No more of that translate Turkish
682 parallel translation
No more of that!
Yok öyle yağma!
No, no, no, no more of that.
Hayır, hayır, hayır, öyle bir şey olmayacak.
But there are reasons why I can say no more of that.
Ancak, bundan fazlasını söylememe engel olan nedenler var.
There'll be no more of that now. May I kiss you again?
Artık bundan daha fazlası olmalı.
No more of that now!
Artık yeter!
No more of that hobo stuff for Dan Brooks.
Dan Brooks için ayak işlerini artık yapmayacağım.
- There'll be no more of that.
- Bir daha olmayacak.
No more of that dreadful circus that I always loathed and feared.
Her zaman nefret ettiğim ve bana korku veren o korkunç sirk yoktu artık.
No more of that stuff.
Artık öyle şeyler yok.
No more of that.
Daha fazla içmek yok.
We'll have no more of that.
Daha fazla devam edemeyiz.
There'd be no more of that, Rach.
Artık bunlar olmaz, Rachel.
If you receive no more letters from me after this one, tell yourself that your son has left this world for a country without postmen, but that still he thinks of you night and day.
Eğer bundan sonra benden başka mektup alamazsan oğlunun bu dünyayı terk edip postacısı olmayan bir başka diyara gittiğini ancak orada da gece gündüz seni düşüneceğini bil. "
To them, the life of a woman mattered no more than that of a fly. They took with them eight lovely adolescent girls to serve as victims for their criminal desires plus four women well versed in debauchery, whose narrative skills would serve to stimulate their already jaded appetites whenever interest flagged.
Yanlarında ; sekiz güzel ergen kızı, suçlu emellerine kurban olarak hizmet etmeleri için ve dört uçarılıkta deneyimli kadını anlatı yetenekleri ; güçten kesildiklerinde çoktan bitmiş olan şehvetlerini tahrik etmeye hizmet etmesi için, götürdüler.
In that case, of course, we'll say no more about it.
O zaman, elbette, bir sorun yok.
I have here in my hand, a tube of that remarkable preparation, Salvodent, derived from two Greek words "Salvo" - no more ; and "dent" – toothache....
Şimdi burada elimde harika bir koruyucu olan bir tüp Salvodon var ismi, iki Yunan kökenli kelime olan "salvonomor" ve "dontoupe" den oluşmaktadır.
She's been very low lately, thinking of the happy days that are no more.
Son zamanlarda morali çok bozuktu, mutlu günlerimizin geride kaldığını düşünüyordu.
No more of that talk.
Daha fazla konuşma!
Owing to the urgency of the deficiency bill, there's a unanimous agreement - - That no senator will speak for more than five minutes on any section.
Artırım hakkındaki tasarının önemi düşünülerek oybirliğiyle maddeler hakkında beş dakikadan fazla konuşulmamasına karar verilmiştir.
That's more than I'd ask for... but it will do no harm for your son to learn the ways of the white man. And you may be sure he'll have the best treatment that we can offer.
Bu benim istediğimden de fazlası Oğluna hiç bir zarar gelmeyecek ve bunun yanında beyazların yaşama biçimini de öğrenecek.Ve emin ol ki bu bizim en iyi anlaşmamız olacak.
Then there's the kind that, while it has no specific plot, does paint a series of, more or less, definite pictures.
İkincisi, kesin bir konusu olmamasına karşın, belirli resimler çizen türdür.
That is not the word of God. "Go thou and sin no more," Jesus said.
Tanrı böyle buyurmamış!
It was a way of telling him that he wouldn't get no crops no more. And anybody that's a farmer knows what that means.
Bu ona, artık hiç mahsul alamayacağın söylemenin bir yoluydu ve hiç kimse, bunu bir çiftçiden daha iyi anlayamaz.
And with practically no more of a build up than that, he asked me to lunch.
Neredeyse daha fazla bir şey demeden bana yemeğe çıkmayı teklif etti. Kim bilir?
No more than a symbol of the greed and cruelty and lust for power that have set men at each other's throats down through the centuries and the struggle will go on, Watson for a pearl, kingdom,
Açgözlülük, acımasızlık ve güç tutkusu simgesinden başka bir şey değil. Bunlar insanların yüzyıllarca birbirlerinin boğazlarına sarılmalarının nedeni. Ve bu mücadele sürecek, Watson, bir inci için, krallık için, belki dünyaya egemen olmak için.
No more of that.
" Önemli değil.
And let those that play your clowns speak no more than is set down for them, for there be of them that will themselves laugh to set on some barren quantity of spectators to laugh too, though some necessary question of the play be then to be considered.
Söyleyeceklerinden fazlasını söyletmeyin soytarılarınıza. Öylelerini gördüm ki, kendi başlarına gülmeye ve seyircinin en anlayışsızlarını güldürmeye kalkışıyorlar. Hem de oyunun en ciddiyet isteyen, en can alıcı yerinde.
Up, sword, and know thou a more dark intent, when he is drunk asleep, or in his rage, or in the incestuous pleasure of his bed, at gaming, swearing, or about some act that has no relish of salvation in it.
Dur kılıcım, daha günahkar bir zamanını bekle. Sarhoş olup sızdığı ya da öfkeden kudurduğu bir anı, haram döşeklerinde zevke daldığı, küfrettiği, kumar oynadığı, su götürmez bir günahı işlediği zamanı bekle.
I'll be honest with you, miss, I just can't stand no more of this. I just ain't used to it, that's all.
Dürüst davranacağım, ben buna daha fazla dayanamayacağım çünkü bu tür şeylere alışık değilim.
Says they're kind of stuck on that desert country, that there's no need to expect them home for about two more weeks.
Dediklerine göre çölde bir kasabada takılmışlar eve en az iki hafta daha dönmelerini beklememeliymişiz. Barstow, demek?
That the breach in our security was no more than a few irresponsible remarks at one of Anna Staviska's dinner parties?
Güvenliğimizdeki açığın, Kontes Staviska'nın yemekli partilerinde ağızdan sorumsuzca kaçan sözlerden başkaca bir şey olmadığı mı?
But that's no concern of yours. Not any more.
Ama bu senin işin değil.
He subsequently stayed to tea... and devoured every single muffin... and what makes his behavior all the more heartless... is that he was perfectly aware from the start... that I have no brother, that I never had a brother... and that I don't intend to have a brother, not even of any kind.
Davranışlarını daha da duygusuz yapan şey kardeşim olmadığını baştan bilmesiydi. Hiç kardeşim olmadı ve hiçbir şekilde bir kardeş de istemiyorum.
You, your horses and your falcons and your dreams of an age that is no more.
senin atların, şahinlerin ve bitmiş bir dönemle ilgili hayallerin var.
I heard them say this prophet brings sight to the blind, heals the sick, that he fed thousands of the poor with no more than a few loaves of bread to divide.
Bu peygamberin körlerin gözünü açtığı, hastaları iyileştirdiği söyleniyordu. Sadece birkaç somun ekmeği bölerek binlerce yoksulu doyurmuştu.
What it is isn't clear yet, because once they begin to move, no more news comes out of that area.
Ama planlarını daha öğrenemedik. Çünkü onlar harekete geçtikten sonra... o bölgeden bir daha haber alamıyoruz.
But... I will grant you that both of them and me, too, enlisted to track down what we thought to be a monster, but in that case, we are no more guilty than the rest of the world.
Size temin ederim ki, hem onlar hem ben, bir canavar olduğunu düşündüğümüz şeyi yakalamak için bu işe girdik.
We have no more use for that song see it is now forbidden at the penalty of death.
Artık bu marş yasaktır. Ve cezası ölümdür.
Now last week it was agreed that there was to be no more of these "disharmony" letters.
Geçen hafta... başka mektup olmayacağına anlaşmıştık.
I believe that my God could no more renounce me than I could renounce Him because something of my God is in everyone who breathes.
Ben tanrımdan feragat ettiğime inanıyorum, çünkü benim tanrım herkes için bir nefestir.
What's more, any of you that goes over to Morgan's, no longer works for me.
Dahası, Morgan'ın yerine giden olursa işi bırakmış demektir.
She had no more blackout spells... at least none that she was aware of... but not quite a year later, several things happened... that showed her to be in urgent need of help.
# Bilinç kaybı nöbetleri geçirmedi, en azından farkına vardığı bir vakası olmadı. # Ama bir yıl bile geçmeden... #... acil yardım almasını gerektiren birkaç şey oldu.
If you're found within the walls of our city by sunset tomorrow your eyes will be torn out that you may see no more evil dreams.
Yarın günbatımından sonra şehrimizin surları içinde görülürsen, başka şeytani rüya görmemen için gözlerin oyulacak.
"no more, you know, swearing'or, uh, any of that stuff."
Küfür etmeyeceğim, hiç günah işlemeyeceğim.
Arthur Reardon, the sentence of this court is that you be confined in the Elmira Reception Center, for a period of not less than 20 years and no more than your natural life.
Arthur Reardon, bu mahkeme Elmira Islah Merkezi'nde 20 yıldan az ve ömür boyundan çok olmayan bir süreliğine hapsedilmene karar verdi.
And now I think,... that, for the more blameless and the more corrupt souls,... death is a habit of life and the accomplishment of a conscience. And for the souls no longer pure, nor sinful yet,... who knew neither renunciation's taste nor the savor of offense as of the poor in spirit will be the kingdom of heaven Christ said ;
Ve şimdi düşünüyorum,... daha fazla suçsuz ve ahlaksız ruhlar için,... ölümün düşkünlüğü hayat ve vicdanlarının üstesinden geldiklerinde... ruhlar için ne saflık ne de günahkarlık vardır,... kimbilir tatlardan feragat edip etmediğini ya da ettiğini zavallı ruhlar cennetin krallığında olacak Christ dedi ;
I have always suspected that the blade coming down... causes no more than a slight tickling sensation... on the back of the neck.
Bir giyotin bıçağının insanın ensesine gelmeden önce.. hafif bir gıdıklamadan başka bir his uyandırmadığını... çok kereler düşünmüşümdür.
And though it is with some regret that I finally satisfy the greed of my relatives I nevertheless do devise and bequeath that my entire estate be divided equally between my fourth cousin, George Crossfield in order that he no longer need borrow from his clients'funds my niece, Rosamund Shane in order that she may support her husband in the style to which he would like to be accustomed to my nephew, Hector Enderby, in order that he may be able to afford to hunt every day, rather than once a week thereby providing more opportunity for breaking his neck and finally, my sister, Cora Lansquenet out of gratitude that she stayed out of the country for 30 years and didn't bother me.
".. her ne kadar akrabalarımın aç gözlerini doyurmak beni üzüyorsa da, bütün mal varlığımın aşağıda ismi bulunanlar arasında eşit olarak dağıtılmasını vasiyet ediyorum : Kuzenim, George Crossfield'e, artık müşterilerinin fonlarından ödünç almaktan vazgeçsin diye. Yeğenim, Rosamund Shane'e, kocasının pek heves ettiği zevk ve sefa alemini kolayca sağlaması için.
There, that's the Great Seal of England, don't lose it, without the seal, there's no more England and we'll all have to pack up and go back to Normandy.
İşte, İngiltere'nin büyük mührü, kaybetme, bu mühür olmaksızın İngiltere ülkesi olmaz. Ve bizler de pılımızı pırtımızı toplayıp
If you had simply found that note in the victim's dressing room and knew no more about it, what would you have made of the affair?
Mektubu kurbanın makyaj odasında bulmuş olsaydınız ve ilişki hakkında bir şey bilmeseydiniz ne düşünürdünüz?
You shall see no more of me until the time when you will be saying : Blessed is he that comes in the name of the Lord.
Derim ki ; "Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun!" diyeceğiniz zamana dek beni bir daha görmeyeceksiniz.
no more bets 114
no more excuses 48
no more war 22
no more pain 25
no more talk 25
no more words 20
no more tears 17
no more 1238
no more lies 144
no more games 109
no more excuses 48
no more war 22
no more pain 25
no more talk 25
no more words 20
no more tears 17
no more 1238
no more lies 144
no more games 109