Bu çok basit translate Portuguese
452 parallel translation
Bu çok basit bir soru.
É uma pergunta simples.
Bu çok basit.
É simples, não?
Bu çok basit.
Ora, que simples.
Bu çok basit. Görüyorsun...
É simples.
Aslında bu çok basit, arkadaşlarımı çocuklara silah çekmeyenler arasından seçerim.
Bem, é fácil, o mais difícil... é viver num mundo de tolos.
Bu çok basit.
Isso é muito simples.
Bu çok basit bir davranış şekli. Tıbbi açıdan konuşuyorum.
É uma atitude bastante primitiva, medicamente falando.
Bu çok basit bir oyun.
É um jogo muito simples.
Ama bu çok basit, çok bariz.
Mas isso é demasiado simples e óbvio.
Sizi temin ederim ki kutsal efendim, bu çok basit bir mesele.
Vossa Santidade, é uma questão simples.
Eminim katledilmeyi tercih ederdin, ama bu çok basit olur.
Sei que preferes morrer do que ser espancado, mas seria muito fácil...
Ama bu çok basit olurdu.
Mas isso ia ser demasiado simples.
Aslında bu çok basit bir şey.
É algo muito elementar.
Bu çok basit, vücudunun herhangi bir yerinde saklayabilirsin bunu.
É muito simples. Tens de a esconder algures no teu corpo.
Bu çok basit
Isso é fácil.
Ne kadar az insan bilirse, düzenlerine o kadar az karşı çıkılırdı. Bu çok basit.
Quanto menos as pessoas souberem, menos ficam descontentes.
Bay Reno. Bu çok basit bir felsefedir.
Sr. Reno, é uma filosofia simples.
Bu çok basit!
É muito simples!
Yani bu çok basit bir hataydı.
Quero dizer, foi um erro perfeitamente natural.
Pekala, Bu çok basit!
Ora, é tão simples quanto isso!
- Bu çok basit.
- É muito simples. - Claro como a água.
Bu çok basit komiser. Alo.
- Isso é elementar, Tenente.
Bu çok basit.
Isto é canja.
Bu çok basit, tamam mı?
É canja!
Çok basit. Tanıdık birini gördüğünüzü ve bu yüzden geciktiğinizi söyleyin.
Diga-lhe que encontrou uma pessoa e ficou retido.
Bu kız için hiçbir şey yapılmamış olması çok acı. Basit bir ameliyat.
É um crime que não se tenha feito nada antes por essa garota.
Bu genç bayan için çok basit kalıyorsun.
Parece ter um ponto fraco por esta senhora.
Bizim gibi gönülsüz çok az insan var. Bu az sayıdaki insan basit ve kayıtsız yaşamaktansa yapılacak daha çok şey olduğunu görecek kadar akıllılar.
Existem uns quantos de nós que não estão dispostos a isso, que são espertos para ver que há muito mais a ser feito do que viver umas vidinhas complacentes.
Bu izler çok basit. Hiç birşeye işaret etmiyor :
E aquele rasto não nos leva a outro lado.
Üzerine çok az mal varlığı var ve bu da çok basit bir erdem.
Tinha a impressão de que era uma mulher de condição muito baixa. - E de virtudes bastante fáceis.
Parmak izini alan adam eğitimini bu bölümde tamamladı. Bu iş onun için çok basit.
O homem que as registou é um grande profissional.
Bu çok basit.
- É elementar.
Bu davadaki gerçekler çok basit. Öyle ki şüpheye bile yer bırakmıyor.
Os factos neste caso são simples e, até certo ponto, indiscutíveis.
Cary Middlecoff bu vuruşu yaparsa, Ölü Göz Middlecoff için çok basit bir vuruş olacak.
Se Cary Middlecoff conseguir este putt, para o velho "Dead Eye" Middlecoff é canja.
Siz, birçok sebebten dolayı bu hayata başladıysanız, başka bir hayata dönmeniz o kadar basit değildir... ve çok da şansınız yoktur.
Não importa por que motivo, quando se começa a viver assim... não é fácil viver de outra maneira... e não há muitas oportunidades de fazê-lo.
Bu çok daha basit, gerçekten...
É muito mais fácil, a sério...
- Bakın, bu gerçekten çok basit...
Mas, no fundo, é extremamente simples...
Şimdi dinle, Bennet,... bu çok basit.
- Para o diabo com a diplomacia! Escuta, Bennet.
- Hayır, bu çok basit.
É simples demais...
Eğer o yapmışsa, bunu planlamıştır bilirsiniz, bu çok da basit bir şey değil.
Se ele tivesse feito esse golpe, tê-lo-ia preparado... e não seria tão simples para si.
Belki bu dava size göre çok basit.
Talvez o caso seja pequeno demais para você.
Bu iş benim için çok basit.
Só existe um caminho para mim.
Bu Gibarian'ın buluşuydu.Dehanın tüm ürünleri gibi ; çok basit.
Foi invento do Guibarian. Tão singelo como todo o genial.
Bu çok alçakça ve basit.
Humilhante. É inconcebível... viver desta maneira.
Bu, çok basit bir güç gösterisi olurdu.
Seria uma demonstração de poder demasiado ordinária, Karras.
Bu gerçekten çok basit.
É simples.
Bu yüzden de generalinden en basit erine kadar, askerlerimiz çok iyi savaşır.
É por isso que o nosso exército, do general ao soldado apeado, luta com tanta resolução.
Çok basit. Bu kol vitesi atar. Tek yapman gereken direksiyonu çevirmek.
É fácil, põe esta alavanca para a frente, em marcha, e só tem de o guiar
Bu insanî hedefler sizin için çok mu basit?
Serão estas aspirações humanas demasiado simples para ti?
Çok basit, neden bu kadar başarılı olmana rağmen çalışmıyorsun?
Porque é que com tantas qualidades, não está a exercer?
Bu işaret, bağlanmak, basit. Ama ben bunu yaptığımda çok daha fazla anlam kazanıyor.
" Este gesto de junção, tão simples, significa muito mais quando eu faço isto.
bu çok güzel 567
bu çok iyi 411
bu çok üzücü 63
bu çok zor 90
bu çok 150
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok heyecan verici 50
bu çok hoş 216
bu çok korkunç 105
bu çok iyi 411
bu çok üzücü 63
bu çok zor 90
bu çok 150
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok heyecan verici 50
bu çok hoş 216
bu çok korkunç 105
bu çok fazla 165
bu çok doğal 48
bu çok doğru 46
bu çok ilginç 132
bu çok güzeldi 52
bu çok para 46
bu çok kötü oldu 29
bu çok eğlenceli 50
bu çok komik 209
bu çok saçma 642
bu çok doğal 48
bu çok doğru 46
bu çok ilginç 132
bu çok güzeldi 52
bu çok para 46
bu çok kötü oldu 29
bu çok eğlenceli 50
bu çok komik 209
bu çok saçma 642
bu çok kötü 494
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok kolay 78
bu çok tehlikeli 167
bu çok tuhaf 143
bu çok gülünç 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok kolay 78
bu çok tehlikeli 167
bu çok tuhaf 143
bu çok gülünç 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16