English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ V ] / Very little

Very little translate Turkish

4,366 parallel translation
Has very little time to rest
Çok çok zamanı var dinlenmek için.
We'll have a lot of nights like this, making plans, very little sleep.
Daha böyle birçok gece geçireceğiz plan yaparak, çok az uyuyarak.
My church training taught me a great deal about the soul, but very little about the heart.
Benim kilise terbiyem bana ruh konusunda bir hayli şey öğretti, ancak kalp konusunda öğrettiği pek az şey oldu.
Took very little time.
Hem de çok az zamanda.
There's very little information about him.
HAkkındaki bilgi de oldukça az.
There is also very little outward signs of the...
Yine de görünen bazı küçük işaretler...
There is also very little outward sign of the horrific tragedy that took place in the back unit of this apartment in the 3000 block of Washington Avenue in Los Angeles.
Los Angeles'in Washington Bulvarı'nda bulunan 3000 Apartmanı'nda yaşanan bu dehşet verici trajediye ait izleri bir parça da olsa görmek mümkün.
There is also very little outward sign of the horrific tragedy that took place in the back unit of this apartment.
Bu apartman da yaşanan dehşet verici trajediye ait izleri bir parça da olsa görmek mümkün.
I see things, feel things... Since I was very little
Çok küçükken bir şeyler görüyor ve hissediyordum.
Our mom gave it to her when she was very little.
Küçükken annem vermişti ona.
I have very little time.
Çok az zamanım var.
I'm still doing movies, but very little.
Hala filmlerde varım ama çok az.
To very little effect.
Pek etkisi olmadı
I've got very little humanity left to lose now.
Artık kaybedecek çok az insanlığım kaldı.
He was able to verify that Jesse's not locked up, but, otherwise, very little help.
Jesse'nin tutuklanmadığını teyit etti ama bunun dışında pek yardımcı olmadı.
Very little.
Çok az.
I personally have very little sympathy for the teachers.
Açıkçası ben öğretmenleri sorumlu tutuyorum.
It requires very little of me and will mean the world to him.
Ben çok az çaba harcarken onun için dünyalar değişiyor.
I said you had very little chance.
Çok küçük bir ihtimal olduğundan bahsetmiştim.
We have very little evidence as of now, and we currently only have two witnesses, both of whose accounts are very vague.
Şu anda çok az kanıtımız ve sadece iki tanığımız var ki her ikisinin de açıklamaları çok kararsız.
At present, there's very little we can think of that brings us joy.
düşündüğümüz çok az şey var.
Although for a policeman, you have very little smell.
Bir polise göre içgüdülerin çok zayıf.
And if you're listening to a story of Mason's, understand that there's very little reality in it.
Yerinde olsam kravatı çıkarırdım. Ayrıca, Mason'ın anlattığı bir hikayeyi dinliyorsan çok da gerçekçi olmadığını bil.
If it's the gentleman I'm thinking of, I remember a fellow hunter bringing him in, but I recall very little else.
Eğer şu an düşündüğüm beyefendiyse,... bir başka avcının onu getirdiğini hayal meyal hatırlıyorum fakat başka pek bir şey yok.
Very little personality in a party pie.
Onlarında hiçbir kişiselliği yok.
There's very little pot left. It's mostly black oatmeal.
Ortada pek tencere kalmadı, çoğu yanmış yemek.
You have done very little for me in my life, Dom.
Hayatımda benim için çok az şey yaptın Dom.
I know very little of her other than the color she has given me.
Bana verdiği ten renginden başka onun hakkında bildiğim şey çok az.
Even if it is very little.
Çok az olsa da.
Very little of value in the world happens because an angel kisses a unicorn.
- Dünyada olanların çok küçük değeri vardır çünkü bir melek tek boynuzlu atı öper.
Compared to a tumor growing in his or her brain, that loss of smell would, I suspect, mean very little.
Beyinlerinin içinde büyüyen bir tümördense koku duyusunu kaybetmek sanırım devede kulak kalır.
You and I working together, there's very little we can't solve.
Beraber çalışırsak çözemeyeceğimiz şey yok.
- We got a little lost driving, and we'd be very grateful if that could be arranged.
- Biraz yolumuzu kaybettik ve oda ayarlayabilirseniz minnettar oluruz.
May I say I think that's very interesting but a little woolly... and... not quite out of the top drawer, sleuth-wise. Yes. Monsieur Waring.
Bence bunun çok ilginç fakat biraz kafa karışıklığı olduğunu... ve ünlü birine pek yakışmadığını, bir tür hafiyecelik oyunu olduğunu söyleyebilir miyim?
Yes, I've also missed the congenial, articulate... and also very well-dressed Birgitte Nyborg... who comes here today... and fills the room with her visions of social solidarity... that, sorry for saying it... reminds me a little of what we used to call salon socialism.
Evet, iyi niyetli, doğru sözlü ve şık giyimli Birgitte Nyborg'u özledim. Bu gece buraya gelip, modern bir birlik anlayışına dair hayallerinden bahsetti, ancak böyle dediğim için bağışla Birgitte sözleri bana "Tatlı su sosyalizmi" dediğimiz şeyi hatırlattı.
Surely you're aware that your little stunt has landed on the very first year we're televising this tournament?
Bu küçük oyununun tamda televizyonda yayınlandığımız ilk senede yaptığının farkındasın değil mi?
But if you get aroused, if you surrender to your baser instincts, it can make things very unpleasant for little big man down there.
Ama erekte olursan dünyevi zevklerine teslim olursan o ufaklığı sakinleştirmek için hoş olmayan şeyler yapabiliyor.
People at the back, a little bit in, thank you very much.
Arkadakiler, biraz yaklaşabilirseniz... Sağolun.
You're a very sweet little girl.
Sen çok tatlı bir küçük kızsın.
And you wouldn't get very far on those stubby little legs of yours.
O kısa güdük bacaklarınla çok da uzağa gidemezsin zaten.
Joey knows you made me your very own little personal cop mission.
Joey kendi küçük şahsi polis görevini tamamladığını biliyor.
The same arse, very different faces and, when I realized, I did a little sip on her tit.
Aynı kıç, çok farklı yüzler ve bunun farkına varınca memesinden bir yudum aldım.
I will have you know, Hank, that I was a very good little catholic schoolgirl.
Öğrenmene izin vereyim, ben çok iyi bir küçük katolik kızıydım.
- First, you wash it with a sponge, very hot water, and a little bit of vinegar. I like to add a few lemon drops.
- İlk olarak, süngerle yıkıyorsun, çok sıcak suyla, birazcık beyaz sirke, ve limon ekleme alışkanlığım var.
I know it's a little political, but if you did that for me, it would make me very, very, very happy.
Biraz politik olduğunu biliyorum, ama bunu yaparsan çok mutlu olurum.
It got real very fast and she came back a little messed up.
Olaylar bir anda kızıştı ve o da biraz dağıldı işte.
I will have you know, Hank, that I was a very good little Catholic schoolgirl.
Sana Katolik okulu öğrencisi olduğumu söyleyeyim Hank.
And do you, delicious little spinner with whom I have shared a sexual encounter which will sustain me well into my golden years, take this... sweaty hairless pinhead to be the very last sexual parter of you entire life?
Bu terli köse kuş beyinliyi hayatının son cinsel partneri olarak kabul ediyor musun?
I understand that this is a very high stress time.. but if you and your colleagues.. could maybe be a little more careful..
Çok stresli bir an, farkındayım ama siz ve meslektaşlarınız bu binada bulunan paha biçilemez eserlere karşı biraz daha dikkatli olsa diyorum çünkü burası yaşayan bir tarih.
A little song that I'm very fond of since it's called I Love You.
Çok sevdiğim küçük bir şarkı. Adı da "Seni Seviyorum".
Well, his mom was more than a little high-strung, but she was very specific and very worried.
Annesi bayağı bir sinirlenmişti, kabul ama bayağı kesin konuştu ve feci hâlde endişeliydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]