English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / Your office

Your office translate Turkish

6,700 parallel translation
You act like you're having an epiphany and everyone knows you're in your office making dinner plans.
İlham gelmiş gibi davranıyorsun ama herkes ofisinde yemek planıyla uğraştığını biliyor.
I'm sorry, uh, Mr. Weber, your office was broken into less than an hour ago.
Pardon Bay Weber ofisiniz soyulalı henüz bir saat olmadı.
I'm gonna come to your office at 8 : 00 A.M. sharp, and we're gonna take a long hard look at your books.
8 : 00'da ofisine geleceğim, namussuz herif, kayıtlarını da etraflıca inceleyeceğiz.
He's waiting in your office.
Ofisinde bekliyor.
The whole point of an office party is that it's at your office.
Ofis partisinin tüm anlamı ofiste olmasıdır.
So this is your office now?
Demek burası şimdi sizin ofisiniz oldu.
But you weren't. You were at your office having an off-the-books meeting, And when caitlin came to tell you about catherine's affair,
Sen ofisinde gizli toplantılarla boğuşurken... kızın, Catherine'in ihanetini anlatmaya yanına geldi... ama orada duymaması gereken bir şey duydu.
Recovered from your office at the salon.
Salonundaki ofisinde bulduğumuz silah.
Your office is attacked.
Ofisine saldırdılar.
They're probably the same men that killed everyone at your office.
Muhtemelen ofisindeki herkesin öldüren adamlar.
Mind if we use your office?
Teşekkürler.
If you make her run again, I will personally come down to your office and knife you in your lower intestine.
Eğer onu tekrar koşturursanız, bizzat ofisinize geleceğim,... ve sizi bağırsaklarınızdan bıçaklayacağım.
"I will personally come down to your office, and knife you in your lower intestines..." "You will most probably bleed out."
"Bizzat ofisine geleceğim ve bağırsaklarından seni bıçaklayacağım,... muhtemelen kan kaybından da gideceksin."
Out of all the Agents in your office, you were the one who brought Jacob back to Arcadia.
Ofisinizdeki tüm ajanlar dışarıdaydı, Jacob'ı Arcadia'ya getiren sen oldun.
I'd prefer to use your office for the initial interviews.
Ön sorgulama için ofisini kullanmayı tercih ederim.
Kasten, call your office.
Kasten, ofisini ara.
But it would mean missing your office picnic.
Yani ofis pikniğini kaçıracağım.
- See you in an hour, at your office.
Bir saat sonra muayenehanende buluşalım.
- We are comin'to your office, bitch.
Ofisine geliyoruz lan.
I thought we were in your office.
Ofisinde olacak sandım.
What about that stack of readouts in your office?
Ofisindeki kağıt yığınını okumaya ne dersin?
Pappu.. this is a list of your office staff.
Pappu, Bu büro personeli listesi...
Tomorrow, I would like to have a meeting with you and Trudy at your office... to discuss her investing in the manufacturing of my new idea.
Yarın seninle ve Trudy'yle ofisinde görüşmek istiyorum. Kendisinden yeni fikrimi üretmek için yatırım yapmasını isteyeceğim.
But actually, Father, I was hoping to type it, in your office.
Ama baba ben aslında ofisindeki daktilo ile yazmak istiyorum.
- He have access to your office?
- Ofisine giriş yetkisi var mıydı? - Evet.
I'll call you in your office first thing in the morning.
Sabahleyin ilk iş ofisini ararım.
Well, your office is a bit of a mess, but it would appear the only items missing are his watch and wallet.
Şey, ofisin dağılmış durumda ama görünüşe göre kaybolan şeyler sadece onun cüzdanı ve saati.
All those pictures in your office, you had that grin.
O gülüş, ofisindeki tüm fotoğraflarda var.
I called you at your office but they said you weren't in.
Şubeyi aradım ama henüz gelmediğini söylediler.
A magical fairy granted your wish and, poof, Olivia Pope appeared in the oval office.
Büyülü bir peri isteğini yerine getirdi ve puf, Olivia Pope oval ofiste beliriverdi.
Guy like that's not breaking into Weber's office for your standard smash-and-grab.
Böyle adamlar Weber'in ofisine sıradan soygun için girmemiştir.
The one thing they're pretty firm about at the office is you don't take the inside deals and give them to your friends.
Ofisimiz ; ofis içindeki iş bilgilerini arkadaşlarımıza verme konusunda taviz vermemektedir.
Have you heard these rumors that your husband is sleeping with an intern in the governor's office?
Kocanızın Valilik makamında bir stajyerle yattığı dedikodusunu duydunuz mu?
The limo company has a new policy where you have to go to the office to get your assignment.
Limuzin şirketi işi alabilmen için ofise gitmeni gerektiren bir kural çıkarttı.
I would've made a proper house call earlier, but I'm not sure your sergeant would be happy if I were in his office poaching his best detective.
Gelmeden önce haber verebilirdim, ama ofisindeki en iyi dedektifini çalacağımı öğrenince, amirinin buna pek sevineceğini sanmıyorum.
You're gonna walk into your boss's office and demand one.
Patronunun ofisine yürüyüp zam isteyeceksin.
- First office to your right.
- Sağdaki ilk ofis.
But your grandmother, your mom's mom, called the office this morning, and she wants you to move in with her permanently.
Ama senin büyükannen, yani annenin annesi,.. bu sabah ofisi aradı,.. ve seni kalıcı olarak yanına almak istediğini bildirdi.
Your grandmother is coming to my office tomorrow.
Büyükannen yarın ofise geliyor.
I bet your father has a much nicer office than this.
Kesin babanın bürosu bundan çok daha iyidir.
He said to tell you to get your ass up to his office. Now.
Dedi ki, hemen kıçını kaldırıp ofisine gidecekmişsin.
My office booked your room for you.
- Odanı ofisim ayarladı.
But me, I quite like it. Play your cards right, and you could get your own office, with a bigger desk and a view.
Ama ben, oldukça bu gibi ben., Kartlarını doğru oynamak ve Kendi ofisini alabilir Büyük bir masa ve manzaralı.
I mean it's not like you're waking up at noon or Skyping with your therapist during office hours, like me and half my colleague do.
Öğle vakti kalkmıyorsun.. .. ya da benim ve iş arkadaşlarımın yarısı gibi.. .. çalışma saatlerinde terapistinle görüşmüyorsun.
Drop your comments in the box outside the Sheriff's office.
Yorumlarınızı Şerif ofisinin yanındaki kutuya atın.
I called the Michelin office in Paris this morning to explain what Michel had done to your dish.
Bu sabah Paris'te ki Michelin ofisini, Michel'in yemeğe ne yaptığını açıklamak için aradım.
Hand your badges in at the office.
Kartlarınızı ofisime getirin.
Well, look no further than Champagne Furniture and Rugs where we carry the coolest, sleekest furniture for your home, office, or yacht.
O zaman Champagne Halı ve Mobilya'dan başkasına bakmayın Eviniz, ofisiniz ve yatınız için en iyi, en seçkin mobilyalar burada.
Just wanna talk to you about my job. - You see your new office?
- Yeni işim hakkında konuşmak istiyorum.
Yeah, I'm sure your corner office is a real drag.
Evet, eminim ofisinde keyfin yerindedir.
And you'll get your war and I'll get my office.
Ve siz savaşınızı alacaksın ben de ofisimi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]