Bu çok para translate Portuguese
11,343 parallel translation
Korkarım bu hâlinle ona meydan okuman çok anlaşılır bir durum.
Acho que o estás a desafiar para ser muito compreensivo.
- Bizi çok şaşırtabilecek bu bilgileri sadece kendisinin yapabileceğini ispatlamak için yıllardır sakladığını söyledi.
Ele disse que tinha um esconderijo de dados que roubou durante anos só para provar que podia. Coisas impressionantes.
- Seni çok sevdiğim için bu sefer yırttın o yüzden buna destek diyelim.
- Não quero discutir isso agora. Eu amo-te muito para te deixar safares. Vamos chamar o teu padrinho.
Bilirsiniz, bu teknoloji için bir ton para ödüyorsunuz ve en çok lazım olduğu anda bozuluyor, değil mi? Haksız mıyım?
Pagámos caro por esta tecnologia, e ela avaria-se quando mais precisamos, não é?
Sadece ilk haftanın kirasına yetecek kadar kira param var, ama kasabaya zengin tüccarlar geliyor, ve eğer onları bu akşam düzenleyeceğim partiye getirebilirsem, çok kazanırım, ve işler rayına oturur.
Só tenho dinheiro suficiente para a renda da primeira semana, mas está um grupo de mercadores a chegar à cidade, e, se os conseguir levar lá para uma festa que vou dar esta noite, farei muito sucesso, e o negócio descolará de vez.
Ama bu ormanların benim için çok tehlikeli olduğunu söylemiştin.
Não tínheis dito que estes bosques eram demasiado perigosos para mim?
Dostun bu işi almam için çok yol kat etti...
O seu associado fez de tudo para me convencer a aceitar este trabalho.
Bu seyahatin sizin için zor olduğunu biliyorum. Ama izin verirseniz özür dilemeyi ve minnetimi göstermeyi çok isterim.
Sei que esta viagem foi... difícil, para dizer o mínimo, mas... se me permitirem, gostaria de uma hipótese para me desculpar e mostrar a minha gratidão.
Ama diğer adam gibi canın acıyıp kanaya bilirsin. Şimdi sana sorular soracağım, sen de cevap vereceksin. Ya da bu iş çok çabuk çılgınlaşabilir.
Mas sangras e sentes a dor como qualquer outro pessoas, então eu vou fazer perguntas e tu vais respondê-las ou isto vai dar para o torto muito rapidamente.
Seni çok uzak bir yere götürebileceğimi söylesem. Bu dünyada olmadan hayatta olabileceği bir yere ama kendine ve diğerlerine tehlike olmadan.
E se eu dissesse que o podia levar para longe, nem sequer na Terra onde continuaria vivo, mas não mais um perigo para si ou outros?
Bu senin için bile çok aşağılık bir şey Fergus zalimce, utanç verici bir alçaklık.
Até para ti, Fergus, isto é um novo ponto baixo. Um ponto baixo cruel, vergonhoso e nojento.
Ve bu yüzden... bu konuda çok mutluyum ki hükümet yapması gerekeni yaptı ve kanıtın iddia ettiği şeyi gözden geçirme kararıma uydu.
E, portanto estou satisfeito por nesta questão o governo ter feito o mais responsável e ter obedecido ao meu pedido para rever as provas que fundamentam esta alegação.
O çok heyecanlı, tutkulu, ve, uh, onun tüm bu enerjisini kontrol etmek senin vazifen olacak...
É muito espirituosa, apaixonada, e será da tua responsabilidade certificares-te de que ela tem um seguro recetáculo para toda essa...
Arabada çok az kan vardı, bu yüzden kötü yaralanmış olmalı.
Havia pouco de sangue no carro, para ele ter sido morto.
Bu senin için çok zor olmalı.
Compreendo que deve ser bem difícil para ti.
- Bu işin sizin için zaman zaman çok önemli olduğunu biliyorum, Bayan Campbell fakat bitti.
- Eu sei... que tudo isto tem sido importante para si já há algum tempo, Miss Campbell, mas, acabou.
Biliyorsun bu gece annen ve benim için çok özel bir gece.
Sabes, esta é uma noite especial para a tua mãe e para mim.
Bu olanlardan sonra onu daha da çok sevdim.
Ele queria morrer por mim. Mas eu amo-o demasiado para deixar isso acontecer.
Dünyanın en güçlü insanı yani başkanın bir inç yanında uyanabilen bir senatör bu, onu dünyada eşi benzeri görülmemiş yetkileri olan bir senatör yapar. İşte bu seçmenlerin gözünde onu çok değersiz gösterir.
Uma senadora que dorme a centímetros do Presidente, uma senadora com acesso sem precedentes à pessoa mais poderosa do mundo, isso é o que tem valor para os eleitores.
Bu ürpertici video çok rahatsız edici olduğundan burada yayınlayamıyoruz. Video'da amiral Asteğmen Martin'i ofisine sürükleyerek götürdüğü görülüyor.
O vídeo demasiado perturbador, para ser exibido aqui, mostra o Almirante a arrastar Martin para o seu escritório.
- Çok yazık, bu Mark'ın işiydi.
Que pena. Esse era para ser o trabalho do Mark.
Bu iş benim için çok değerli.
Este trabalho é muito importante para mim.
Doug eğer ailenin en büyük çocuğu olursa, bu Bob için çok garip olur.
Sabe, é como se Doug se tivesse tornado o filho mais velho da família Durst. Deve ser muito estranho para Bob não existir.
Başarılı olduğumuza çok sevindim Harold, ama dürüst olmak gerekirse bu da bu aramayı çok daha zor hale getiriyor.
Fico feliz por estarmos a ter sucesso, mas Harold, para ser sincero, isso torna esta chamada ainda mais difícil.
Bu trajik olay Dünya Askeri Birliği'nin bir yıl önce savaşı kaybetme tehlikeleri göz önüne alınacak olursa gerçekten de çok uygun bir zamanda gerçekleşti.
O trágico evento não podia ter acontecido numa altura mais oportuna para a Coligação Militar Terrestre, visto que estavam em risco de perder a guerra há um ano.
Bu planın işe yaraması için yapılacak çok şey var sürpriz faktörü de buna dahil.
Muito tem de correr bem para o plano funcionar, incluindo o elemento de surpresa.
Bu kılık değiştirici Yewll, çok zeki hatta Indogene standartlarına göre bile.
Esta metamorfo em especial, a Yewll, é esperta, até para os padrões de um Indogene.
Adamlarım bu iş için çok çalıştı.
Os meus rapazes esforçaram-se bastante para o conseguir.
Bu işe vazgeçemeyecekleri kadar çok para yatırmışlardı bile.
Já tinham investido demasiado dinheiro para abandonar o projecto.
Çok yakın değiliz ama bu işi halletmem onun için çok önemli.
Não somos muito chegados, mas ter arranjado este emprego é muito importante para ele.
Bilmiyorum ama acele etsen iyi olur. Bu evde bir şeyi saklamak için ne kadar çok yer var biliyor musun?
Sabes quantos lugares existem para esconder coisas nesta casa?
Seni çok seviyorum. Bu yüzden seni görmeyeceğim bu 60-70 yıl boyunca nasıl bir hayatı seçeceğini öğrenmek için sabırsızlanıyorum.
Amo-te tanto, e é por isso que mal posso esperar para descobrir que nova vida terás...
Ve bu arada, çok yakın arkadaş olmak için.. .. önümüzde uzun bir deniz yolculuğu var.
E, entretanto, temos uma viagem inteira pelos mares para nos tornarmos bons amigos.
Bu devasa baş ağrısını saymazsak çok daha iyiyim.
Para além desta dor de cabeça enorme... muito melhor.
- Çok haklısın. Bu yüzden de hangi hemşire ve doktorların çalıştığını anlamak için hepsini tek tek inceledik.
- Estás absolutamente certo, por isso verifiquei cada diferença para encontrar que médicos e enfermeiros trabalharam.
Bu telefondan mesajlaşmanın çok ötesinde bir iş.
Eles foram além de simples mensagens de texto de telemóvel para telemóvel.
Bu çok önemli bir dava, Raymond. Hem benim için hem de New York şehri için.
Trata-se de um caso muito importante, Raymond, para mim e para Nova Iorque.
Bu işi bitirebilirsem onlar için çok anlamlı olur, benim için de.
E significava muito para elas... Muito para mim, se eu pudesse resolver isto.
Bu, çok miktarda para ve rekabetçi ruh gerektirir.
É um interesse que requer muito dinheiro e espírito competitivo.
Bu iş benim için çok önemli.
Este emprego significa muito para mim.
"Bu, bizler için çok zor bir hayat."
"É difícil levar a vida para alguém como nós."
Bu, ailemiz için çok duygusal bir an.
Este é um momento muito emocional para a nossa família.
Bu konuda beni örnek alıyorsan çok fena halde yanılıyorsun demektir.
Bom, se estás a tentar olhar para mim como exemplo, vais ficar extremamente desapontado.
Bu hane için her zaman çok değerliydin.
Tens sido um trunfo para este quartel em todos os níveis.
Daha önce dikkatimi çekmek için her yola başvuracak adamlar görmüştüm David ama bu çok başka.
Já vi homens percorrerem longas distâncias para terem a minha atenção, David, mas isto é extremo.
Bu dünyada bir şey inşa etmek çok vakit alır ama yıkması pek uzun sürmez.
É preciso muito para construir algo neste mundo, e tão pouco para destrui-lo.
Elinde hiçbir ciddi delil olmadan bu genç adamı suçlamaya çok heveslisin.
Estás ansioso para acusar um jovem sem evidências.
Bu da, işi yapmaktan çok işi almaya odaklanmışım gibi gösteriyor beni.
Dá a ideia de que estou mais focado na transição para o cargo do que em exercê-lo.
İşte seni bu kadar çok seviyor.
É para que veja o quanto ela o ama.
Dinlenmesi için bu ev çok uygun.
Esta casa é ideal para ela descansar.
Bu dikişler poliglikolik asitten yapılan çok filamentli iplikler. Çok hassas dokular için kullanılır.
Estas suturas são de multifilamentos, feitos de ácido poliglicólico, usado para tecidos mais sensíveis.
bu çok güzel 567
bu çok iyi 411
bu çok üzücü 63
bu çok zor 90
bu çok 150
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok heyecan verici 50
bu çok hoş 216
bu çok korkunç 105
bu çok iyi 411
bu çok üzücü 63
bu çok zor 90
bu çok 150
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok heyecan verici 50
bu çok hoş 216
bu çok korkunç 105
bu çok fazla 165
bu çok doğal 48
bu çok doğru 46
bu çok ilginç 132
bu çok güzeldi 52
bu çok kötü oldu 29
bu çok eğlenceli 50
bu çok komik 209
bu çok saçma 642
bu çok kötü 494
bu çok doğal 48
bu çok doğru 46
bu çok ilginç 132
bu çok güzeldi 52
bu çok kötü oldu 29
bu çok eğlenceli 50
bu çok komik 209
bu çok saçma 642
bu çok kötü 494
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok kolay 78
bu çok tehlikeli 167
bu çok tuhaf 143
bu çok basit 58
bu çok gülünç 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16
bu çok iğrenç 62
bu çok kolay 78
bu çok tehlikeli 167
bu çok tuhaf 143
bu çok basit 58
bu çok gülünç 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16