en realidad, pero quería tener una cita suya, Brian.
Neredeyse yeterli değildi.
No fue suficiente.
Evet, neredeyse... kendi tutuklanmayı istemiş gibi.
Sí, casi como... Como si quisiese ser pillado..
Biliyor musun bebekken seni neredeyse köpek barınağında bir köpekle takas etmediğime pişman olacağım.
, esto casi me hace arrepentirme de que cuando eras bebé te llevé a la perrera para tratar de cambiarte por un perro.
Neredeyse hiç burada değilsin.
Casi nunca estas aquí.
Unut gitsin, neredeyse bin dolar.
Olvídalo, es casi mil dólares.
Nassar, neredeyse bin kişiyi öldürmekle övünüyordu.
Nassar presumía de haber matado a casi mil personas.
Masasını kurdu. Seçmen listesini güncelledi. Neredeyse 23 yıldır yaptığı gibi.
Preparó su mesa y actualizó su censo electoral, como ha hecho durante casi 23 años.
Neredeyse anında kıpırdayamaz hâle geldik. Vurulduk.
Los insurgentes estaban fuertemente armados y... nos acorralaron casi inmediatamente.
- Hannah dün gece neredeyse ölüyordun.
- Hannah. Casi moriste anoche.
Bak... Bak ben neredeyse başarıyordum.
Sabes... ¿ Sabes que casi lo logro?
Ama neredeyse bir ajanı boğuyordu.
Pero casi ahoga a una funcionaria.
Neredeyse geçemiyorduk, ha?
Esa estuvo cerca, ¿ eh?
Ve bu neredeyse elenmemize sebep olduğun için değil.
Y ni siquiera es porque casi nos haces eliminar a todos.
- Bu neredeyse bitti.
- Ya casi termina.
20 yaşından önce bebeğin olursa anne, bebeği neredeyse hiç göremez.
Al tener un hijo antes de los 20, la madre apenas lo ve al bebé.
Babam neredeyse her gün tamir ederdi.
Mi papá la reparaba casi a diario.
Burada, neredeyse her bitki tehlikeli dikenlerle kaplıdır.
Aquí, casi todas las plantas están cubiertas con feroces espinas.
Yol yardım servisini aradım, neredeyse gelirler.
He llamado a un servicio de coches. Sí, ya casi están aquí.
Neredeyse on kilometrelik bir alan demek bu. Başladığımız yere geri döndük.
Un radio de búsqueda de 16 km. Volveríamos a donde empezamos.
Hani rüzgâra karşı zar zor eğilen neredeyse yere paralel olan insanların videosu vardı ya.
¿ Conoces esos videos en los que las personas se inclinan tanto en el viento que se quedan casi en posición horizontal?
- Katran katmanının altına indiğimde neredeyse zifiri karanlık.
Cuando voy bajo una capa de alquitrán, es casi la oscuridad total.
Bu sığınak uzun zaman önce neredeyse her türlü şeye dayanabilecek şekilde inşa edilmiş.
Este refugio lo construyeron hace mucho tiempo para resistir casi cualquier cosa.
O kızıl sürtüğün memelerine bakarken neredeyse beni ezip geçecektin.
Casi me atropellas cuando te comías con los ojos los pechos de esa puta pelirroja.
Tablolar her neredeyse onları kendimiz bulmak zorundayız.
Donde sea que estén esas pinturas, vamos a tener que encontrarlas por nuestra cuenta.
Sen neredeyse hiçbir şey istemezken
Tú, que preguntas lo poco que puedes.
- Ağzın neredeyse oraya atarsın onu.
- Ve preparando tu boca.
Little Jay ve ekibi babamı neredeyse öldürdüğünde sen de buradaydın... yine o operasyonu mu konuşacağız?
Estabas aquí cuando Little Jay y su banda casi matan a mi padre ; ¿ quieres hablar de la operación fallida?
Konferans kimlikleri neredeyse klonlanmıyordu.
Los pases para la conferencia casi no clonaban.
Bunu görmediği için neredeyse sevindim. Çünkü...
Casi me alegro de que no esté aquí para ver esto, porque es...
Bir adam gözlerimin önünde neredeyse ölüyordu.
Vi a un hombre a punto de morir delante de mí.
Neredeyse yemek vakti geldi.
Ya casi es la hora de la cena.
Amanda'nın Nightingale'in ilk hedefi... olmasının üzerinden neredeyse 20 yıl geçti.
Casi 20 años han pasado del día que Amanda fue el objetivo del Nightingale.
Sinirliydi neredeyse.
Ha sido casi agresivo.
Bunlar geçmişimden birer eser gücümün neredeyse sonsuz olduğu zamanlardan.
Son artefactos de mi pasado, de un tiempo en que mi poder era casi absoluto.
Her neredeyse ondan vazgeçmediğimi biliyordur umarım.
Donde sea que esté, espero que sepa... - que no me rendiré. - DÍAS DE DEBBIE EN CAUTIVERIO : 317
Bunlar, Himalayalar'ın yüksekliğinin yanında adeta birer cücedir. Ama yine de o kadar sarptır ki bazı noktalarında ayak basacak yer bulmak neredeyse imkansızdır.
Puede que solo tengan parte de la altura del Himalaya, pero son tan vertiginosamente empinadas que en muchos lugares es casi imposible conseguir un punto de apoyo.
Bu yamaçlar o kadar diktir ki burada durgun su bulmak neredeyse imkansızdır.
Estos lugares de aprendizaje son tan escarpados, que apenas puede estancarse agua aquí arriba.
Kış süresince kartallar bile neredeyse her zaman leşlerle beslenir.
Durante el invierno, incluso las águilas dependen completamente de la carroña.
Annesi, yavruyu başarıyla büyüttü ama onun için yaşam zorlu olacak ve neredeyse her zaman yalnız yaşayacak.
Su madre ha tenido éxito criándola, pero la vida que se le presenta será desafiante y la pasará casi toda sola.
Brezilya'daki bu cangıl gibi bazılarında o kadar çok yağmur yağar ki yılın bir kısmında ağaçlar neredeyse tümüyle su altında kalır.
En algunas selvas, como aquí en Brasil, llueve tanto, que durante una época del año, los árboles están casi totalmente sumergidos.
Bu karanlık, karmaşık sularda neredeyse tamamen körleşmişlerdir. Bu yüzden yavaş hareket eder sonarlarını dikkatle kullanıp orman zeminini tarayarak balık ararlar.
En estas turbias y enredadas aguas, se han vuelto casi completamente ciegos, por lo que se mueven lentamente, usando su radar cuidadosamente para escanear el sotobosque por peces.
Tırnaktan daha büyük olmayan minicik bir erkek. Neredeyse tümüyle şeffaf. Tam da ihtiyaç duyduğu gibi.
Un macho, y enano, no más grande que tu uña y casi completamente transparente... lo que necesita ser.
Bu kalabalık dünya icatla o kadar dolu ki karadaki neredeyse her türden hayvan kendi kökeninin izlerini sürebilir. Biz dahil.
Este concurrido mundo está tan lleno de ingenio que casi todos los animales de la tierra pueden rastrear sus orígenes hasta aquí... incluidos nosotros.
Su o kadar bulanık ki yunus neredeyse görünmez kameranın dibine gelse bile.
El problema es que el agua está tan turbia que el delfín es casi invisible, hasta cuando está justo al lado de la cámara.
Neredeyse hiç yiyecek ya da su olmayan bir dünya düşünün.
Imaginen un mundo con apenas comida y agua.
Bu çöldeki neredeyse her bitkiyi kaplayan dikenler birçok hayvan için korunma ve barınma imkanı sağlayabilir.
Las espinas que cubren casi cada planta en este desierto pueden proveer protección y refugio a numerosos animales.
Yağmurlardan sonra belirir fakat neredeyse geldikleri hızla yok olurlar.
Aparecen tras las lluvias, pero se desvanecen casi tan rápidamente como se formaron.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]