Your legs translate Turkish
3,588 parallel translation
I can taste the foul stench of your ancestors rotting in the folds of filth between your legs.
Bacaklarınızın arasındaki pislik katlarından, atalarınızın çürüyen leş tadını alabiliyorum.
Otherwise I will cut off your legs and fuck stump.
Aksi takdirde, bacaklarını keserim! Anladın mı?
Use your legs for strength.
Bacaklarından güç al.
Do your legs reach down there?
Bacakların oraya ulaşıyor mu?
You feel it right between your legs.
Bacaklarının arasında hissediyorsun.
He would bite your legs off, Jimmy.
Senin bacaklarını ısırırdı, Jimmy.
Spread your legs- - Drop it!
Aç bacaklarını. Düşür şimdi!
Swing your legs in there.
Bacaklarını uzat!
There you go. Wrap your legs around me. You got it.
İşte böyle.
Come on, come on, come on. Come on. Wrap your legs, then go.
Koş koş koş.
Spread your legs.
Bacaklarını ayır.
Cross your legs.
Birleştir bacaklarını.
Enough to wax your legs. And get a foot in the door.
Bacaklarının ağdasına yetecek kadar ve kapıdan içeri adım atacak kadar var.
Kris, can you take your legs down, please?
Kris, bacaklarını indirir misin lütfen?
Wrap your legs now, and sleep.
Bacaklarını sar da yat.
Why are you shaving your legs?
- Neden ediyorsun?
Can you please spread your legs for me, ma'am?
Bacaklarınızı ayırın bayan.
What's wrong with your legs?
Bacaklarına ne oldu?
When you sit in a wheelchair, it's as if you've not only lost the use of your legs but your brain too.
Tekerlekli sandalyeye oturduğunda, sadece bacaklarını kullanma yetini değil beynini kullanma yetini de kaybediyorsun.
- Spread your legs.
- Aç bacaklarını.
Spread your legs.
Aç bacaklarını.
Your legs!
Bacaklarını!
'cause tomorrow, your legs are mine.
Çünkü yarın bacakların benim olacak.
Open your legs a little bit.
Bacaklarını biraz aç.
Why don't you spread your legs, give us something to look at while we talk?
Neden biz konuşurken bacaklarını aralamıyorsun?
- Your legs are longer.
- Bacakların çok uzun.
I ain't gonna apologize for fucking your legs up.
Ayaklarını siktiğim için özür dilemeyeceğim.
You got a nice wet twat between your legs?
Bacaginin arasinda islak bir amin da var mi?
That's why your legs look like that?
Bacaklarının böyle olmasının sebebi bu mu?
What's on your legs?
Bacaklarına ne oldu?
Have you seen your legs?
Bacaklarını gördün mü?
I could tie you off and shoot you up with heroin and you'd still have a muscly baby's arm between your legs.
Seni bağlayıp eroin vurabilirim ama yine de bacaklarının arasında hâlâ kaslı bebek kolu gibi olur.
I'm really worried that people are gonna think your legs look thinner than my arms.
İnsanların bacaklarının benim kollarımdan daha cılız olduğunu düşüneceklerinden endişeleniyorum.
Like the way I use my hands to move your legs... maybe you could use my eyes to see yourself, the way I see you.
Bacaklarını oynatmak için ellerimi kullandığım gibi belki seni gördüğüm gibi kendini görebilmen için benim gözlerimi kullanırsın.
Remove your underwear, bend over, place your hands right here, and spread your legs.
Iç çamaşırı çıkarın, viraj üzerinde, , burada ellerinizi koyun ve bacaklarınızı yayıldı.
- Spread your legs!
- Bacaklarını!
Put your hands on the trunk and spread your legs.
Ellerini bagajın üstüne koy ve bacaklarını ayır.
Now, get out of my office before I have someone break your legs, you little bastard.
Şimdi bacaklarını kırdırmadan çık git buradan seni küçük piç.
Now walk up to the front of the line like you have George Clooney between your legs.
Şimdi sıranın önüne sanki... George Clooney bacaklarının arasındaymış gibi yürü.
Like kangaroos and rapists, all your power comes from your legs.
Kangurular ve tecavüzcüler gibi tüm güç bacaklarından gelir.
You can even stick the edge of your shoe under one of the table legs and, by pressing down firmly with your hands and lifting your foot at the same time, you can make the whole table come off the ground.
Hatta ayakkabınızın kenarıyla masanın diğer bacağını tutarak ve elinizle de biraz bastırarak ve aynı zamanda da ayağınızı kaldırarak masayı yerden yukarı yükseliyormuş gibi gösterebilirsiniz.
Your turn, Legs!
Senin sıran, Legs!
Maybe I'll just break your fucking legs if you take another step.
Bir adım daha atarsan, lanet bacaklarını kırarım.
How's your legs?
- Bacakların nasıl?
Spread your fucking legs.
Ayır dedim.
Are you shaving your fucking legs?
Bacaklarını tıraş mı ediyorsun?
Your father said he'd chop my legs off if I didn't show up.
Baban, gelmezsem bacaklarımı doğrayacağını söyledi.
Carter found your missing legs.
Carter kayıp bacaklarını bulmuş.
Your healthy, normal legs are beautiful.
Sağlıklı, normal bacakların çok güzel.
You got your mama's legs.
Bacaklarını annenden almışsın.
For those women who know that sexual attraction isn't only to be found in firm, supple, young breasts, smooth legs, and perfectly sculpted bodies, but in the mind, in the psyche, in the darkest depths of your soul.
Bu cinsel cazibeyi bilen kadınlar için..... esnek, genç göğüsler, pürüzsüz bacaklar ve mükemmel heykelsi organlar vazgeçilemez değildirler. Ama aklına, ruhuna ruhunun karanlık derinliklerine işlerler.
legs 221
legs up 16
legs apart 16
your phone 169
your honor 7894
your own 34
your hat 64
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
legs up 16
legs apart 16
your phone 169
your honor 7894
your own 34
your hat 64
your full name 16
your teacher 17
your best friend 68
your ex 322
your name 485
your tea 43
your sister 409
your mum 57
your majesty 3240
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your dad 423
your name 485
your tea 43
your sister 409
your mum 57
your majesty 3240
your mother 885
your old man 28
your mom 327
your dad 423
your highness 1544
your point being 45
your brother 593
your mind 60
your mother is dead 28
your face 246
your heart 112
your call 269
your father called 16
your voice 78
your point being 45
your brother 593
your mind 60
your mother is dead 28
your face 246
your heart 112
your call 269
your father called 16
your voice 78