English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Sizi uyarmalıyım

Sizi uyarmalıyım Çeviri Portekizce

201 parallel translation
Sizi uyarmalıyım, bu gemi majestelerinin.
Recordo-lhe que este é um navio do rei.
Sizi uyarmalıyım, Dr. Petersen eski bir sporcudur.
Deixe-me avisá-lo que a Dra. Petersen é uma péssima ginasta.
- Sizi uyarmalıyım bay Greenwald.
- Um aviso, Mr. Greenwald.
Sizi uyarmalıyım ki çalışmayı hemen bitirmek zorundasınız. Söz konusu model yakın zamanda aramızdan ayrılacak.
Alerto que o retrato deve ser pintado o mais rápido possível... porque a modelo em questão partirá em breve.
Sizi uyarmalıyım, Tam sessizlik içinde olmalıyız.
Aviso-vos... o silêncio tem de ser absoluto.
Bununla birlikte, ifade vermek zorunda değilsiniz. Ve sizi uyarmalıyım ki, söyleyeceğiniz her şey yazıya geçirilecek ve kanıt olarak kullanılacak.
Contudo, não é obrigado a falar e devo avisá-lo que tudo o que disser poderá ser usado contra si.
Sizi uyarmalıyım, bu çok ciddi bir durum!
- Temos a permissão... - Um momento, capataz!
Ve sizi uyarmalıyım ki ; bir sonra ki köy yada kasabada, arabamı terk etmenizi istiyorum
E preciso prevení-lo que na próxima vila vou pedir que desocupe o carro.
- Bayan Millett, sizi uyarmalıyım
- Sra. Millett, devo advertí-la.
Menzil dışındayız. Sizi uyarmalıyım...
Quase não vos apanhamos.
Sizi uyarmalıyım, bu binalar hiç güvenli değildir.
Devo avisá-los que estas casas não são seguras.
Fakat sizi uyarmalıyım.
Mas aviso-vos.
Sizi uyarmalıyım.
Devo avisá-lo.
Sanıyorum sizi uyarmalıyım, üstçavuş sinirlerime dokunuyorsunuz, kaldı ki kaybedecek hiçbir şeyim yok.
Já agora, camarada sargento, sou muito explosiva e nada tenho a perder.
Yakınımda kalmanız ve yolunuzu kaybetmemeniz için... sizi uyarmalıyım.
E eu devo avisá-los para que fiquem comigo e não se percam.
Mr. Swan sizi uyarmalıyım.
Sr. Swan... tenho que o avisar.
Sizi uyarmalıyım, Bay Dudek. Senin kaba psikolojik savaş tekniğinden tamamıyla haberim var.
Devo avisá-lo, Sr. Dudek, que tenho consciência da sua evidente campanha psicológica.
Sizi uyarmalıyım.
Eu devo adverti-lhe.
Bu nedenle sizi uyarmalıyım ki, Voyager'ı durdurmak için yapılacak başka bir çaba... onun kendini yok etme mekanizmasını devreye sokacaktır.
Aviso que qualquer tentativa ao acaso de parar a Voyager por outros meios, pode activar o seu mecanismo de auto-destruição.
- Müfettiş, buna başlamadan Önce- - - Bayan ya da bayım, sizi uyarmalıyım.
- inspector, antes de saber tudo - Madame ou monsieur, devo alertá-lo.
Ama diğer taraftan, sizi uyarmalıyım ki... siz bir katilsiniz ve her eyalette polisçe aranıyorsunuz... ve, aaa, dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Mas, por outro lado, devo advertê-lo... Que é um assassino... Foragido da policia em todos os estados.
Bayan Brisbane, sizi uyarmalıyım. Büyük bir şok yaşayabilirsiniz.
Sr. ª Brisbane, devo avisá-la de que pode apanhar um grande choque.
Bay Burton, bu defa görmezden geliyorum, ama sizi uyarmalıyım... Yönettiğim hiçbir mahkemede... böyle davranışlara izin vermeyeceğim.
Sr. Burton, desta vez, deixo passar, mas o advirto que não tolerarei tal comportamento no tribunal.
Sizi uyarmalıyım.
Tenho de vos avisar.
Sizi uyarmalıyım doktor. Birazdan göreceğiniz şey size çok inanılmaz dehşet verici...
Devo avisá-lo, doutor... o que está prestes a ver... pode parecer-lhe o mais incrível, espantoso...
- Görevim icabı sizi uyarmalıyım, söyledikleriniz aleyhinize kullanılabilir.
É meu dever avisá-lo que isso será usado contra si.
Sizi uyarmalıyım Bayan Belle.
Acho que devo avisá-la, Miss Belle.
Sizi uyarmalıyım. Büyük bir tehlike altındasınız.
Tenho de avisar-vos que correm grave perigo.
Bu arada sizi uyarmalıyım... Kapıda yardım bekleyen zor durumdakilerin pek nahoş bir durumda olduklarını duydum.
E já agora devo avisá-la de que anda um indesejável a rondar aí pelo portão.
Ama sizi uyarmalıyım, gelmeye devam ederseniz, çıkacak savaşın sorumlusu siz olursunuz.
Mas tenho de os avisar, se continuam a vir, são capazes de arranjar uma batalha.
Ben sevdiğimi görürsem çok memnun olacağım. Yine de, sizi uyarmalıyım ki, şey, pek hatırladığınız gibi çıkmayacaktır. Seni iblis!
Bem... o que se passa é que queríamos apresentar uma peçazinha com uma das nossas melhores companhias de teatro mas infelizmente um dos actores está doente... e eu pensei que sería a pessoa perfeita para substituí-lo.
Sizi uyarmalıyım.
Devo avisá-la...
Ama sizi uyarmalıyım... ben sizin istikranızı kazanırken, siz de benim rahatsızlığımın getirdiği azgın düşünce saldırısına... maruz kalacaksınız.
Mas devo advertir-lhe que enquanto eu ganho a sua estabilidade, você vai experimentar a furiosa investida de emoções desencadeadas pelo meu estado.
Ama sizi uyarmalıyım ki bu- -
Mas aviso-o que...
Bu şekildeki hareketlere müsamaha göstermeyeceğim çocuklar ve sizi uyarmalıyım ki Müdür, "Sert Sik" i dövecek.
Eu não aturo este comportamento. Nem o Diretor "Grande Pinto"!
Sizin için çok uzun bir duruşma süreci olacak, avukat bey... daha ilk günden sizi uyarmalıyım.
Será um longo julgamento se no primeiro dia já tiver que adverti-lo.
- Sizi uyarmalıyım.
Devo avisá-lo...
- Tamam. Sizi uyarmalıyım Bay Fowler. FBl sizi artık şüpheli olarak kabul ediyor.
Mas tenho que te avisar que o FBI considera-te um suspeito.
Gerçekten hasta insanlar üzerinde çalışmadığım konusunda sizi uyarmalıyım.
informo-lhe que eu pessoalmente não trabalhho com gente muito doente.
Sizi uyarmalıyım, orası oldukça kalabalık olacak.
Tenho de avisá-los, demora um bocado a lá chegar.
Ama sizi uyarmalıyım, Her an, sinirden dolayı vahşileşebilirim.
Mas devo avisá-la que tenho tido impulsos violentos.
Ama sizi uyarmalıyım, lağım kokuyor olabilirim.
Mas devo avisar-te que posso cheirar um pouco a esgoto.
Sizi uyarmalıyım :
Eu previno-os.
Harville'in evine varmadan önce sizi uyarmalıyım. Yüzbaşı Benwick geçici olarak orada kalıyor, kendisi benim Laconia'daki ilk teğmenimdir.
Antes de entrar em casa de Harville, devo advertir, que está alojado ali o capitão Benwick, primeiro tenente meu no Laconia.
Peki, siz de dinlersiniz. Fakat sizi uyarmalıyım ki abiniz yeteneklerimi fena halde abartmış.
E ouvirá, mas aviso-a que o seu irmão exagerou muito os meus talentos.
Sizi uyarmalıyım.
Tenho de avisá-lo, senhor.
Sizi yaptığınız itirafın ciddiyetinden dolayı uyarmalıyım.
Tenho de adverti-Ia da gravidade das declarações que está a fazer.
Sizi uyarmalıyım, kahvemiz yok.
E devo avisar-los
Dr. Zira, sizi uyarmalıyım.
- Dra. Zira, recomendo prudência.
Fakat sizi hiç de hoş bir hikaye olmadığı konusunda uyarmalıyım.
Mas aviso-os, não será agradável.
Sizi bir konuda uyarmalıyım.
Devo preveni-la de uma coisa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]