English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ö ] / Öldürmek

Öldürmek Çeviri Fransızca

17,249 parallel translation
Beni öldürmek isteyen Çöl Kurdu'nun silahı var.
La louve du désert qui tente de me tuer en a une.
- Onu öldürmek istiyor.
Regarde, il veut le tuer.
Mason'ı öldürmek isteyen biriyle dövüşmek istiyorsan gidip Parrish'i bul.
Tu veux te battre contre quelqu'un qui veut tuer Mason? Va voir Parrish.
Bu akşam kaç kişiyi öldürmek zorunda kalacağımı sen söyle.
Dis-moi combien de gens je vais devoir tuer ce soir.
Neden kendini böyle öldürmek istiyorsun?
Pourquoi est-ce que tu veux te tuer comme cela?
Onu öldürmek istemeyiz.
On ne veut pas le tuer. OK, on va commander.
Neden öldürmek için
Mais pourquoi tuer pour ça?
Hala Nathan'ı öldürmek istiyorum.
Je veux toujours tuer Nathan.
Buraya birilerini öldürmek için gelmedim ki.
J'étais pas venu pour tuer.
Küçük bir ordu tarafından desteklenen Mikael, çocuklarını öldürmek için bastırılamayan bir arzuyla saldırdı..
Dirigé par le désir insatiable d'assassiner ses enfants, Mikael est descendu, accompagné par une petite armée.
- Beni öldürmek istediğini biliyorum.
Je sais que tu veux me tuer.
- Onu bu gece öldürmek hoş olmazdı.
Ce serait malpoli de le supprimer maintenant.
Çünkü, Merlyn'i öldürmek istiyorsan kılıcı kendin sokmalısın ve sokamazsan ya da sokmazsan bu durumda pazarlık yapmamız gerekecek.
Parce que si tu veux tuer Merlyn, tu dois mener l'épée et si tu ne peux pas, où ne veux pas, nous aurons alors besoin de négocier un compromis.
Malcolm Merlyn'i öldürmek zorundasın.
Tu dois tur Malcolm Merlyn.
Rehin tuttuğun insanları öldürmek öyle hissetmeni mi sağlayacak yani?
Donc tuer tout les gens que vous gardez en otage va vous aider à ne plus vous sentir impuissant?
Bak, hepimizin hüzünlü hikayeleri var ama insanları öldürmek çözüm değil.
On a tous une histoire triste, mais tuer des gens n'arrange rien.
O zaman sadece ikinizi öldürmek durumunda kalacak.
Bien, parce qu'alors il a juste besoin de vous tuer.
Onu öldürmek zorunda kaldım Lyla.
J'ai dû l'abattre, Lyla.
Küçük kardeşimi öldürmek zorunda kaldım.
J'ai dû tuer mon petit frère.
Beni öldürmek zorundasın Oliver.
Tu dois me tuer, Oliver.
Onu öldürmek zorundaydım Lyla.
Je dois le mettre à terre, Lyla.
Darhk bu yüzden onu öldürmek istedi.
C'est pour ça que Darhk le voulait mort.
Canavarı öldürmek için canavar olmak gerekir.
Il faut un monstre pour tuer un monstre.
Birilerini öldürmek için zamanım var artık yani, tabiri caizse.
Ce qui me laisse un peu de temps à tuer, façon de parler.
Sadık destekçileriniz kanunsuzları öldürmek zorunda kalacaklarını düşünmüyorlardı bence.
Je ne suis pas sûr que tuer des justiciers soit pourquoi vos fidèles partisans ont signé.
Karınız da olabilir... Ama Damien, ilk seni öldürmek isterim.
Ce sera peut-être votre femme, mais Damien, vous êtes mon premier choix.
Dejavu yaşıyorum yine. Sen yemsin, ben de kocanı öldürmek için bekliyorum.
Ça sent le déjà-vu, vous en appât, moi attendant de tuer votre mari.
Taiana, bunu almak istiyorsan beni öldürmek zorunda kalacaksın. Ve ben öldürmeyeceğine inanıyorum.
Taiana, si tu veux la récupérer, tu vas devoir me tuer, et je parie que tu ne le feras pas.
- Selam Stewie! Kâbus görmene sebep olduğu için o canavarı bulup öldürmek için geldim.
Je suis là pour trouver et tuer le monstre qui cause tous tes cauchemars.
Gretchen seni öldürmek istiyor! Ve de paketimizin olduğunu bildiren bir fiş var.
Gretchen veut te tuer, et j'ai un reçu qui dit qu'on a un colis?
Şu anda kendimi öldürmek istiyorum. " Bu yerden kurtulmam gerek.
"Oh... mon Dieu, je veux me tirer une balle, là."
Aklımdak tek fikir oraya çıkıp hepsini öldürmek.
La seule idée qui me vient, c'est de monter là-haut et de les descendre.
Tek çare, onu öldürmek miydi?
Et le tuer était le seul moyen?
Onu öldürmek için kaç Elçi gönderdiklerini biliyor muyuz?
Sait-on combien de Messagers ont été renvoyés pour le tuer?
Tanık, benim gibi Zaman'ın içine çökmesini engelleyen insanları öldürmek istiyor. Ama sonsuza kadar dayanamayız.
Le Témoin détruit les gens comme moi, ceux qui empêchent le temps de s'effondrer sur lui-même, mais nous ne pourrons pas le retenir toujours.
Senin gibileri öldürmek için zamanda geriye gönderilen suikastçiler.
Ce sont comme des tueurs envoyés dans le temps pour éliminer les gens comme toi.
Beni öldürmek mi istiyorsun?
Tu veux me tuer? Tue-moi.
Altın kazı öldürmek istemezsin.
On ne veut pas tuer la poule aux œufs d'or.
Onu öldürmek isteğini düşünmüyorum.
Je ne pense pas qu'il soit supposé la tuer.
Lash'in amacının Hive'ı öldürmek olduğuna inanıyorum.
Je crois que l'objectif de Lash est de tuer Hive.
Lash Hive'ı öldürmek için burada değildi.
Et si Lash n'était pas là pour tuer Hive?
Savage'in durumunda adam öldürmek için.
Dans le cas de Savage, c'est tuer des gens.
Bu da onu öldürmek imkansız demek.
Ce qui veut dire qu'il sera peut-être impossible à tuer.
Genelde kurbanı kurtarmanın yolu orijinal yaratığı öldürmek.
Comme on pouvait s'y attendre, le moyen pour sauver les victimes est de tuer la créature originelle.
Tek yapmamız gereken, kurtlarla dolu balçıktan yapılmış ölümsüz bir yaratığı öldürmek.
Tout ce qu'on a à faire c'est de découvrir comment tuer une créature visqueuse immortelle avec un mauvais virus.
Yaratığı öldürmek için yeterli olur mu sence?
Vous pensez que ce sera assez puissant pour tuer la créature?
- Öldürmek istememiştim.
J'ai pas vraiment fait exprès.
Adamlarının beni öldürmek için hazır bulunduğunu biliyorum.
Je sais que tes hommes se tiennent prêts à me tuer.
Bence planın annemi öldürmek için beni kullanmak.
Je crois que tu prévois de m'utiliser pour tuer ma mère.
Umarım seni öldürmek zorunda kalmam.
J'espère vraiment que je n'aurais pas à te tuer.
Umarım seni öldürmek zorunda kalmam.
J'espère vraiment que ne pas avoir à te tuer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]