English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ D ] / Değil mi frank

Değil mi frank translate Russian

111 parallel translation
Güzel bir resim, değil mi Frank?
Классная картина, верно, Фрэнк?
Ah, evet, senin için küçük, değil mi Frank?
О, да, для вас это сущая малость, верно, Фрэнк?
Frank için endişelenme. O daima benden sonra yer, öyle değil mi Frank?
Не волнуйся о Фрэнке, он всегда доедает за мной.
Sert erkeklerden hoşlandığımı biliyorsun, değil mi Frank?
Люблю сильных мужиков, а ты, Фрэнк?
Daha çok yanılamazdı, değil mi Frank?
Он не мог больше ничего, сделать, да, Фрэнк?
Anlamıyorsun değil mi Frank?
Ты не понимаешь, да Фрэнк?
Biz aynıyız, değil mi Frank?
Мы похожи, не правда ли, Фрэнк?
Şunu bil ki baban ve ben ne olursa olsun seni seviyoruz, değil mi Frank?
Просто я хочу тебе сказать, что твой отец и я любим тебя и мы поддержим тебя во что-бы то ни стало. Верно, Фрэнк?
Kapalılardı, değil mi Frank?
Они же выключены. Не так ли, Френк?
Daha iyi, değil mi Frank?
Здесь намного круче, правда, Фрэнк?
Şu an korkmuş durumdasın değil mi Frank?
Вижу ты напуган сейчас, не так ли, Фрэнк?
Değil mi? Charles'ın, Frank'in veya aptal Ashley'in.
Ни Чарльз, ни Фрэнк, ни ваш дурачок Эшли.
Clanton çetesinin üyelerini temsil ediyoruz - sen Ike Clanton, ben Frank McLowery - sonra Bay Chekov diğer Billy olmalı, öyle değil mi?
Вы - Айк Клэнтон. Я Френк Маклари...
40.000 frank bir hırsızlık değil tabii... 40.000 mi bayım?
- Сорок тысяч - это не разорение, а революция цен на мебель. - Сорок тысяч, мсье?
Adın Frank, değil mi?
Тебя ведь зовут Фрэнк, правильно?
Charlie, Frank Harmon'ı tanıyorsun değil mi?
- Чарли, ты знаешь Фрэнка Хармона?
Frank senin kocanı ve çocuğunu elinde tutuyor değil mi?
У Фрэнка твой муж и сын, да?
Ama kötü davran peşinden koşsunlar. Değil mi, Frank?
Кнут и пpяник, дa, Фpaнк?
Değil mi, Frank?
Верно, Фрэнк?
Frank Navasky'siniz, değil mi?
Вы - Фрэнк Наваски?
Özür dilemek isterim. Frank, değil mi?
- И я хочу извиниться.
O Tank Frank değil mi? Hey.
Неужели это Фрэнки-бак?
Frank Towns, degil mi?
Фрэнк Таунс, так?
- Frank Martin'le arkadaşsınız, değil mi?
- Вы друзья с Фрэнком Мартином?
Baban, Frank Venner falan olamaz, öyle değil mi?
Твой папа случайно не Фрэнк Веннер?
- Frank Serton değil mi?
– Франка Сертона?
- Frank'in paltosu değil mi o?
- Это пальто Фрэнка?
Ne yaptığını biliyor, değil mi? Sana söz veriyorum Frank, ikizler mükemmel ellerde.
Я обещаю тебе, близнецы в отличных руках.
Frank, değil mi?
Там Фрэнк, верно?
Benim de orada olduğumu biliyorsun, değil mi? Frank bunu çözmeye çok yaklaşmıştı, sadece oranlarda hatalıydı.
Фрэнк был близок к решению, просто неверно рассчитал.
Frank, herkes kendi cinsel organı hakkında detaylı bir araştırma yapmıştır değil mi?
Эй, Фрэнк, ну кто не проводил некоторые обширные исследования его собственных гениталий?
Doğru değil mi, Frank?
Правда, Фрэнк?
Frank, başarılı ve düşmanı olan biri olabiliriz, değil mi?
Мы мoжем быть успешными и иметь вpaгoв, дa?
Değil mi, çiftçi Frank?
Так, фермер Фрэнк?
Frank kalp krizi geçirdi değil mi?
- Погодите, разве у него не с сердцем плохо стало?
"Çılgınlar gibi seks yapacağız, değil mi, Frank?"
"У нас будет безумный секс, правда, Фрэнк?"
Yaşlı ve zayıf, bir kaza yaşadı, bu yüzden bu kadar çok kakayı yok etmeye çalıştı. Bundan önce de birçok kaka vardı, değil mi, Frank?
Старый и слабый, у него случился несчастный случай, именно поэтому он так стремился уничтожить объект.
Bak, Frank, Jovi'nin adamlarıyla bizi bir odada buluşturacaksın, değil mi?
Фрэнк, ты проводишь меня в комнату с людьми Бон Джови.
Ben, Frank ve Donny de öyle, değil mi Donny?
Я, Френк и Донни. Правда, Донни?
Gables, Frank'in kaldığı otelden bir saat uzaklıkta falan, değil mi?
В часе ходьбы от отеля, где Фрэнк остановился?
Kişisel bir şey değil mi, Frank?
Ничего личного, Фрэнк? Господи!
Öyle değil mi, Frank?
Не так ли, Фрэнк?
Frank, araban var değil mi?
Френк, у вас есть машина, не так ли?
Fakat beni, sizin arkadaş olmanızdan daha fazla hiçbirşey mutlu edemez, değil mi Frank?
Окей. Окей. Но ничто...
Tamam, yeter, Frank, Bo senin şirketinin üretmiş olduğu sosu beğenmiyor, değil mi?
Хорошо, итак, Фрэнк, Бо не нравиться соус, который выпустила твоя компания, так?
Frank'e neler döndüğünü anlatmak zorunda olduğunu biliyosun değil mi?
Знаете, вы должны рассказать Фрэнку, в чем дело. - Что?
Frank'ten daha kötü olamaz ya, değil mi?
Ну он же наверняка лучше Фрэнка, правда?
Biliyorum ama Frank Landau istedi, değil mi?
Я понимаю, но это Фрэнк Ландау вас попросил?
Sağlam olmalı. Yahudi değilsin, Frank, değil mi?
Кстати ты не еврей?
Bunun Frank de Luca ile bir alakası yoktur herhalde değil mi?
Это же никак не связано с Фрэнком ДеЛукой, не так ли?
Bu Frank denen elemanın, ona çılgınca şeyler yapacağını düşünmüyorsun, değil mi?
Ты ведь не думаешь, что этот Фрэнк сделал с ним что-нибудь странное, правда?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]