No more talk translate Turkish
383 parallel translation
Now you get out, and no more talk!
Simdi çık dışarı ve bir daha konuşma!
No, no more talk.
Hayır, daha fazla sohbet yok.
No more talk.
Dha fazla konuşma.
Ora I got one thing to say, then I'll have no more talk about it.
Ora Söyleyeceğim birşey var, sonrada bu konu hakkında hiç konuşmayacağız.
There'll be no more talk about it? No bitterness?
Ne onun muhabbeti ne de bir tatsızlık olmayacak yani?
There'll be no more talk of the captain being crazy.
Unutalım gitsin. Kaptan hakkında bir daha böyle şeyler konuşulmasın.
No more talk, Tony.
Tıraşı kes Tony.
Maybe if... if we could live in the white man's world... there would be no more talk of dying.
Belki beyaz adamın dünyasında yaşayabilseydik... Artık daha fazla ölümden söz edilmeyecekti.
We'll have no more talk about hangings.
Bölüğün moralini bozar. Artık idamdan sözetmeyeceğiz.
There'll be no more talk about what could have been or should have been.
Bir daha kimse hakkımızda konuşmayacak.
So, no more talk?
- Ne yani, konuşmayacakmıyız?
No, ma'am, i don't want to hear no more talk about butchery and bloodshed.
Ben bazı entelektüeller için etraftan geri çekilmeyeceğim.
Oh! Now no more talk till morning.
Sabaha kadar konuşmak yok.
But there'll be no more talk.
Fakat konuşmak istemiyorum.
- No more talk of "winning spurs"!
- Artık "mahmuz hak etti" lafı falan yok!
We'll have no more talk about it!
Bir daha bu konuyu konuşmayacağız!
In the name of God, no more talk about the bloody resistor.
Tanrı aşkına, kapatın bu lanet rezistör konusunu.
I don't care either, because there's going to be no more talk.
Benim de umrumda değil. Çünkü bundan bahsetmeyeceğiz.
And now no more talk. Enjoy yourselves.
Artık uzun sözleri boşverip eğlenelim.
No! No more talk!
Artık konuşmak yok!
We won't talk about it no more.
Bir daha bunun konusunu açmayacağım.
- No. Talk some more.
- Hayır, biraz daha sohbet edelim.
No more of that talk.
Daha fazla konuşma!
Step down to Lloyd's and take out an insurance policy and it won't cost you more than it did last week when there was no talk of a comet or the world running into one.
Lloyd's şirketine gidip sigorta poliçesi yaptırsan sana geçen haftadan daha pahalıya patlar. Çünkü geçen hafta kuyrukluyıldızdan ve dünyanın sonundan bahseden yoktu.
No more bilge talk.
Artık konuşmayı bırak.
No more war talk.
Artık savaş konuşmak yok.
Don't talk about it no more, kid.
Bu konuda daha fazla konuşma.
Don't talk funny no more.
- Bir daha böyle acayip konuşma.
That scorpion's gonna have a little talk with my partner... or he ain't gonna twist no more tiger's tail.
Aç! O akrep ortağımla biraz konuşacak... Ya da artık kaplan kuyruğunu bükmeyecek.
Hey, Mama, why you don't talk to me no more?
Anne, neden artık konuşmuyorsun?
No more time for talk, dog soldier.
Konuşacak başka zaman yok, köpek asker.
Show him our commission and talk no more.
Görev emrini göster yeter, fazla konuşma.
I got no more to talk to you about.
Gidin. Artık size söyleyecek bir şeyim kalmadı.
- l don't want to talk about it no more.
- Bunu daha fazla konuşmak istemiyorum.
Let's talk no more about it.
Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.
When force threatens, talk's no good any more.
Güç tehdidi altında, konuşmak artık işe yaramaz.
Becky, I don't wanna start laying the law down on your first day back home, but I'll have no more such talk.
Becky, geldiğin ilk gün sana yalan söylemeye başlamayacağım bu konuda söyleyecek bir şey yok.
No more games. Let's talk business
Oyunu bırakıp biraz iş konuşalım.
No, let's not talk any more.
Hayır, daha konuşmayalım.
No, I'm gonna talk to you some more.
Olmaz biraz daha konuşmamız gerek.
I don't want to talk no more about that stinking business.
Artık bu kokuşmuş iş hakkında konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk to you no more... you empty-headed animal food-trough wiper!
Seninle konuşmak istemiyorum..... seni boş kafalı hayvan yalağı sileceği!
I don't understand that African talk no more.
Afrika konuşmasını anlamıyorum artık.
There's been a great deal of talk about flying machines, although so far no one's been able to get more than a few feet off the ground.
Uçan makineler hakkında konuşulacak çok şey var. Ancak şu ana kadar hiç kimse yerin altına birkaç metreden fazla inmeyi başaramadı.
I have no more small talk left.
Muhabbet kalmadı.
I don't want to talk no more.
Daha fazla konuşmak istemiyorum.
I don't wanna talk about him no more.
Bu kadar, oğlum şu an ölü.
Then there's no use to talk any more until you press charges.
O halde suçlamada bulunmadan konuşmanın anlamı yok.
No more ghost talk now. Come on.
Hayalet bahsini artık kapayalım.
Talk no more.
Artık konuşma
No, Father, you've got three more minutes to talk to the boy.
Hayır Peder, çocukla konuşmak için üç dakikan daha var.
no more talking 74
no more bets 114
no more excuses 48
no more war 22
no more pain 25
no more words 20
no more tears 17
no more 1238
no more lies 144
no more games 109
no more bets 114
no more excuses 48
no more war 22
no more pain 25
no more words 20
no more tears 17
no more 1238
no more lies 144
no more games 109