English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ O ] / On your arm

On your arm translate Turkish

564 parallel translation
See if we can find your vein without putting a tourniquet on your arm.
Kolunu şuraya koyarsan damarını bulabilirim.
Well, the next time get your sling a little higher on your arm.
Gelecek sefer, tüfek askınızı kolunuza sarın.
All right, next time get that sling a little higher on your arm.
Gelecek sefere, kayışı koluna iyice sar.
You were wearing one of those big floppy yellow hats and a basket on your arm.
O büyük, kenarları sarkık sarı şapkalardan giymiştin ve kolunda da bir sepet vardı.
You have the law on your arm.
Kanun senin yanında.
Especially with Anne Morton on your arm.
Yanında Anne Morton varken.
The first thing that's going on is my robe, on your arm there if you'll be so cooperative.
İlk olarak kolunuzdaki bornozu alabilir miyim tabii yardımcı olmak isterseniz?
What's that bruise on your arm?
Kolundaki o çürük neyin nesi?
It should be on your arm.
Koluna takmalısın.
You have tattoos on your arm now?
Kolunda dövme mi var?
I think all those tears dripping on your arm is what gave you bursitis.
Koluna düşen o gözyaşları yapmış olabilir eklem iltihabını.
- What's that on your arm?
- Kolunda ne oldu?
Here, on your arm?
- Her yerde!
What's that number on your arm?
Kolundaki o numara ne?
Eternal proof of your treachery, here on your arm for all to see.
Kalleşliğinin sonsuz kanıtı... herkes görebilsin diye kolunda.
I thought we had something in common when I saw them marks on your arm.
Üzerindeki işaretleri gördüğümde seninle ortak bir noktamız olduğunu sanmıştım.
On your arm.
Kolundaki.
Pardon me. You won't be able to walk down the main street of your home town with your best gal on your arm anymore.
Artık ana caddede rahatça yürüyemeyeceksiniz.
Don't get any on your arm.
Koluna bulaştırma.
Or the scythed bracelet on your arm? "
yoksa kolların mı parlayan bileziklerinle? "
Suddenly you realize there's a wasp crawling on your arm.
Birden bir esekarisinin kolunuzda'yürüdügünü fark ediyorsunuz.
Ever since I've known you, you've had a different bombshell on your arm.
Face, seni tanıdığımdan beri, kolunda hep birbirinden farklı sarışın bombalar olur.
Cochepaille, your right arm - a date in blue letters put on with burnt powder.
Cochepaille, sağ kolunda, yanmış barut üzerine mavi harflerle yazılmış bir tarih vardı.
Put your arm on my shoulder.
Kolunu omzuma dola.
Walk arm in arm, with your hand on the gun in your pocket.
Kol kola yürüyün, elin cebindeki silahında olsun.
Come on. Give me your arm.
Hadi uzat elini.
You have a date tattooed on your left arm.
Sol kolunda bir tarih dövmesi var.
Come on, over your head, put your arm through.
Haydi, başından aşağıya, kolunu geçir.
You stood apart from the others... by a stone balustrade... on which your hand rested, your arm half-extended.
Diğerlerinden ayrı duruyordun... taş tırabzanın yanında... elini tırabzana dayadığın kolun yarı aralıktı.
You have still the same dreamy eyes... the same smile... the same sudden laugh... the same brusque arm movement... the same way of resting your hand on your shoulder... and you still use the same perfume.
Hâlâ aynı hülyalı gözlerin var... aynı gülüş... aynı ani kahkaha... aynı hoyrat kol hareketi... aynı şekilde elini omzuna yaslayışın... ve hâlâ aynı parfümü kullanıyorsun.
You were alone, apart... almost leaning against a stone balustrade... on which your hand rested, your arm half-extended.
Yalnızdın, ayrı... yaslanırcasına duruyordun taş tırabzana... elini tırabzana dayadığın kolun yarı aralıktı.
If I have broken my arm, it is a trifle compared to my fears on your account.
Kolumun kırılması bile size bir şey olursa diye duyduğum korkunun yanında hiç kalır.
Put your arm down. Come on.
Kolunu aşağıya koy.Hadi.
I could've thought of something better. Come on. We have to get that off your arm.
Daha iyi birşey düşünecektim.Hadi kolunu çıkarmamız lazım.
Put your arm right down there. Come on. Put your arm down.
Kolunu tam oraya koy.Hadi kolunu indir.
If you don't put your arm around me now, I'll take you up on that.
Hemen kollarını bana dolamazsan, dediğini yaparım.
Every time you put any strain on the arm... that bit of lead took a Walk... till finally it Was pressing against... one of the most sensitive nerves in your body.
Kolunu zorladığın her seferde kurşun biraz daha hareket etmiş ve sonunda, vücudundaki en hassas sinirlerden birine gelip dayanmış.
If someone has a scar on their arm is your brother
Her elinde yarası olan kişi senin kardeşin mi?
I'm on a schedule. Put your arm up.
Kolunu kaldır, kolunu kaldır.
Friend, if we had a TV down at the station, I'd break my arm before I turned your show on.
Dostum, karakolda bir televizyonumuz olsaydı... hiçbir güç bana sizin programınızı açtıramazdı.
Roll up the sleeve on your left arm.
Sol kolunuzu sıvayın.
When someone puts an arm on your shoulder, it's a sign of friendship
Birisi elini omzuna atarsa, bu samimiyet işaretidir.
Stri ke th e board s u sin g your arm as a weap on.
Ellerini bir silah gibi kullanarak tahtaya vur.
Come on. Remember the way you used to do your arm like that?
Eskiden kolunu şöyle yapardın, hatırladın mı?
And started to laugh? Maybe a cigarette burn On your arm
Belki de kolunda bir sigara yanığı alarma sokardı seni!
AND YOU PUT MY ARM AROUND YOU, AND YOU REST YOUR HEAD ON MY SHOULDER AND YOU FEEL SATISFACTION.
Buraya Peggy olarak her gelişinde, bu koltukta yanıma oturuyorsun, kolumu kendi beline sarıyorsun, başını omzuma koyuyorsun ve tatmin duygusu hissediyorsun.
Listen, maybe Norman was giving you a tune-up three months ago... and he scraped his arm on your grill!
Dinle. Belki Norman üç ay önce arabanı tamir ederken kolunu arabanın ızgarasına filan sıkıştırmıştır?
You know, just the way your mother's doctor had on his automatic pilot... when he went in and he looked at the arm... and he totally failed to perceive anything else.
Tıpkı annenin doktorundaki otomatik pilot gibi içeri girip koluna baktığı zaman başka hiç bir şeyi idrak edememiş. Haklısın.
I can't help it if he was on the take, your brother. Nobody twisted his arm.
Tahsilât işine bulaşmış ise bir şey yapamam, kimse kolundan sürüklemedi.
Now straighten up.Just put your arm- - put your arm on the window.
Dik dur. Şimdi kolunu- - Kolunu pencereye koy.
Put your arm on the window.
Aynen öyle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]