No more than translate Turkish
5,293 parallel translation
The killer was no more than a foot away when the shot was fired.
Atış yapıldığından katil bir adımdan fazla ötede değilmiş.
No more than 20, including my valet and housekeeper.
- 20'den fazla değil, uşağım ve hizmetlim dahil.
You may gather in groups of no more than five people.
5 kişiden fazla olmayacak şekilde gruplara ayrılabilirsiniz.
And you don't want to know no more than that, Chief.
Bundan fazlasını bilmek istemezsin, şef.
Actually, yöu're no more than a street-mutt.
Aslında sen sokak köpeğinden başka bir şey değilsin.
- No more than she did.
- Kızın söylediklerinden fazlasını değil.
I told myself it was no more than mischief.
Bunun sadece haylazlık olduğunu söylüyordum kendime.
No more than you have.
Eğer varsa fazla değil,
No more than the girl's first name to go on.
Elimizde yalnızca kızın adı vardı.
No more than those whores in his brothels.
Genelevlerindeki kadınlar bile daha çok sever onu.
- No more than you would.
- Senin kadar değil.
No more than 30 feet, Kate.
30 adımdan fazla değil Kate.
And assuming that they dropped him off for the hunt no more than 10 miles from where they were keeping him... and estimating the distance he could've travelled on foot,
Ve avlanmak için onu kaldıkları yerden 10 milden daha uzağa bırakmayacaklarını düşünürsek... ve yaya olarak gidebileceği mesafeyi hesaplarsak
- No more than two a day.
- İki günde bir tane sadece.
The mayor just called my office no more than 10 minutes ago.
Belediye başkanının ofisimi aramasının üzerinden 10 dakika geçmedi.
You must complete two sessions per week of no less than 15 minutes each and no more than 30 minutes each.
Haftada, bir defada en az 15 dakika en fazla 30 dakika olmak üzere iki defa spor yapmak zorundasınız.
No. He wanted to. More than anything.
Hayır, istedi, her şeyden çok istedi.
Unfortunately, he had no more luck than you did, sir.
Maalesef sizden daha başarılı olamamış efendim.
No one hates the Pack more than Daniel Santos.
Daniel Santos'dan daha fazla sürüden nefret eden kimse yok.
No one wants to see Proctor go down more than her.
Proctor'ın düşüşünü ondan fazla görmek isteyen biri yok.
The whole system's rigged with cutouts so no one knew more than they had to.
Bütün iş parçalardan oluşuyordu. Kimse gereğinden fazlasını bilmiyordu.
No one has done more for their people than Benjamin Longshadow... which is why it saddens me that it has come to this.
Kimse milleti için Benjamin Longshadow kadar çaba göstermemiştir ve bu yüzden işlerin bu noktaya gelmesi beni üzüyor.
- No, no. Say no more, sir. - Better to be safe than sorry.
- Üzülmektense güvende olmaları iyi.
No, this was more than that.
Hayir, bu nezaketten fazlasiydi.
No one had more cause to kill Joffrey than Sansa, but the girl is no assassin.
Joffrey'yi öldürmek için Sansa'dan çok sebebi olan kimse yoktur. Ama o kız katil değil.
And what can be more special than that there is no boundary...
Bundan daha da özel olabilecek şey, sınır olmaması...
Actually, people who are into BDSM are no more likely to be violent than anyone else.
Aslında, KTSM'den hoşlanan insanlar başkalarına karşı pek saldırgan olmazlar.
No more or less than any man.
Her insan kadar.
No more jealous than any other man would be in the same position.
Aynı durumda olan her erkekten daha fazla değil.
Your claim would damage you more than us, no matter what.
İddianız, bizden daha çok sizi yaralar ne olursa olsun.
No one deserves it more than you.
Bunu senden çok hak eden kimse yok.
No, it's a lot more fun than that.
hayır, daha iyisi!
No more lost than you are.
Senden daha çok kaybolmuş değilim.
No more humanity than a jackal.
Çakaldaki insanlık bile daha fazla.
I lay 10,000 to your ring... that, commend me to the court where your lady is... with no more advantage than the opportunity for a second conference... and I will take that honor of hers from thence... which you imagine so reserved.
bana sürekli anlattığın iyi kadınına, karşı onbin koyuyorum, ikinci bir görüşme fırsatına sahip olmadan, kafanda canlandırdığın onun onurunu buraya getiricem.
No one hates the Pack more than Daniel Santos.
Kimse Daniel Santos'dan daha fazla sürüden nefret etmiyor.
No more real than the shimmering image that hovers in the distance over a desert road on a hot day.
Sıcak bir günde bir çöl yolunun üzerinde dalgalanan bir görüntüden daha gerçek değil.
In reality, there is no center, and the cosmic horizon is no more real than the horizon at sea.
Aslında merkez diye bir şey yok ve kozmik ufuk, denizdeki ufuktan daha gerçek değil.
More important than staying sober? No.
- Ayık kalmandan daha mı önemli?
Yeah, no, I mean, like ; More : Than you normally like ;
Yani kastettiğim, normalden daha çok, mesela mesela dondurmadan daha çok.
In the history of people who have loved people, no one has ever loved anyone more than Bruce loved Dawn.
İnsanlık tarihi boyunca kimse Bruce'un Dawn'a sevgisi kadar bir başkasını sevmemişti.
No one has seen or heard from Joe MacMillan in more than a year.
Bir yıldır Joe MacMillan'ı gören ya da duyan olmamıştı.
No, I don't want any soup... 2 halves are always more than 1 full...
Hayır, ben çorba falan istemiyorum. 2 yarım her zaman 1 tamdan fazladır.
Now you should be by his side, no matter what happened, Now more than ever!
Şimdi de onun yanında olmalısın. Ne olursa olsun, her zamankinden daha çok yanında olmalısın.
Yes, he is a flaming douche, but at least we know he's real, which is more than we can say for this Candy no-show.
Evet o tam bir pislik ama en azından o gerçek. Bunu ortaya çıkmayan Candy için söyleyemiyoruz.
And there is no more patient than we women.
Biz kadınlardan daha sabırlısı yoktur.
No, they said she was intoxicated, but she didn't drink more than one glass of wine her entire life.
Hayır, kardeşimin çakırkeyif olduğunu söylediler ama o ömrü hayatı boyunca bir bardak şaraptan fazlasını içmemiştir.
Every one of us was touched by the events of October 14th, but no one more than our honored speaker, Nora Durst.
Her birimiz 14 Ekim'deki olaylardan incinmişizdir ama kimse onur konuşmacımız Nora Durst kadar incinemez.
No, take it from someone who's had more dates in the last week than you have in the last two years. There's no such thing as too much.
Geçen hafta senin iki yıldan beri çıktığından daha fazla çıkmış biri olarak, fazlası yok.
There is no one that matters more to her than you.
Seni, ondan daha çok önemseyen bir başkası yok.
No, but you can make sure he suffers more than us.
Hayır ama bizden daha çok acı çekmesini sağlayabilirsin.
no more than you 21
no more than that 24
no more than usual 50
no more bets 114
no more excuses 48
no more war 22
no more pain 25
no more talk 25
no more words 20
no more tears 17
no more than that 24
no more than usual 50
no more bets 114
no more excuses 48
no more war 22
no more pain 25
no more talk 25
no more words 20
no more tears 17
no more 1238
no more lies 144
no more games 109
no more hiding 34
no more questions 244
no more bullshit 29
no more fighting 34
no more talking 74
no more secrets 143
no more calls 17
no more lies 144
no more games 109
no more hiding 34
no more questions 244
no more bullshit 29
no more fighting 34
no more talking 74
no more secrets 143
no more calls 17