Üzgünüm evlat Çeviri Fransızca
76 parallel translation
Çok üzgünüm evlat.
Je suis désolé.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm evlat ama, küçük hanım galoşlarını unutmuş.
Désolé, mon petit Buddy, mais la petite dame a oublié ses galoches.
Bak dinle sana patladığım için üzgünüm evlat.
Désolé de t'avoir laissé tomber, petit.
Seni babana ulaştıramadığım için üzgünüm evlat.
Désolé de ne pas t'avoir rendu à ton père, gamin.
O kadar acıdığı için üzgünüm evlat.
Désolé que ça te fasse autant de mal, petit.
Söylediğim için üzgünüm evlat, ama baban burada çalışmıyor.
Navré de te le dire, ton père ne travaille plus ici.
Seni çalışma kampına yolladığımız için üzgünüm evlat.
Désolé de t'avoir envoyé au camp de travail, fiston.
Bunun için üzgünüm evlat
Désolé, Fiston.
Bak, üzgünüm evlat.
Désolé, fiston.
Seni mirasını kanıtlaman için zorladığıma üzgünüm evlat.
Désolé de t'avoir poussé à vivre ton héritage.
Bu iş yürümediği için üzgünüm evlat.
Je suis navré que ça n'ait pas marché, fils.
Çok üzgünüm evlat.
Je suis vraiment navré.
Hevesini kaçırdığım için üzgünüm evlat ama işin % 90'ı bu.
Désolé de faire éclater votre bulle, enfant, mais ce est 90 % de l'emploi.
- Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm evlat.
- Désolé de t'avoir laissé tomber fiston.
Çok üzgünüm evlat. Belli ki çok uğraşmışsın buna...
Désolé, tu as travaillé dur sur ce truc.
- Çavuş üzgünüm ama onlarla konuşmak aceleye gelmez. Sorun değil evlat.
Désolé, sergent, mais il faut du temps pour leur parler.
Baban için üzgünüm, evlat, en azından onu buldun.
Tu as trouvé ton pere. J'en suis heureux pour toi.
- Merhaba, evlat. Geciktiğim için üzgünüm.
- Je suis en retard...
Kötü bir evlat olduğum için üzgünüm Baba.
Père, je regrette d'être un mauvais fils.
üzgünüm, evlat--artık yeni bir efendim var.
J'ai un nouveau maître.
Köpeğin için üzgünüm, evlat.
Je suis désolé pour ton chien, fiston.
- Ben de üzgünüm, evlat.
Je regrette aussi.
Senin için üzgünüm, evlat.
J'ai de la peine pour toi, mon gars.
Bu şekilde düşünürseniz, ben kötü bir evlat oldum ama ben çok gerçekten çok üzgünüm.
Vu comme ça, je n'ai pas été un très bon fils, je suis vraiment... vraiment désolé.
Bak evlat. Bu şekilde olduğu için üzgünüm ama bitti artık.
Je suis navré que ça ait mal tourné...
Ben de üzgünüm, evlat.
Je suis désolé aussi, fils.
Evlat, riyakarlık etmek istemem, ama üzgünüm.
Sans vouloir être déloyale, je suis désolée.
... Aaaaah! Oh, üzgünüm. Yanlış köpek evlat.
Désolé, il y a erreur sur le chien, petit.
- Evlat, üzgünüm.
- Désolé, fiston.
Bu şekilde olduğu için üzgünüm, evlat. Fakat kendini fazla zorlama.
C'est regrettable, mais ce n'est pas un échec personnel.
Dinle, evlat, senden şüphe ettiğim için üzgünüm.
Écoute, fils, je m'en veux d'avoir douté de toi.
Sünger Bob, evlat. Senden kuşku ettiğim için üzgünüm.
désolé d'avoir douté de toi.
Ben üzgünüm, evlat.
Je suis désolée mon fils.
Bunları duyduğun için üzgünüm, evlat.
Désolé que t'aies dû entendre ça.
Bak, evlat, üzgünüm. Biraz kazanıp, biraz kaybedersin, değil mi?
Navré, c'est des choses qui arrivent.
Gerçekten üzgünüm, evlat.
Je suis vraiment désolé.
- Ooh, üzgünüm. - Ne zaman istersen, evlat.
A votre service.
Çok üzgünüm evlat.
Désolé, mon grand.
Ve bunun için çok üzgünüm, evlat çünkü gerçekten anlayacağını umuyorum.
Je suis désolé, fiston, parce que j'espère que tu me comprends.
Bunu söyleyeceğim için üzgünüm, evlat ama seçmeler tamamlandı.
Désolé de te décevoir fils, mais la sélection est terminée.
Bunun için üzgünüm. Yapma evlat.
- Je suis désolé pour tout ça.
Kardeşini iblis evlat olarak gördüğün için üzgünüm ama, ama benim 1300 dolar 27 sente ihtiyacım var.
Désolée que tu penses que ton frère soit le mal incarné, mais j'ai besoin de 1 300 dollars et 27 cents.
Yanında olamadığım için üzgünüm, evlat.
Je suis désolé de ne pas avoir été là pour toi, fiston.
- Evet, ben de üzgünüm Robert ama şu orkestraya geri dönmek gerek evlat.
- Je regrette moi aussi, mais il faut que tu rejoignes ton orchestre.
Çok üzgünüm, evlat.
Excuse-moi, petit.
Seni patakladığım için üzgünüm, evlat.
Désolé pour les 36 chandelles, fiston.
Gerçekten çok üzgünüm, evlat.
Vraiment désolé, fiston.
Olayı daha yakışıksız hale getirdiğim için üzgünüm, evlat ; ama arkadaşlarının hiçbirisi, bu partiye davetli değil.
Désolé de te gêner, petit, devant tout... Mais tes amis ne sont pas invités à cette fête.
Çok üzgünüm ama böyle fırsatlar zor bulunur evlat.
Je suis vraiment désolé, mais des opportunités comme celle-ci sont difficiles à trouver, fiston.
İşleri berbat ettiğim için üzgünüm, evlat.
Je suis désolé d'avoir tout fichu en l'air, mon garçon.
Evlat bu işe karıştığın için üzgünüm.
Je suis désolé tu es tout foutu en l'air.
evlat 4218
evlât 105
evlatlarım 48
üzgünüm 13200
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
evlât 105
evlatlarım 48
üzgünüm 13200
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm dostum 74
üzgünüm tatlım 60
üzgün değilim 42
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm geciktim 94
üzgün mü 36
üzgünmüş 17
üzgünüm geç kaldım 20
üzgünüm çocuklar 38
üzgün görünüyorsun 32
üzgünüm tatlım 60
üzgün değilim 42
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm geciktim 94
üzgün mü 36
üzgünmüş 17
üzgünüm geç kaldım 20
üzgünüm çocuklar 38
üzgün görünüyorsun 32