English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ H ] / Harika bir kız

Harika bir kız translate French

690 parallel translation
Ne kadar harika bir kız olduğunu ve çok zor şartlarda çalıştığını anlattım.
Je lui ai dit que t'es une fille bien, et que tu bosses dur.
- Harika bir kız alıyorsun.
Vous avez de la chance.
Harika bir kız.
- C'est une femme fantastique.
Harika bir kızdır. Sosyete kızı.
Une fille très bien!
O harika bir kız.
C'est une chouette fille, Philpott.
- Tanıştın mı? - Harika bir kız.
Une fille merveilleuse.
Harika bir kız, çok şakacı.
C'est une chouette fille. Elle sait plaisanter.
Hakikaten harika bir kız.
Une fille merveilleuse.
Söylemem gereken şu ki Jack, küçük Cecily harika bir kız.
Les nouvelles que j'ai de L'Australie et de l'autre monde ne sont pas encourageantes.
- Harika bir kız.
- C'est une merveille.
- O harika bir kız - Adam sarhoş olmalı.
- Elle formidable, une championne!
Harika bir kız.
Belle, intelligente.
O oldukça harika bir kız.
C'est une fille merveilleuse.
O harika bir kız Profesör Haze. Kesinlikle öyle.
C'est une brave gosse, professeur.
Hayır. Harika bir kız olduğunu söylemek için aradım seni.
J'appelle pour vous dire que vous êtes une fille merveilleuse.
- Harika bir kız Jivago.
- Une fille merveilleuse, Jivago.
O harika bir kız. Bazen.
Elle est merveilleuse... parfois.
Harika bir kız. Çok küçük, çok da hızlı.
Elle est sensass : petite et crachant le feu.
Toni harika bir kız.
Toni est merveilleuse.
Çok harika bir kız arkadaşın varmış Julian.
C'est une sacrée petite.
Ama eğri oturup doğru söylemem gerekirse senin gibi harika bir kızın, Gilles gibi bir hödükle olması beni rahatsız ediyor.
Mais enfin, ça me fait mal au coeur de te voir avec un pareil balourd.
Lenny, bu harika bir kız.
C'est une fille géniale!
"Külotu Dıştan Görünen." Harika bir kız.
Marque de la culotte. - Max, elle est superbe.
Onun ne kadar harika bir kız olduğunu düşündüm ve onu tanımanın ne güzel bir şey olduğunu.
J'ai réalisé que c'était une personne fabuleuse et quej'avais de la chance de la connaître.
# Harika bir kız!
Ouah, elle est merveilleuse!
Gilda, oyunun üçüncü perdesinde harika bir iş başardık ve içimden bir ses, arkamızda bırakacağımız bir not yazıp bunun üzerinde etraflıca düşünürsek sadece iyi bir edebi eser bırakmış olmakla kalmayıp beni de morarmış bir gözden kurtarmış oluruz diye düşünüyorum.
Tu sais, nous avons fait un magnifique travail sur ce troisième acte. Il me semble que si nous nous y mettions... Si nous écrivions ensemble un mot bien peaufiné à lui laisser, non seulement ce serait un morceau d'anthologie, mais ça m'éviterait un œil au beurre noir.
Kaybettiğiniz için üzgünüm Madam Lawrence, ama kazandığım için de mutluyum, o yüzden kızmayın. Harika bir atıcısınız ve bu söylediğimde ciddiyim.
Désolé, vous avez perdu, mais je suis ravi d'avoir gagné!
Bunun senin için harika bir sürpriz olacağını biliyorum, Roderick. Bay Lushin ve kız kardeşin nişanlandılar.
Tu seras surpris, mais ils sont fiancés.
Çok meşguldün harika bir kadın... bayan... kız...
Trop occupé avec cette belle, femme... dame... jeune femme.
Henry, bu harika. Bu kız hakkında bir şey bilmiyorum ama durulmak istemene yönelik arzun beni çok mutlu etti.
L'idée que tu veuilles travailler me rend heureuse!
Bu sabah uyandım ve kendi kendime... "Susanna Foster, tarlada birine ihtiyaç varken böylesine harika ve güçlü bir kızı deli misin de gönderiyorsun" dedim.
Ce matin, j'ai pensé : " Es-tu folle de laisser filer une fille pareille,
Ve bu yüzden bu harika, muhteşem kız senin annen olabilirdi pekala. Ama O parayı ve serveti seçti. Ve kendini zengin bir züppeye verdi ve onunla evlendi.
Et c'est pourquoi cette merveilleuse jeune femme, qui aurait pu être ta mère, préféra assurer son avenir, et se donna en mariage à un riche Yankee.
Yalnızsınız, Amerikalı bir kızla tanışmak harika bir şey... gösteriden sonra sizinle bir bardak içki içebilir miyim?
Vous êtes seul, ravi de voir une Américaine, et vous voulez prendre un verre après le spectacle. Non.
# Güzel kız Sen sen harika bir yaratıksın #
Jolie fille Quelle beauté
Mükemmel! Bu Selden kızı bir harika.
Mlle Selden est très bien.
Bu dünyada yapayalnızım. Birinin evine konuk olmak... hele hele böyle harika bir ortama sahip bu güzel evde olmak... benim için çok kıymetli.
Je suis seul dans Ia vie... et être accueilli ainsi chez vous... dans une atmosphère aussi délicieuse... est un cadeau précieux.
Hep yarın çok harika bir şeyler olacağını düşünürsün. Artık yalnız olmayacağını.
On se dit qu'on ne finira jamais vieille fille.
Eski aristokrasiden kalma şahane bir yaratık vardı. Uzun kızıl saçları ve harika bir vücudu vardı.
Une magnifique créature aristocratique, à la belle chevelure rousse et au corps de rêve.
Kızımın harika bir annesi vardı.
Ma fille avait une mère admirable.
Kızınız mı? İnsanın öyle sevimli, uzun... güzel küçük bir kızı olması harika, değil mi?
Je vous envie d'avoir une si jolie grande petite jeune fille.
Canım kızım, harika bir fikir bu!
Ce procédé paisible me plait.
Eminim Upper Sandusky harika bir kasabadır, ama oralı bir kızın böyle bir duruma hazır olduğunu sanmam.
Je ne doute pas que Sandusky soit une ville délicieuse, mais elle ne prépare pas une femme à ce type de situation.
Sence bir kız, güzel ve harika bacaklı olduğu için cinayetten yakasını kurtarabilir mi?
Une femme peut-elle être acquittée pour un meurtre parce qu'elle est belle et qu'elle a de belles jambes?
Harika. ... ikinci bir imza alabilirsem mahkûmları Kızıl Haç'a teslim ettirebilirim.
Ils seront remis à la Croix-Rouge si le gouvernement contresigne.
Harika bir balık gibi, bu küçük kız da yüzebiliyor!
Magnifique plongeon. Cette fille s'y connait!
Söylediğim gibi, kız bir harika.
Elle est vraiment formidable.
- Harika! Yapılı bir kız mı?
Elle a vraiment l'air super.
Beyaz, buruşmaz keten takım, harika kırmızı duvar kağıdı baskılı gömlek... takımı tamamlayan bir kemerle bir araya getiriliyor.
Ensemble pantalon en lin blanc et superbe chemise rouge à imprimés tenus par la ceinture assortie.
Harika bir karınız var. - Biz boşandık.
- C'est une femme merveilleuse.
Orada harika bir dans gösterisi sunmuştu bu kız.
Elle y dansait avec entrain.
Yeni mezun olmuş güzel bir kız ve zaman zaman ucuza kaçan harika bir bölge savcısı var.
Il y a une belle étudiante et un avocat du coin, brillant et parfois dilettante.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]