I tell you translate Turkish
130,557 parallel translation
Didn't I tell you that I'll buy a good one?
Sana iyi bir tane alacağımı söyledim.
Didn't I tell you about my friend? He has come!
Sana bahsettiğim arkadaşım geldi.
- Didn't I tell you?
- Bahsetmiştim ya. - Evet!
I tell you what he's up to, feed him things from you.
Sana neler yaptığını söylerim, senden ona bir şeyler iletirim.
How about I tell your donors about the kind of school they're giving to? You listen to me.
Bağışçılarına ne tür bir okula para verdiklerini anlatmama ne dersin?
I tell you what, i love being in Scotland because everyone here speaks their mind.
Ne diyeceğim, İskoçya'da olmakta çok seviyorum Çünkü burada herkes akıllarını konuşuyor.
- Shall I tell you something interesting about the wood, or one of the woods you can have in this?
- Evet, Hammond. - Sana bir şey söyleyeyim mi Ahşap hakkında ilginç, Ya da ormandan birinde sahip olabilirsiniz?
There's something I want to tell you.
Sana anlatmak istediğim bir şey var.
What did I want you to tell me?
Bana ne söylemeni istiyordum?
Okay, Jack, I got some info on Geonwoo Lee, and let me tell you, he is a piece of work.
Geonwoo Lee hakkında bilgi buldum Jack ve gerçekten bela biri.
Tell you what else I'd like to have Earl pick up.
Earl'ün başka neyi almasını istiyorum söyleyeyim.
I always tell you to buy Fritos.
Sana hep Fritos al diyorum.
You come with me, get that menace off the streets, and I'll tell you everything.
Benimle gelip o tehlikeyi ortadan kaldırırsan sana her şeyi anlatırım.
I couldn't tell you.
Ben de bilemiyorum.
That's what I'm trying to tell you, Rosie, we can't fight this thing.
Sana anlatmaya çalıştığım şey bu Rosie. Bu şeyle savaşamayız.
Did I ever tell you that I love you, but I hate your driving?
Seni severim ama araba kullanmandan nefret ediyorum.
Hey, listen, I need you to come downstairs to the lobby and tell Cadbury McPocketsquare that we have eight rooms in the hotel.
Hey, dinle. Lobiye inip Bay "Kasıntı Cep Mendili" ne otelde sekiz odamız olduğunu söylemelisin.
Hey, Rob, I got something to tell you, and I don't think you're gonna be too jazzed up about it.
Hey, Rob, sana bir şey söyleyeceğim ve pek hoşuna gideceğini sanmıyorum.
Man, I just wanna tell you, man, I love your music.
Sadece şunu söylemek istedim : Müziğine bayılıyorum.
I don't remember, but they were pissed when I called to tell them you didn't perform.
Hatırlamıyorum ama yapmadığını söylediğimde çok kızdılar.
I just want to tell you that I am sorry.
Sadece üzgün olduğumu söylemek istedim.
Well, I've been dealing with a crisis of unimaginable proportions, and I just want to tell you that I am...
Ben de inanılmaz çapta bir zorlukla savaşıyordum ve sana söylemek istediğim...
I want you to tell me if that's the last person you saw with your child.
Onun çocuğunuzla gördüğünüz son kişi olup olmadığını bana söylemenizi istiyorum.
What I can tell you... is that nobody was more upset and concerned about what happened than the Hesbys.
Size söyleyebileceğim olanlarla ilgili kimse Hesby'lerden daha fazla üzgün ve kaygılı değil.
And I can tell you... from my heart, I have never been so... I have never been... so proud to be a part of this family.
Ve size şunu söyleyebilirim tüm kalbimle, daha önce hiç olmadığım kadar bu ailenin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.
Then I'll tell you the truth.
Sana doğruyu söyliyim.
- I wanted to tell you something.
- Sana bir şey söylemek istiyorum.
I'll tell you something.
Sana bir şey diyeceğim.
She slapped me once in a bar in Omaha. For the life of me, I can't tell you why.
Bir keresindeki Omaha'daki bir barda beni tokatlamıştı.
I wanted to be the first to tell you congratulations, Mr. President-elect.
İlk benden duyun istedim, tebrikler Sayın Müstakbel Başkan.
I hoped that you would tell me.
Ben de sen söylersin sanıyordum.
So, if I speak out of turn, then you must tell me.
Yersiz konuşuyorsam lütfen beni uyar.
"But, there's something I must tell you", "as painful as it is."
Sana söylemem gereken son derece acı olan bir şey var.
... and if she were here on Progress with me, I can tell you that she would not be returned to you alive.
Annen benimle gezide olsaydı, emin ol sana canlı bir şekilde geri dönmezdi.
She is locked in this palace and you will tell me where or I will push this child from my body, right here on the floor, and we will both bleed to death.
Annem bu sarayda bir yerde kilitli ve sen de bana nerede olduğunu söyleyeceksin, yoksa yoksa bebeğimi baskı uygulayarak çıkarırım, ikimizde burada ölürüz.
In politics, you can't tell people to go fuck themselves. If I don't do that once a week,
Benden iyi birisin, ayrıca siyasette "Siktir git." denmez.
Dear white people, let me tell you about yourselves when I don't even know who the hell I am.
Sevgili beyaz ırk, daha kim olduğumu bile bilmezken izin verin size kendinizden bahsedeyim.
I certainly don't want to tell you his name.
Kesinlikle onun adını söylemek istemiyorum.
I'll tell you a story.
Sana bir hikaye anlatacağım.
I'll tell you exactly who will buy this car.
Sana tam olarak kimin bu arabayı alacağını söyleyeceğim.
I didn't tell you to go to Scotland.
Sana İskoçya'ya gitmeni söylemedim.
I'm sorry to have to tell you this.
Bunu söylemek zorunda kaldığım için üzgünüm.
I'm gonna need you to tell me something about yourself.
Kendiz hakkında bir şeyler anlatın.
- Well, I'll tell you what...
- Pekala, sana ne diyeceğim...
I'll tell you what. I got a better idea. You wanna pay off the debt?
Bak ne diyeceğim, daha iyi bir fikrim var borcunu ödemek istiyor musun?
All right, I'll go down and check the array. In the meantime, run that data through every analytical model you have. If it can tell us anything about what happened or where they went, I wanna know.
Ben aşağı inip hatları kontrol edeceğim, bu arada, bu verileri elimizdeki tüm analitik modellerle karşılaştır, ne olduğuna veya nereye gittiklerine dair bir şey çıkarsa bilmek istiyorum.
I came here to tell you we're heading out... All of us.
Buraya bizim gideceğimizi söylemeye geldim.
Tell me how you had nothing to do with it. Convince me, because if you don't, I'm gonna put a bullet in your head, and end you!
Bununla nasıl hiç bir ilgin yok anlat beni ikna et, eğer edemezsen kafana bir mermi sıkıp işini bitireceğim.
See, I'm here to tell you a story.
Buraya sana bir şey anlatmaya geldim.
Are you gonna tell him, or should I?
Ona söyleyecek misin, ya da söylemeli miyim?
I told them not to tell you.
Onları sana söylememeleri konusunda uyardım.
i tell you something 30
i tell you what 741
i tell you everything 18
i tell you now 16
i tell you this 29
i tell you that 25
i tell him 39
i tell myself 23
i tell them 18
i tell ya 118
i tell you what 741
i tell you everything 18
i tell you now 16
i tell you this 29
i tell you that 25
i tell him 39
i tell myself 23
i tell them 18
i tell ya 118
i tell her 20
tell your friends 43
tell you what 1493
tell you later 17
tell you the truth 113
tell you something 33
tell you one thing 25
tell you 69
tell you what i'll do 18
you know 156049
tell your friends 43
tell you what 1493
tell you later 17
tell you the truth 113
tell you something 33
tell you one thing 25
tell you 69
tell you what i'll do 18
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you got this 563
you will be 199
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you see 13602
you got this 563
you will be 199
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you're cute 195
you okay 9168
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your hat 64
your own 34
yours 1007
youn 21
you're cute 195
you okay 9168
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your hat 64
your own 34
yours 1007
youn 21
you know that 5741
you tell 24
younger 104
you are 6060
you're welcome 5601
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you don't want to talk to me 24
you tell 24
younger 104
you are 6060
you're welcome 5601
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you don't want to talk to me 24