English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And do you know

And do you know translate Turkish

11,451 parallel translation
And do you know the names of these people?
O insanların isimlerini biliyor musun?
And do you know why this is happening?
Ve biliyor musun bu neden oluyor?
And do you know what Bebop does with pains in his butt?
Ve Bebop canını sıkanlara ne yapar biliyor musun?
And do you know who paid all of our bills, food, and rent... all those years after that?
Ve onca yıl faturalarımızı, kiramızı yemek paramızı kim ödedi biliyor musun?
Do you know why this happens time and again?
Bunun neden sürekli tekrarlandığını biliyor musun?
And I'm going to do whatever is necessary to get a hold of that girl, you know that.
O kızı almak için gereken her neyse onu yapacağım bunu biliyorsun.
But, you know, I do see serious signs of mixed episodes, meaning extremely high highs and very low lows.
Ama sende karışık belirtiler gördüm. Yükselmelerin ve düşüşlerin var.
Do you know? I've come to meet you from really far away and I want to take you to a really nice place
Seni görmek için ne kadar uzaklardan geldiğimi biliyor musun ve seni gerçekten çok güzel bir yere götürmek istediğimi.
And if I ever spoke to my mother like that, do you know what my father would have done?
Ve eğer annemle böyle konuşmuş olsaydım, Babamın ne yapacağını biliyor musun?
I do not know how this looks to you and to be honest...
Kulağa nasıl geliyor bilmiyorum ama, dürüst olmak gerekirse...
Do not say you have spoken to me and you do not know where I am.
Benimle konuştuğunu veya nerde olduğumu söyleme.
When we have the families come in, when we are representing the premium people, the draft, you know, the parents, fathers and mothers and players, and they look at me and they thank me for what I do,
Aileler geldiğinde, özel insanları temsil ederken seçmelerde, babalar ve anneler bana bakarlar. Yaptıklarım için teşekkür ederler.
Do you know when oil falls out of a car and is in a puddle, and it's like six colors put together?
Hani arabadan yağ sızıp birikir ya ve altı renk birlikte gibi olur. Evet.
You know, it's one day at a time, and I just wanted to let you know how sorry I am about that, and, uh... it was very bad behavior and I know you were just trying to do your job.
Bilirsin, bu iş adım adım gider ve ben sadece ne kadar üzgün olduğumu bil istedim. Ve kötü bir davranıştı ve sadece işini yaptığını biliyorum.
You know, "I should do that," and so it was like a sign.
"Bunu yapmalıyım." Ve bu sanki bir işaret gibiydi.
So now it's gonna be your turn in a couple of months to start you telling them things about what you want to do and what, you know, what you're comfortable with... what you don't want to do, what you do want to do.
MEZUNİYET ÖNCESİ AİLEYLE TOPLANTI Birkaç ay içinde, ne yapmak istediğini, nasıl yapılmasını istediğini onlara söyleyen kişi bu kez sen olacaksın. İstediğin ve istemediğin şeyleri.
And I always say, "No, man, not at all!" Because I... I could never do what Conner does, you know?
Hep, "Hayır, kesinlikle gelmiyor," derim çünkü Conner'ın yaptığını asla yapamazdım.
I thought they'd call the maître d'and kick me out, but what do you know?
Mekân sahibini çağırıp beni attıracaklarını sandım ama ne oldu biliyor musun?
you know, uh, it expends energy, both in the — in the orgasm and in the daily reproduction of sperm, so — so if you do it a lot, it adds up, and it shortens your life span,
" Hank, şey yapınca, anlarsın ya enerji sarf edilir. Hem orgazm olurken hem de günlük sperm üretimi sırasında. Yani çok sık yaparsan, ömrünü kısaltmış olursun ve bu yüzden de normal bir erkeğin ömrü kısadır çünkü onlar...
You know, when you do a bunch of yakkin', you watch Dr. Sanjay gupta on CNN and shit.
Ne zaman ki mahalle karısı gibi çenen düşüyor CNN'deki Dr.Sanjay Gupta nöbeti geçiriyorsun.
I wanna, you know, sit down, and I want you to give me five things, five character flaws that I can do a reboot on.
Bilmeni isterim ki oturup senden beş şeyi bana vermeni isteyeceğim yeniden başlatacağım beş karakter sorunu.
If you thought you could save the world, but nobody would know it and you might have to give your life in doing it, would you do it?
Dünyayı kurtarabileceğini düşünsen ama bunu kimse bilmese ve dünyayı canını vererek kurtarabilsen yapar mıydın?
While you were talking to them, you know who was listening in, which he can do legally, just not with me and you?
Sen onlarla konuşurken, sen ve benden başka kim yasal olarak dinleyebilir biliyor musun?
I'd like to give his loving parents some idea of what it's gonna cost, and to do that, it'd be helpful to know how strong a case you think it is.
Davanın maliyeti hakkında ailesini bilgilendirmek istiyorum, O yüzden ne kadar zorlu bir dava olacağı konusunda yardımcı olursan sevinirim.
So you, husbandless, childless, and in terror of losing the job you've devoted your life to, do what you know you have to do, what any woman over the age of 40 who deals with the public
Eşiniz yok, çocuğunuz yok, ve hayatınızı adadığınız işinizi de kaybetmek üzeresiniz. Bu durumda yapmanız gereken neyse onu yaparsınız. Hayatını kazanmak için toplumsal normlarla uğraşan, 40 yaşını geçmiş her kadının yapacağı gibi.
Try and take him alive, but if he won't come quietly, you know what to do.
Canlı yakalamaya çalışın, ama direnirse ne yapacağınızı biliyorsunuz.
Because you and I had been through enough shit for you to know that I would do the same for you, that I have done the same for you, and would again without hesitation.
Neden söyleyeyim. Birlikte o kadar şey atlattık ki aynını yapacağımı biliyordun. Senin için aynının yaptığımı ve tereddüt etmeden tekrar yapacağımı.
And when the day comes when that foundation shifts, when civilization returns, do you know what they will call me then?
Gün geldiğinde kurumlar değiştiğinde medeniyet döndüğünde bana ne diyecekler biliyor musun?
When you first opened that door and showed me the Urca gold, do you know what I saw?
Kapıyı açıp Urca altınını ilk kez gösterdiğinde ne gördüm biliyor musun?
Know what I'm saying? So maybe you do me a solid and front me for a few things.
Belki arkadaşına yardımcı olmak için biraz borç verirsin diyordum.
You know, and I do not believe...
"Sana yukarıdan bakıyor"
You know, I do have a gun in my cubby and I will use it.
Cebimde silah var, devam edersen vallahi sıkacağım.
Other than mopping up blood... and arresting the same piece of shit over and over, you know, not much we can do as cops.
Yerdeki kanı silmek ve tekrar tekrar aynı pislikleri tutuklamak dışında polis olarak yapabileceğimiz şeyler sınırlı.
I know you do want to reach out to the kidnappers and let them know that you're willing to pay for their release.
Fidyecilere ulaşamaya çalıştığını ve ne isterlerse ödemek istediğini biliyorum.
Well I mean, like, you know, once we're president and vice president, like, what do we do then?
Demek istediğim, başkan ve başkan yardımcısı olduğumzda tam olarak ne yapacağız o zaman?
And you know what they do to the families of criminals.
Ve suçlu ailelere ne yaptıklarını biliyorsun.
And how do we know that you're telling the truth?
Doğru söylediğimi nereden bilelim.
And I... I mean, you know what I do for a living?
Ben de geçimimi nasıl sağladığımı biliyor musun?
Do you sometimes wake up and you don't know where you are?
Ara sıra nerede olduğunu bilmediğin bir yerde uyandığın oluyor mu?
But do any of you blokes know anything about Travis Kingston and Grayson's daughter?
Travis Kingston ve Grayson'ların kızı hakkında herhangi bir şey duydunuz mu?
The new owners have no intention of running this as a wood mill, Jack, and you know that as well as I fuckin'do.
Yeni mülk sahiplerinin burayı bir kereste fabrikası olarak kullanmaya hiç niyetleri yok Jack, bunu sen de biliyorsun amına koyayım!
You know, I have so much work to do and a writing assignment on top of it.
Biliyorsun, Yapacak çok işim... ve yapmam gereken bir ödev var.
I know that you brought Nicky here to help him, and you can still do that.
Nicky'e yardım etmek istediğin için buraya getirdiğini biliyorum, ve hala bunu yapabilirsin.
Do you know the whereabouts of the knife that was used to kill Nicole Brown Simpson and Ron Goldman?
Nicole Brown Simpson ve Ron Goldman'ı öldürmekte kullanılan bıçağın nerede olduğunu biliyor musun?
No... - If you do have possession of the weapon, and you decided to suddenly turn it in, I don't know.
Silaha sahipsen ve bir anda onu saklamak istediysen falan, bilemiyorum.
You know what, we are way overdue for a deputy rotation, so what I can do is I can change them out, and I would just ask if you would please give that a chance, okay?
Polis rotasyonu için çok geç kaldık ama onları değiştirebilirim ve senden istediğim bir şans daha vermen, tamam mı?
All I do know is... you've gotten worse since I stopped you... and yet that was where I felt closest to you so...
Bildiğim tek şey seni engellediğimden beri daha kötü duruma geldin ama yine de kendimi sana en yakın hissettiğim zamanlardı.
- No, but I mean, like, I know you like go out and get drunk and do stuff like that.
Hayır, ama demek istediğim, sen çıkıp sarhoş olur ve böyle şeyler yaparsın.
- I think that it's hard, regardless, you know, people make a lot of mistakes and you do a lot of things right.
Bence ne olursa olsun zor, anlıyor musun? İnsanlar bir sürü hata yapar ve sen çok şeyi doğru yapıyorsun.
No matter what I do, no matter whether I, you know, start a new nuclear missile crisis with my emotions or just sit back and chill and give someone a fruit basket.
Ne yapsam da ne yapmasam da, duygularımla yeni bir nükleer füze krizi başlatsam da, ya da arkama yaslanıp rahatlayıp birine meyve sepeti versem de.
Maybe try and do all the other things that you tried to do today, but, uh, you know... do them.
Belki de bugün yapmaya çalıştığın her şeyi bu sefer gerçekten yapmalısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]