Artı translate French
216,428 parallel translation
Ve artık kime zarar verdiği umurunda da değil.
Maintenant elle se fiche de qui elle blesse.
Artık anneni koruyamazsın.
Vous ne pouvez plus protéger votre mère.
Sonunda, artık intikamımızı alabiliriz.
Finalement, nous pouvons prendre notre revanche.
Yani, artık ilerleme vaktin geldi, Anne.
Alors il est temps d'aller de l'avant, maman.
Çünkü sanırım artık gözlerini açmanın vakti geldi neden etrafımda garip şeyler döndüğüne dair.
Il est temps qu'enfin je vous ouvre les yeux sur pourquoi des choses étranges se produisent parfois autour de moi.
Artık geriye gitmek yok.
Plus de marche à reculons.
Agnes'i geri aldık, artık beraberiz.
Nous avons retrouvé Agnès. Nous avons l'un l'autre.
Artık evinin yakınına bile gelemeyecek.
Il ne va pas se rapprocher de ta place cette fois-ci.
Sayenizde, artık bunun nasıl olduğunu biliyorum.
Grâce à vous, je sais comment ça se passe,
Neden olduğunu artık biliyoruz.
Maintenant, nous savons pourquoi.
Artık değil.
Plus maintenant.
Artık endişelenecek hiç birşey olmadığını bilmeni istiyorum.
Je voulais juste que tu saches Vous n'avez plus rien à craindre.
Onu artık tanıyamıyorum.
Je ne le reconnais pas.
Maggie'nin iyi olup olmadığını bilmiyordum ama artık iyi görünüyor.
Donc, je n'étais pas sûre que Maggie allait bien, Mais je pense qu'elle va bien,
Erteledim çünkü iyi olup olmadığını bilmiyordum. Artık iyi olduğunu düşünüyorum. Yani yemeğe gitmemde sakınca yok.
Tu sais, j'attendais car je ne savais pas si elle allait bien, mais je pense qu'elle va bien, alors je pense que je peux sortir dîner.
Evet, artık arkadaş olduk.
Ouais. C'est arrivé. On est amis maintenant, alors...
Geçti artık.
C'est ok.
Yok artık!
Oh, allez.
Yok artık mı?
"Allez"?
Artık koltuğum burada.
Mon siège est juste là.
Artık mantıklı geliyor.
Je comprends maintenant.
Geçen her dakika beynindeki basınç daha da artıyor.
À chaque minute, sa pression crânienne augmente.
Nathan ve ben artık beraberiz.
Donc, Nathan et moi... On est devenus un couple.
Görmezden geldim, artık dayanamayacağım ana dek kendimden uzaklaştırdım. Gerçekten çok üzgünüm.
Et j'ai tout arrêté, et je l'ai empêché jusqu'à ce que je ne puisse plus rien, et je suis vraiment très désolée.
Artık öyle yapıyoruz değil mi?
On fait ça désormais, non?
Bana karşı dürüst olduğuna güvendim. Annem yalan söylediğinde bile ve artık annem öldü.
Je te faisais confiance pour être honnête avec moi, quand même ma mère m'a menti, et maintenant elle est morte.
Artık yoğun bakıma gitmesi gerek.
[Soupirs] Il doit aller en soins néonatals maintenant.
Artık baba oldu.
Il est père désormais.
Dennis'den bebeğim olsun istiyordum ama artık solucan üretim çiftliğiyim.
Je voulais des bébés avec Dennis, maintenant je suis une ferme à vers.
Artık gidebilirsin.
Tu peux partir maintenant.
Tümörüm artık yapamayacağımı söyleyene kadar mümkün olduğunca çok erkekle seks yapmak istiyorum.
Je voudrais coucher avec le plus d'hommes possible, avant que ma tumeur me dise que je ne peux plus.
Artık evine gidebilirsin.
Oui, vous pouvez rentrez chez vous maintenant.
Artık hastanedesin.
Tu es là maintenant.
Artık çıkabilirsin.
Je vais te sortir de là.
Bu acil servis odası artık ameliyathane.
Cette salle d'urgence est maintenant une salle d'opération.
Dr. Minnick artık hastanemde size yer olduğunu düşünmüyorum.
Je pense que vous n'avez plus votre place dans mon hôpital.
Artık gitmem gerek.
Je dois sortir d'ici.
Artık hastanede olmayan şeyleri görmem gerektiğini düşünüyorum.
Je... je pense que j'ai besoin de voir tout ce qui n'est pas l'intérieur d'un hôpital.
Pekala DeLuca, artık morfini en hızlı şekilde vermeye başlayabilirsin.
DeLuca, augmente la morphine autant que possible.
Uzun bir gün geçirmiştik, 15 saat falan. Adam da şöyle diyordu : " Bu işi artık yapamam.
On avait fait une journée de 15 heures et il a dit : " J'en peux plus de ce job.
Bir sonraki sefere artık.
Tu les auras la prochaine fois.
"Michael Jackson öldüğüne göre Jermaine Jackson dinleyebilirim artık." falan demedi.
"Maintenant que Michael Jackson est mort, je peux enfin écouter tous les titres de Jermaine Jackson."
Jermaine Jackson dinleyebilirim artık. " falan demedi.
"Maintenant que Prince est mort, je peux enfin écouter tous les titres de Jermaine Jackson."
Artık hapiste değil. Çıkması da kötü oldu.
Il n'est plus en prison et ça craint.
"Bitti artık dostum."
C'est fini.
Artık NBA izleyemiyoruz.
On ne peut plus regarder la NBA.
- Bitti artık.
- C'est fini.
Çok kafa karıştırıcı ve artık korkunç.
C'est trop déroutant. Ça fait peur.
Bu yüzden artık silahlardan ölümüne korkarız.
Maintenant, on est terrifiés par les armes.
Artık başka kimse ölmek zorunda değil.
Maintenant personne d'autre ne doit mourir.
Artık ona ihtiyacın yok.
Tu n'en as plus besoin.
artık 611
artie 107
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artie 107
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32